18.Bölüm

1.2K 104 32
                                    

                             İyi okumalar 🫠

Bölüm Şarkısı;
Le Vent Nous Portera~Sophie Hunger

🌪️

Beni görünce yeşil gözleri dolan sarışın adamın, hızla koşup kollarının arasına girdim.

"Kuzey." dudaklarımın arasında titrek çıkan ismiyle, kollarını sıkılaştırdı.

"Mehru." sesi öyle bir tondaydı ki, bugün kırgınca köşesinde oturan kalbim, gözlerimden yaşların akmasına sebep oldu.

Dudaklarımdan kaçan hıçkırıkla, "Neden gelmedin?" diye sordum.

"Ben senin yaşadığını bilmiyordum! Yurtdışına yerleştim ölüm haberinle ama Karan Mahir evleniyor diye bir telefonun gelmesiyle, sinirle Türkiye'ye bilet aldım. Benim biriciğimin üzerine o puşt evleniyor sandım." Kollarını benden ayırıp, yaşlarımı sildi.

"Buraya gelmeden 1 saat önce yaşadığının haberini aldım." dudaklarının arasından kaçan hıçkırıkla, "Bu.. Bu nasıl olur?" diye fısıldadı.

"Oyun." diyebildim sadece.

"Sen neden hiçbirimizi aramadın. Biz neler çektik, sen biliyor musun Mehru?" başımı iki yana sallayarak, "Haber vermedim değil, veremedim. Çünkü sizi hatırlamıyordum ben Kuzey." dedim yaşlı gözlerimle, acı dolu yeşillerine bakarak.

"Yeterli bu kadar!" aramıza giren sesle, ikimizde bakışlarımızı iri bedene çevirdik.

"Abi bana nasıl söylemezsiniz?!"

"Sinirlerimin, sağlığı için."

"O ne demek Karan Mahir?!" kaşlarını çatarak, "Bana bile bir kere böyle sarılmadın. Bir de kalkmış o ne demek diyor." diye ağzının içerisinde homurdanarak, beklemediğim an belime kolunu sarıp, gövdesine çekti bedenimi. Alttan sinirle, sert çehresine bakarken bana kısa bir bakış atıp göz kırptı.

Benim kalbim çok arsızdı, o kadar şeye rağmen hâlâ depar atıyordu.

Kuzey'in yaşlarla dolu yeşillerine bakıp, "Kuzey bu adam bana nikahı basmış, hem de beni kandırarak." dedim şikayetçi bir tınıyla.

Parmağını burnunu yaslayarak sessizce güldü, ardından bize bakıp tutamadığı kahkahasını bırakınca, kaşlarım çatıldı. "Komik mi?" kahkahasını durdurmaya çalışarak, "Sinirim bozuldu. Öldü diye şehir değiştirdiğim en yakın dostum, karşımda ve evlenmiş. Ve biz hiçbir şey yaşamamışız gibi, herkesin korkuyla yolunu değiştirdiği adamı şikayet ediyor." deyip bir anda diklenerek, gülmesini kesti.

"Mehru sen ölmüştün! Ölmüştün.. Ben neler yaşadım! Ben o acıyı kaldıramadığım için bu şehirden s!ktir olup gittim!" alamadığım nefesi, zorlanarak soluyup titreyen ellerimi sıktım.

Onların arkamdan yas tutmalarının suçlusu ben değildim ki, aynı yıllar önce Mahir'in babaannesinin sevdiği adama kavuşmamalarında, suçlu olmadığım gibi.

"Ben.. Ben." bazen öyle bir an olur ki, zihninde ki tüm kelime hazneleri sıfırlanır ve sen bomboş zihinle sadece bakabilirsin.

Tam şu an o anı yaşıyordum.

"Sen suçlu değilsin biliyorum ama zihninde ki silinen anıların, yavaşça geri gelmeye başladığında hiç mi aklına gelmedim?" sorusu omuzlarımı çökertti.

KARANLIĞA DİRENİŞ +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin