Eski bir binanın önünde durduk. Yol boyu düşünmüştüm. Nasıl bu kadar iyi rol yapabildiğine inanamıyordum hala. Onu defalarca Eymen ile karşılaştırıp dünyada ne kadar iyi insanlar olduğuna dair ahlanmıştım. Eymen en kötü haliyle bile böyle bir şeyi asla yapmazdı.
Eğer yaşarsam bir daha insanlara güvenebilir miyim bilmiyordum. Her şey tepetaklak olmuştu. Doğru bildiklerimin doğruluğundan bile emin değildim.
Önce o indi arabadan. Hiç acele etmeden arabanın önünden dolanıp kapımı açtı. Yeniden ağlamaya başlamıştım. Yolda birilerini aramıştı, burada mal sevkiyatı yapar gibi beni başka suçlulara sevk edecekti. "Yalvarırım bırak beni."dedim gözyaşlarım yanaklarımda birden çok yol yaparken. Sanki konuşmama bile tahammül edemiyordu. Kolumu tutup çekelediğinde öyle sertti ki dizlerimin üstüne yere düşürerek indirdi beni arabadan.
"Buğra, yalvarırım bırak beni."
"Kapa çeneni! Kalk!"
Kolumun acısıyla dudağımdan kaçan iniltiye yüzünde bir mimik bile oynamadı. Arabanın kapısına tutunarak ayağa kalktığımda yüzüne baktım. "Bu sen değilsin."dedim inkar etmem bir şeyleri değiştirebilirmiş gibi.
"Gayet de benim."dediğinde her nasıl olduysa sıkıca tuttuğu kolumu kendime çekmeye çalıştım. Bu parmaklarını daha da sıkmasına sebep olduğunda acıdan yüzüm buruşmuştu.
"Biliyorum ben. Zorla yaptırıyorlar sana değil mi? Her neyse Eymen'in akrabaları sana yardım eder. Dedesi, halaları... Lütfen! Yeter ki bırak beni."
"Kes Yağmur!"diye kükredi suratıma. Korkmak istemiyordum ama korkuyordum. Korkmaktan nefret ediyordum ama başıma gelecekleri düşünmek beni korkutuyordu. Daha çok ağlamaya başladım. İnanmıyordu bana. Ki yardım edip etmeyeceklerini bilmeden ortaya attığım iddiaları uzun süreli savunacak gücüm de kalmamıştı. Yeniden çekelemeye başladığında gözyaşlarım eşliğinde sürüyerek attım adımlarımı.
Döküntü kapıyı ittirip beni içeri soktuktan sonra omzumun arkasından öyle bir vurdu ki çuval gibi yere devrildim. Dizlerimin üstüne düştüğünden soyulduğunu tahmin ettiğim etim ateş bastırılmış gibi yanıyordu.
Daha kendimi toparlayamadan üzerime gelip ellerimi bileklerimden bir araya getirdi. "Lütfen, yapma Buğra..."
Başıma ne gelecekti hiç bilmiyordum. Pazarlık unsuru olur muyum yoksa direkt öldürülür müyüm hiçbir fikrim yoktu. İyi sandığım adam gözünü kırpmadan bana bu kadar kötü davranabiliyorsa Eymen'in ailesinin canını sıktığı adamlar kim bilir neler yapardı diye düşünmek gözyaşlarının yoğunluğunu artıran bir ölüm seçeneğine sürüklüyordu beni.
"Uslu dur."dedi benden nefret eder gibi tiksintiyle.
"Yardım ederler sana. İstediğini verirler, Buğra."
"Bana bir bok veremezler!"diye bağırdı.
"Sen iyi birisin."dedim buna kendim bile artık inanmıyorken. Filmlerde gördüğüm o iyi yaklaşma numarasını çekmekten başka bir şey gelmiyordu aklıma. Bir de eğer arkasını dönerse onu huylandırmadan ayağa kalkmayı becermem ve koşmam gerekiyordu.
"Ben iyi biri değilim, Yağmur. Ben sevdiklerim için seninle ilgileniyormuş gibi yapacak kadar alçak biriyim."
Bunu itiraf etmesi bile içinde bir yerde yaptıklarından hoşlanmadığına dair bir işaretti.
"Eymen'in dedesi çok güçlü."dedim çaresizce. "Sana yardım..."
"Kimse bana yardım edemez! Senin dışında! Seni vereceğim, kardeşimi alacağım. Bu kadar basit."
"Kardeşini onlardan almak için polise gitmek hiç aklına geldi mi peki?"
Yüzüme eğilip "Bakıyorum da akıl vermeye başladın!"dediğinde oradan baktığında çok da iyi bir konumda olmadığımı tahmin edebiliyordum ama iyi taraftan yaklaşmanın bir işe yaramayacağını da anlamıştım.
"Kimse sana kardeşini vermeyecek. Ben Eymen'in ailesinin umurunda bile değilim. Eymen'in de, sana söyledim! Ne sanıyorsun beni kurtarmak için el sıkıştığın adamlara istediklerini verecekler mi? Belki onları karıştırmadan beni bıraksan sana yardım ederler ama o adamlarla asla anlaşmayacaklar Buğra."
"Kes!"
"Aklını kullan!"diye üsteledim. "Bizim gerçek bir ilişkimiz bile yok. Sana bunu söyledim. Şimdi uydurmuyorum ki!"
"Kes Yağmur, kes! Ben herkesi ikna ettim anladın mı? Senin o küçük beyninle bana oynamaya çalıştığın oyun kimsenin umurunda değil. Sana verdikleri o değerli hediyelerin hepsini biliyorum. Kimse misin onlar için sahiden ha buna mı inanayım?"
"Kimseyim!"diye bağırdıysam da bunları nereden bildiğini düşünmek tüylerimi ürperti. Günlerdir takip ediliyor olabilirdim. İyi biri değil, kardeşi için kötülük yapan biri değildi. Başka seçenekleri vardı ama o bunu tercih etmişti.
"Kimse ol. Umrumda değil. İnanması gerekenler inandı. O bana yeter. Sen kimsesiz ölürsün ben kardeşime kavuşurum. Bitti!"
Acımasızlığı karşısında dilim tutulmuştu sanki. Kimsesizliğimin farkında oluşu, ona bu kadar kendimi göstermem... Bu kadar değersiz oluşumdan cesaret bulup kardeşinin hayatı karşılığında benimkini yok etmeyi mantıklı bulmuştu belki. Kötü biriydi. Sadece kardeşi olamazdı tüm bunların açıklaması. Gözlerindeki suçu görüyordum. Daha önce nasıl göremedim, nasıl bu kadar izin verdim beni kandırmasına ona inanamıyor, en çok da kendime kızıyordum.
"Gelip seni alacaklar. Onları ikna etmeye çalışırsın."dedikten sonra sırıtarak yüzüme eğildi. Geri çekilmeye çalıştıysam da bağlı ellerimden destek alamadığımdan bedenimi istediğim gibi kullanamıyordum. "Bana kalırsa sen yemsin. Korkma."deyip yanağımdan bir makas aldı. Başımı ondan kurtarmaya çalışırken dengemi yitirmiş kolumun üstüne yere düşmüştüm. Dirseğimdeki ateş canımı ne kadar acıtsa da sesimi çıkarmadım. Dudağımı kemirerek acıyı içimde sakladım.
Bu saatten sonra eğer hala yaşıyor olursam ve Eymen'in ailesi beni kurtaracak bir şeyler yaparsa, sırf bunun uğruna nelerden vazgeçtiklerini bilerek onlara yalan söylemeye devam edemezdim. Eymen'in bir ailesi olduğunu görmeyi istemekten başka bir şey yapmamışlardı. Kötü insanlar değillerdi. Yüzlerine baka baka ne yalanlar söylemiştik. Eymen'in de artık bu yalanı sürdürmeyeceğini biliyordum. Eğer yaşamama izin verirlerse bir daha yüzlerine bakamayacağımı bilerek onlara her şeyi anlatacaktım. Belki Eymen'i buna mecbur bırakanın bile ben olduğumu söylerdim. Nasıl olsa beni suçlayacaklardı zaten, Eymen'i de suçlamalarına gerek yoktu. En başından bunu düşünüp hamle yapan da bendim. Eymen sadece ayak uydurmuştu.
Eğer yaşarsam... Ona teşekkürüm bu olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİRKİN ❅
RomanceTerk edilmiş genç bir kadın, başkalarının onun için çizdiği gelecekte oynamak yerine kendi bir hamle yapar ve onun aksine ailesinin göz bebeği olan bir çocukla anlaşır.