Ders seksen dakikadır devam ediyordu. Blok yapıp tek seferde bitirmeye çalışılan ders beynimi eritmeye başlamıştı. Kahvaltıda kızaran patatesler gibi kızaran beynimden dumanlar çıktığını hayal ediyordum. Bu okuldaki tek arkadaşım Zehra yanımda uyurken, cidden uyuyordu, biri daha kendine mola vererek dersten çıktı. Sınıfın kapısı kapanırken hasetle çocuğun arkasından baktım. Zehra'yı kontrol etme görevine kendimi atamasam ve daha az üşengeç olsam ben de hava almak için dışarı çıkardım. Kendimi ayık tutmak için dersin başından beri girdiğim çeşitli oturma pozisyonlarına bir yenisini ekledim.
Beynimi kontrol edemiyordum. Eğer ondan kalan bir parça varsa o da benden kaçıyordu. Bu yüzden anlatılanlarla bir alakam yoktu. Tek görevim gözlerimi açık tutmaktı ki beynime bu mesajı unutmaması için tekrar yapıp duruyordum. Bir anda bu zorlu görevi haftaya devam edelim diyerek bitiren hoca eşyalarını toplamaya başladığında ben de kollarımı çözüp Zehra'yı dürttüm. Yıllardır temiz havaya çıkmamış biri gibi dışarı çıkma ihtiyacım varken eşyalarımı çabucak toparladım.
"Zehra!"dedim gözlerini ovuşturup yeniden başını kolunun üstüne yasladığında. "Ben çıkıyorum, uyanabilirsen gelirsin."
Israr edecek halim yoktu. Bayılmak üzereydim. Durdukça kokusu bile değişen sınıftan dışarı kendimi attıktan sonra merdivenleri inip dışarı açılan kapıya yürüdüm.
"Yağmur! Dur! Geliyorum!"
İsmimi duyduğum sırada kapının önündeydim. Tıkanıklık yapmamak için kendimi dışarı attıktan sonra ciğerlerimi temiz havayla doldurup beklemeye başladım.
"Ne oldu böyle Allah aşkına!"diyerek yanıma geldiğinde saçlarını toplamaya çalışıyordu.
"Boğuldum içeride."
Dışarı çıkanlara yer açmak için geriye adımladığımda birine çarpıp özür diledim.
"İyi misin?"dedi ona döndüğümde. Eli hemen dirseğime gitmişti. Biraz yalpalamıştım o kadar ama Zehra da böyle sürekli temas eden biri olduğundan garipsememiştim bu durumu.
"İyiyim. Siz? Kusura bakmayın ya! Arkamda biri olduğunu hissetmedim bile."
"Sorun değil."
Elini dirseğimden ayırdığında gülümseyerek önüme döndüm. Zehra sırıtmaya başladığında onu çekeleyerek ilerideki ağacın altına çektim.
"Ay resmen filmlerdeki gibi!"
"Ha, ne demezsin!"derken hala kapının orada dikilen çocuğa bir göz attım. Arkadaşlarıyla konuşurken o da bir anlığına bana bakınca utanarak gözlerimi çektim. Hiç sırası değildi!
"Niye öyle diyorsun? Bence ilgisini çektin yani!"
"Zehra ben nişanlıyım biliyorsun."
Biricikler biriciği nişanlımı ve ailesini tanıdığından bu şok haberi ben ona anlatmadan öğrenmişti zaten.
"Çok tatlı çocuk valla. Hem evlenmedin daha sakin ol."
"Ne komiksin."
"Baka kaldı çocuk, Yağmuuur!"
"Bir daha görmeyiz bile Zehra."dedim realist olarak. Herkesi her gün görüyoruz diye bir şey yoktu.
"Daha önce görmedim sahiden. Bir araştırıp bulayım. Arkadaşlarını tanıyorum biraz."
"Saçmalama! Kendin için değilse tabii!"
"Ay hala sana bakıyor sen de ne diyorsun!"
"Yüzüğüm de her sabah bana bakıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİRKİN ❅
RomanceTerk edilmiş genç bir kadın, başkalarının onun için çizdiği gelecekte oynamak yerine kendi bir hamle yapar ve onun aksine ailesinin göz bebeği olan bir çocukla anlaşır.