Bölüm 2: Zamansız Günahlar

694 126 39
                                    

İyi akşamlar...

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, keyifli okumalar.

Şuraya da bi' şarkı önerisi alırım, istek değil, ihtiyaç...

Şuraya da bi' şarkı önerisi alırım, istek değil, ihtiyaç

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Disease - Lady Gaga

Bölüm 2: Zamansız Günahlar

Rosalina Romano:

Vatikan'da gösterişli bir kilisenin içindeydim.

Papaz, yedi büyük günahtan bahsederken Yeni Ahit'ten alıntı yapıyordu. Oysa benim aklımda Dante'nin sözleri vardı. Kelimeleriyle inşa ettiği cehennemi, özenle anlattığı satırları anımsıyordum. Bir Yahudi tarafından ihanete uğrayarak, en aşağı çemberdeki şeytan gibi ateşe layık görülen İsa'nın heykeline bakarken yutkundum.

En büyük şeytan insanın kendisi olabilirdi.

En büyük melek de yine insan olabilirdi.

İnsanın sadece kalbi değil, bizzat kendisi bir hamurdu ve Tanrı'nın tanıdığı geniş aralıkta ne olmak isterse o olan insan yolun sonunda yine Tanrı'ya isyan ederdi.

İşte tam da bu noktada papazın sözleri yeniden kulaklarıma doldu. "Yedi Şeytani Hareket," dedi sayfaları açılmış İncil'i tek elinde dengede tutarak oturaklar arasında adımlarken. "İnsanın hayatı boyunca sakınması gereken bu yedi günahtan kaçının. Tanrı'nın size verdiği iradeyi, tutkularınızı kontrol etmekte kullanın."

"Kibir, şeytanın işidir. Açgözlü olmayın, şehvet sizi en karanlık yollara düşürür. Hasetlik hissetmeyin ki mutlu olun. Oburluk etmeyin, sadece kendi çıkarlarının peşinden koşanlar dünyevi varlıklar tarafından kör edilirler. Öfke, akıl dışıdır, aklınızı terk etmeyin. Tembellik etmeyin, Tanrı tembelleri sevmez."

Yedi büyük günah. Ellerime baktım ve her parmağım için bir günahı seçtim. Kibir. Açgözlülük. Şehvet. Kıskançlık. Oburluk. Öfke. Tembellik.

Dindar bir insan değildim ama tamamen yoldan ayrıldığımı söylemek de mümkün olmazdı. Tanrı'ya ve onun bizim için bir yol çizdiğine inanıyordum, bizi başı boş bırakmadığını biliyordum. Ve bizi bağlayan bu günahları bir sanatçı gözüyle yeniden şekillendirirken kendimi cüretkâr hissediyordum.

Elimdeki kalemi dudaklarıma vururken atölyenin ortasındaki devasa mermer tezgâha yaslanmış asistanım Ester beni seyrediyordu. Hemen yanında kahvesini yudumlayan Debora ise gördüğü büstü dikkatle izliyordu.

"Son anda bir parça daha eklemek istediğinden emin misin?" dedi Ester ellerini kalçalarına koyarak Debora gibi heykele döndüğünde. Debora'nın bir şeyler söylemek istediğini görebiliyordum, benim gibiydi yani çenesini tutamazdı. Birazdan yüzlerce soru ve yüzlerce eleştiri alacağımdan emindim. "Bu her şeyi değiştirecek."

MADALYON CEMİYETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin