Ç ❅ 19

130K 6.5K 171
                                    

Eymenle tanıştıktan sonra onunla eğlenebileceğime dair bir düşünce aklımın ucundan bile geçmezdi. Ama işte buradaydık.

Çocukluğuna dair anılarının olduğu bir odada, gecenin bir yarısı oturmuş sohbet ediyor ve birlikte gülüyorduk. Masum çocukluk anılarından bu odaya kız getirmeye çalıştığı azgın ergenlik anılarına kadar her şeyi çekinmeden bana anlatırken bir arkadaş gibiydik. Bütün kavgalarımız ve gerginliğimiz unutulmuştu. Benden rahatsız oluyor gibi değildi, daha çok varlığımı kabullenmiş gibiydi. Düşmanlığını kazanmadığın zaman gerçekten de eğlenceli birine dönüşüyordu Eymen.

Mecbur olduğumuz bir durumu ona getiren kişi olduğumdan ya da sadece bu çıkış yolunu mantıklı bulduğundan bana kızgın olduğunu anlayabiliyordum. Onu bir şeye zorlamadıysam da daha iyi bir yol görememiş olduğundan öfkesini bunca zaman benden ve aynı evde yaşamak zorunda kalışımızdan çıkarmıştı. Ayrılacağımız tarih belirlendiğinde de birden rahatlamıştı. Ona göre bu mükemmel bir ayrılıktı. Kendini birkaç yıl daha kurtaracağına inandığı mağdur aşık rolünü hakkıyla oynamanın kutlamasını yapıyordu. O kadar keyifliydi ki aramızdaki bu durumdan ne kadar sıkıldığını yeni anlıyor yeni kabulleniyordum.

Benim için de hiç kolay değildi ama bana göre onun şartları o kadar hafifti ki hiç bu kadar rahatsız olacağına ihtimal vermemiştim. Ayrılık senaryomuz belli olduğundan beri öyle hafifti ki neredeyse sevimli gözüküyordu. Neredeyse...

İçindeki canavarı hala unutmuş değildim. Bu gecelik bir neredeyseye çok küçük bir pay bırakmıştım yalnızca.

"Sen var ya müthiş bir zekasın!"dedi gecenin ilerleyen saatlerinde yanındaki boş şişe sayısı çoğaldığında. Bana iltifat edecek kadar çok gevşemişti.

Sırıtarak "Nasıl düşündün kızım sen bu delice planı?"dediğinde omuz silktim. İnsan mecbur olmasın yeter ki!

"Ev arkadaşıydık. Büyütme."

"Halamlara sevgili rolü yapan ev arkadaşları."

Gülmeden konuşamadığı için istemsizce ben de sürekli gülümserken yakalıyordum kendimi.

"Bağırma çok da bu kadar emeğin mahvolmasın."

"Emeklerimiz!"

"Bu geceki şovundan kendime pay çıkaramam. Ne büyük oyuncuymuşsun sen ya! Millet nasıl seni o kadar övüyor daha iyi anladım!"

Yorumum hoşuna gidince başını çocuk gibi sallayarak "Kimmiş o millet?"diye sordu.

"Kuzenim, halam, komşular, ailen. Etrafındaki kadınlar yani!"

Bu onu daha da mutlu edince küçük bir kahkaha attı. Sesindeki o tını karnıma bir kıvılcım bırakınca silkinerek kendime geldim.

"Kıskandın mı sana cilve yapmıyorum diye?"

Gözlerimi ondan kaçırıp ellerimi izlemeye başladım ve öyle cevap verdim ona. "Yaaa! Tabii! Ne demezsin!" Tırnaklarım uzamıştı biraz.

Gerçi fena olmazdı. Cilve yapmasını istemiyordum ama öküz gibi davranmasına da gerek yoktu. Hangisi daha çekilir bilemiyordum.

"Bana aşık olmaman gerekiyordu Yağmurcum! Seni düşündüm hep!"

"Hahahaha! Ne incesin!"

"Haksız mıyım?"

Yatağın üstünde kayarak kendine yeni bir pozisyon aldığında omuzlarından tutarak yaklaşmasına engel oldum. Gözlerime bakmaya çalışıyordu ama bu kadarına gerek yoktu sanki. "Haksız değilim."

Göz temasını koruyarak bana istediğini söylettirmeye çalışsa da başımı iki yana sallayarak onu geri ittirdim.

"Senden etkilenerek sana bir teklifte bulunmadım Eymen. Bu senin için şaşırtıcı olabilir ama dünyadaki bütün kadınlar senden hoşlanmıyor."

ÇİRKİN ❅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin