Sahiden de ormandaydı işletme. Ağaçların arasına yerleştirilmiş bungalov evlerden biri bize ayrılmıştı. Bir görüp sonra mangal yapacağımız yere geçmiştik. Burası daha da sıklıkla ağaçların olduğu bir yerdi. Etrafta kimseler yoktu.
Daha önceden geldiklerini söylediği bir çeşme yanında durup eşyaları taşırken konu dönüp dolaşıp geceye geldi. Kuzenleri nezaketen onlarla kalabileceğimi söylediyse de Eymen çok iyi olmadığımı bahane ederek onunla kalmamı istemişti. Aklı kalırdı yoksa...
Sanırım yuttular ve zaten aynı evde yaşadığımızı hatırlayıp ses çıkarmadılar. Konuşmalar arasında ikimizin de rahat rahat sığacağından, oturma odasında büyük bir kanepe olduğundan falan bahsederek konuyu kendilerince normalleştirmeye çalışırken benim için iyice utanç verici bir hale getirmeyi ihmal etmediler. Ben sorun olmayacağını, bir gece kanepede yatabileceğimi söylediğim halde kızlar sahte onaylamalarının ardında muhtemelen bana inanmıyordu. Bunu değiştirmek için çaba harcamaya değer bulmadım. En geç bir haftada bu işin tamamen bitmesini diliyordum.
"Biraz öne kay." Eymen tepemde zebellah gibi dikilmeye başladığında kızların konuşmalarını dinlemeyi bırakıp çenemi omzuma yasladım. Elinde polarını tutuyordu.
"O ne?"
"Sırtına koy. Titriyorsun."
Aybüke'den tiz bir sesle çıkan uzun ayyyyylama Sedef'in onu diziyle dürtmesiyle kesintiye uğradı. Eymen kuzenine göz kırptı. Sonra yüzündeki tebessümü koruyarak bana doğru eğildi. Dudağı yanağımı teğet çekerek kulağıma yaklaştı. "Herkes seni izlerken kibarlık etmeme izin verecek misin yoksa biraz daha sorgulayacak mısın neden üretilmiş olduğunu zaten bildiğin kazağın varlığını?"
Kaşlarım istemsizce çatılmıştı ama üzerime çullanmış olduğundan yüzümü kimsenin göremediğini biliyordum. "Haha."diye fısıldadıktan sonra öne doğru eğildim. Polarını omzularıma koyduğu anda derimin üstündeki sıcaklık beni çölde vaha bulmuşum gibi bir şükre sürükledi. Poların omuzlarımdan sarkan kollarını tutup göğsümün üstünden karnıma doğru sardım. Bu kadarı bile enfes bir şeydi. Ama sanırım bu keyfi rahatça sürdürmek yerine bakışlarını benden ayırmayan kızların gözünde bencil bir nişanlı olmamak için bir şeyler söylemeliydim. Poları içime sokmak ya da kendimi tamamen içine sokmakla mücadele ederek başımı tekrar ona çevirdiğimde ısınmanın verdiği keyifle biraz rol yapabilecek gücü kendimde bularak dudaklarımı büzdüm ve şöyle dedim.
"Ama sen üşümeyecek misin?"
Doğrusu umurumda bile değildi. Cani değildim. O, iyi gözüküyordu. Benim aksime. O yüzden bu sorunun bir anlamı yoktu ama iyi becermiş olmalıyım ki Aybüke'den daha alçak seviyede bir ayylama daha duyuldu.
Eymen'in bana uzattığı elinden kaçmamak için verdiğim yoğun mücadele başarılı olduğunda parmakları yanağımı sevmeye başladı.
Ondan nefret ediyorum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİRKİN ❅
RomanceTerk edilmiş genç bir kadın, başkalarının onun için çizdiği gelecekte oynamak yerine kendi bir hamle yapar ve onun aksine ailesinin göz bebeği olan bir çocukla anlaşır.