Ç ❅ 13

131K 6.5K 222
                                    

Eve döndüğümde Eymen televizyon karşısında sızmış olduğundan o günü arzuladığım gibi onunla muhatap olmadan tamamlayabildim. Ertesi gün aynı şeyi denesem de okuldan döndüğümde salonda, uyanık bir şekilde beni bekliyordu.

Çok açtım ve pizza almıştı.

"Bana da var mı ondan?"

Kafasını salladığında çantamı olduğu yere bırakıp sehpanın başına koştum. Beni de düşünerek sipariş vermesini aklım almıyordu. Belki de arkadaşları onu ekmişti. Belalı diye damgaladıkları eve gelmek istememelerini anlayabilirdim. Ben de onları istemiyordum.

"Cumartesi bağ evine gideceğiz."dedikten sonra daha açıklayıcı olması için ilave etti. "Dedem."

Pul biber mi var bunda yoksa Jalapeno mu yapmıştı anlayamadan öksürmeye başladım. Tutamıyordum. Gözlerim yaşarmıştı. Eymen sağ olsun bir süre bakındıktan sonra elindeki şişeyi uzattı. Ondan gelecek iyiliğin ne kadar zararlı olduğu simgesel olarak bile karşıma çıkarken boğazımı rahatlatmak için yine de alıp yudumladım. En azından gıcığı geçirdikten sonra şişeyi bırakıp mutfağa gittim. Kendime koca bir bardak su doldurduktan sonra odaya geri döndüm.

"Acıyla aran yok mu?"

"Var da bu normal bir acı değil."

Başka bir kutu açıp "Sana bundan söylemiştim zaten."dedi. Bana ayrıca söylemişti yani? Dedesiyle tanışmaya gideyim diye incelik ettiğini sanmıyordum. Aynı hatayı ikinci kez yapmayacaktım.

"Gelip bir anda oturunca bir şey demedim ama acıdır bu."

"Sağ ol."dedim hala küçük küçük öksürürken.

"Bu arada Çirkincim anlayacağın üzere bu bekleme süremizi bir hafta yapamayacağız. Sen karar ver yarına kadar ki ben şu bağ evine tek mi gideceğim çift mi bizimkilere söyleyeyim."

Sudan büyük büyük yudumlar aldım.

"En azından dert edineceğimiz bir aile var."

"Seninkiler nerede sahi? Hiç arayıp sormuyorsun?"

Eymen beni insan yerine koyup sohbet edebiliyordu. Aynı evde yaşamaya başladığımızdan beri ilk kez belki de bana dair özel bir şeyi merak ediyordu. Samimi olup olmadığını bilmiyordum. Pizza dilimini ısırırken bakışları yeniden beni bulduğunda yüzünde sorar gibi bir ifade vardı. Omuz silktim ve o samimi olsun ya da olmasın konuya o kadar önem verdiğimi düşünmesin diye cevapladım.

"Çünkü umurlarında değilim. Onlar da benim çok değil."

"Nasıl yani?"

Özel soru daha da özelleşiyor... Peki.

"Öyle işte. Çok ilgili değiller benimle. Beni büyükannem büyüttü."

"Neredeler ki?"

"Almanya."

"Hadi ya! Neresinde?"

Sana ne ki?

"Düsseldorf." Niye cevap veriyorum ki? "Sanırım yani. En son oradaydılar."

"Ben Berlin'e gidip gelirim arada. Arkadaşlarım var. Bir amcam da Bremen'de. Bazen ona da uğrarım. Yakınlarda planım olsa birlikte giderdik. Sen de görürdün annenle babanı. Bir trene bakardı."

"Gerek yok."dedim neredeyse gülerek.

Omuz silkti. Soruları bitti sandım ama erken davranmıştım bu sonuç için.

"Daha önce kaç kere gittin?"

"Hiç."

"Neden? Merak etmedin mi hiç?"

ÇİRKİN ❅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin