2.Bölüm

52 6 0
                                    


İyi okumalarr 🫠
        
                                    🌪️

"Ne olur." diye tekrar ettiğimde çatık kaşları ve şaşkın bakışlarıyla yüzüme bakıyordu.

Duyduğum koşma sesleriyle eğilip damarlı kolunun altından içeriye girdiğimde hızla başını arkaya çevirip zeytin bakışlarını bana tuttuğunda, "Ne olur kapıyı kapat, ne olur." diye yalvarmaya devam ettim.

"Derhal çık evimden!" diye dişlerinin arasından konuşmasıyla, "Ne olur." dedim çaresizlikle.

"Çık!"

Vücudumun titremesini geçiremezken zorlaya zorlaya kapıya doğru attığım adımlarla, "Çabuk bulun lan o kızı!" duyduğum sesle vücudumun titremesi arttı.

Adam kaşları çatık bir şekilde bir bana bir kapıya bakıp dişlerinin arasından bir şeyler mırıldanarak sertçe kapıyı kapattı.

Zeytini gözleriyle bana dönerek, "Geç içeriye!" diye emir buyurdu.

Sabret Mehru.

Arkamı döndüğümde ev direkt salona açılıyordu, sağ da kuzine soba, karşımda çift kişilik bir koltuk varken solda boydan boya kitaplık önünde de iki tane karşılıklı tek kişilik koltuk vardı.

Sade ve sıcacıktı.

Karşımda ki çift kişilik koltuğu işaret edince onun tersine titreyerek kuzinenin yanına çöküp ona baktığımda çatık kaşlarıyla üzerime bakıyordu.

Hırkayı çıkardığım için üstümde ince badi ve eşofman altı vardı sadece. Yağmurda üzerim çamur olduğu için koltuğu kirletmek istemedim bu yüzden yere dizlerimin üzerine oturdum.

"Koltuğa geç!"

"Üşüyorum." diye kısık sesle mırıldandım.

Sertçe nefesini vererek karşımda kalan tek kişilik koltuğa heybetli bedeniyle çöküp sert bakışlarını bana dikerek, "Anlat." dedi kalın sesiyle.

"Ben.. ben sadece 1 saat burada dursam olur mu? söz veriyorum onlar bu çevreden uzaklaşsınlar, hemen gideceğim." dedim çaresizlikle.

"Sana anlat dedim!" dişlerinin arasından dedikleri ve gerilen çenesiyle korkuyla siyah zeytini andıran gözlerine baktım.

Şu an tanımadığın bir adamın evindesin Mehru.

"Ben.. ben." cümle kuramadım.

"Sen ne?!" git gide sinirlenen ve alnında çıkan damarla, heybetli dev bedeni gözüme daha korkunç gözüküyordu.

"Benim.. benim babam öldü. Babamın yakın arkadaşı bu akşam eve geldi, eve almadım sonra ilerleyen saatlerde tıkırtı duymamla dış kapıya doğru giderken ağzıma bastırılan bezle bayılmışım. Gözlerimi açtığımda bilmediğim bir odada yataktaydım, ellerim bağlı bir şekilde. Bir süre sonra odaya o geldi, babamın arkadaşı. Nikah kıyılacak dedi.. ben onu kandırıp kaçtım, onun adamları peşimdekiler." dedim titreyen sesimle.

"Ev nerede?" gür kaşları çatık bir şekilde bana bakan adama, "Bilmiyorum, pencereden atlar atlamaz dümdüz koştum." dedim.

"Bu bölge sadece bana ait! burada kimse ev inşa edemez, kimse buraya gelip havasını bile soluyamaz!" ses tonuyla ürperdim, cidden derdi bu muydu?

"Bil.. bilmiyorum."

"Adamın adı ne?!"

"Salim Ak." dedim sessizce.

Dışarıdan duyduğum fırtına sesiyle korkum git gide artıyordu, ben bu havada nasıl onlardan kurtulacaktım? kurtulsam bile evime nasıl gidecektim?

KARANLIĞA DİRENİŞ +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin