20.Bölüm

1.2K 105 58
                                    

İyi okumalar 🫠

Bölüm Şarkısı;
Rüyalarım Sen~Zaaf

🌪️

"Öyle bir şey olmayacak!"

Beni umursamadan, elinin belimde ki baskısıyla eve doğru ilerletti. Bu adam beni niye kaale almıyor?

Her dokunduğunda eridiğin için olabilir mi Mehru?!

Kapının kilidini açmasıyla, derince havayı soludum. Salim'den kaçarken, ona sığınışım ve bu evde yaşadıklarımızın anısı bir bir gözümün önünden akıp geçti.

Kapının önünde çıkardığımız ayakkabılardan sonra sessizlik içerisinde evin içerisine girdiğimizde, beklemeden hızla kapıyı kapattı.

"Ben şimdi sobayı yakarım."

Yüzümü ona dönüp gözlerinin içerisine bakarken, "Bende sana çay demleyeyim o zaman." diye mırıldandığımda zeytinleri saliselik ışıldadı.

"İkimize demle." her cümlesinde tek kişi olarak değilde benide katmasıyla, kalbime şifa oluyordu.

Ev ısınana kadar kabanımı çıkarmadan, mutfağa yöneldim. Ocağın üzerinde ki demlikleri alarak doldurduğum suyla, tekrardan ocağının üzerine koyarak altını yaktım.

Becerikli biri değilim ki adama çayın yanında bir şeylerde hazırlayayım. Hadi hazırladım, kesin saatimiz dolmadan acilin kapısında bulurduk kendimizi.

Masanın önünde ki sandalyeyi çekerek, üzerine kuruldum. İçeriye gidecek cesaretim şu an yoktu.

Adam niyeti bozmuştu! Çayla gitsem hiç değilse onunla oyalardım.

"Mehru!"

Al işte, iki dakika bensiz kal be adam.

"Efendim?" diye içeriye doğru bağırdım.

Zaten Amerikan mutfak olduğu için sesimi duymaması gibi ihtimal yoktu. Sadece bar masası yüzünden, bedenimi göremezdi, oturduğum alan mutfağın cam kenarına daha yakın olduğu için.

"Gel yanıma." gözlerimi devirerek, "Çay demliyorum Mahir!" diye yüksek sesle söyledim.

"Başında beklemeni gerektiren bir eylem değil!"

"Dibi tutar."

Cidden mi Mehru?

Avucuma yanağımı yaslamış bir şekilde yerde ki tahtaları izlerken, baş ucumda ki gölgeyle irkildim.

"Mahir korktum!" baş parmağımı damağıma bastırarak, yukarıya kaldırdım.

"Hâlâ korkunca aynı hareketini yapıyorsun." gözlerimi zeytinlerine çevirip, dibine doğru çeken derin kuyuya bıraktım kehribarlarımı.

Kaynayıp taşan suyla gözlerimi içine çeken zeytinlerinden çekerek, hızla yerimden kalktığım gibi ocağın yanına giderek altını kapattım.

Sırtıma yasladığı gövdesiyle, "Bir tarafımızı yakacağız." diye homurdandım.

"Yanmıyor muyum zaten?"

Titrek sesimle, "Lütfen çekilir misin?" diye fısıldadım.

Beni ikiletmeyip, bedenini bedenime sürterek sırtımdan gövdesini çekip, mutfaktan uzaklaştı.

Biraz oyalanarak demlenen çayla, iki ince belli bardakları doldurarak içeriye, yanına geçtim.

Tek koltukta, bacaklarını açmış bir şekilde oturan iri adamın yamacına doğru giderek, elimde çaylardan birini uzattım.

KARANLIĞA DİRENİŞ +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin