Bir Hafta Önce.
Harry, yarı baygın bir şekilde revire taşınırken kendi zihnine çekildiğini hissetti. Bedeni bitap, zihni ise daha önce hiç olmadığı kadar karışıktı. Babasıyla beraber yere yığılma anını hatırlıyordu; elleri titredi.
"Ya onu öldürdüysem? Onları korumak için… hepsini kaybettim mi?"
diye fısıldarken bir ses zihninde yankılandı."Ne yaptığını gördüm, Harry. Güçlü bir hamleydi. Babana karşı bile olsa, onların iyiliği için değil miydi bu?"
Harry'nin nefesi hızlandı. "baba…" diye inledi zihninde, sesin ona ait olduğunu düşünerek.
"Bu sen misin?"Ama ses hafifçe güldü; kahkahası Voldemort’unki kadar keskin ya da alaycı değildi, daha derindi, daha eskiydi.
Alaycı bir tonla ses yükseldi.
"Voldemort? Hayır, Harry. Voldemort yalnızca bir kuklaydı zamanında.. Tıpkı senin gibi."
Harry'nin zihni bir anda berraklaştı ancak bu berraklık beraberinde daha büyük bir korku getirdi.
"Kimsin o zaman? Ne istiyorsun benden?"Daha sert bir tonda duydu bu sefer sesi.
"Adımı bilmen gerekmiyor… henüz. Ama kim olduğunu, ne olduğunu sana hatırlatmam gerekiyor. Sen sıradan bir çocuk değilsin, Harry Potter. Güç damarlarında dolaşıyor. Ve ben… bu gücü serbest bırakmaya geldim."
Harry, zihnindeki karanlık fısıltılarla mücadele ederken, bu varlığın onu kandırmaya çalıştığını fark etti.
"Beni rahat bırak.""Çok kibarsın,varisim."
"Siktirip gidin Lordum."
Bu sefer ses kahkaha atarak yükseldi."Ben de gidersem sana kim babalık yapacak? Potter fazla gençti. Öğrenciyken onu izlemeyi severdim. Mizahtan anlardı."
"Ölüymüş gibi konuşma."
"Ölü olmadığını nereden biliyorsun? Işkence etmedik mi?"
Harry bununla beraber boğazındaki düğümün sıkılaştığını hissetti."Ben babamı öldürmedim…beni kandırmaya çalışıyorsun. Değil mi?"
Ses, onun korkusuyla beslenircesine daha da yoğunlaştı."Öldürmüş olsan bile ne fark eder? Bu, güçlü bir liderin yoludur. Zayıflıkları geride bırakır. Babana olan bağlılığın seni yalnızca geriye çekerdi. Bir düşün, Harry. Seni gerçekten kim anlıyor? O zayıf, kırılgan kız mı? Yoksa o kahraman taklidi yapan aile mi? Ya da senin onun prensi olduğunu söyleyen Tom mu?"
Harry'nin zihni karmaşık bir girdaba dönüşüyordu. Sesin fısıltıları onu tüketiyor, gerçeği hayalden ayırmasını zorlaştırıyordu.
"Onun adı Voldemort. Ve her iki babamda ailemde,arkadaşlarım da bana güç vermekten başka birşey yapmıyor."
Harry babasından gördüğü öğrendiği üzere zihnindeki sesten kurtulmaya çalışıyordu ama boşunaydı."O denediğini ben icat ettim,Harry. Zorlama istersen.."
Keskin ve küçümseyici bir şekilde ekledi.
"Onların seni anlamadığını sen de biliyorsun. Seni yargılayacaklar, Harry. Bugün yaptıkların için, kendini koruduğun için seni lanetleyecekler. Ama ben… ben seni yargılamam. Sana rehberlik ederim. Seni… yükseltirim."Harry, zihnindeki bu yabancı varlığın ağırlığı altında ezilirken aynı anda hem korkuyu hem de bir tür cazibeyi hissetti. Bu ses, onun en derin korkularını bilen biri gibi konuşuyordu. Ama aynı zamanda ona bir güç, bir kurtuluş vadediyordu.
Harry zorlukla söz aldı.
“Ben… ben seni istemiyorum. Güç için ruhumu satmayacağım. Geri çekil, her kimsen!”Ses, sanki bir sır verir gibi daha alçak tonda konuştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Different Choices
General FictionYoldaşlığa ve aydınlığa ihanet eden Peter Pettigrew değildi. Bu sefer ihanetin asıl kaynağı oğulları için herşeyi göze alan James ve Lily Potterdı.