Ç ❅ 9

165K 7.1K 231
                                    

Duyduklarım inanılmaz ve benim bunları araştırmadan Eymen'e güvenerek bir yola çıkmam aptallıktı. Halam ve hangi kafayla Eymen'i göklere sığdıramayan kuzenimin sözlerine koşulsuzca güvenmekti benim hatam. Hayır, bana da anlatmamışlardı ki sadece... Komşulara da kızını isteyen ailenin görkeminden ağzını sulandıra sulandıra bahsetmişti halam ve o kırkayak kuzenim de eğitimi için ne fırsatları elinin tersiyle ittiğini göğsü kabararak onaylamıştı. İnsan öz hakiki halasına ve kuzenine de güvenemeyecekse...

Eymen en başta öyle anlatılan gibi biri değildi zaten. Uslu, işinde gücünde biri hiç olmamıştı. Ailesinin göz bebeğiydi. Bu benim duyduğum hikayelerin doğru tek yanıydı. Öte taraftan ailesi de en az onun kadar iki yüzlüydü. Dışarıya melek içeride ise büyük bir otorite vardı. Tek yapmam gereken halam ve kuzenim olacak olan o sahtekara güvenmeden başkalarına da soruşturmaktı. Annemin eski arkadaşı olan teyzem, teyzoşum anlattıkça içime siniyordum.

Eymen'in ailesi eskiden büyükannemle aynı mahallede oturduğundan ve arada sırada gidip geldiklerinden, daha da önemlisi geniş ailedeki bir gelini tanımasından dolayı teyzoşumun o aileye ait bilgisi daha gerçekti.

Özetle anladığım eğer Eymen'i yarı yolda bırakırsam onlar da eğitimimi yarı yolda bırakacaklardı. Öyle insanlıktan burs verecekleri biri değildim ve o saatten sonra da hiç olmazdım.

"Seni biraz da bu duruma bağlamak için o okula almışlar. Ne diye kabul edersin ki kızım!"demişti teyzoş. Haklıydı. İçinden gelen diğer cümleyi o söylemese de gözlerindeki hayal kırıklığında duymuştum. Beni bu kadar aptal sanmazdı!

Kendileri bir çocuğa sahip çıkamadıklarından hep evlenince düzelir diye beklemişlerdi teyzoşa göre. Eymen efendi aşık olacak da düzelecek! Ben askeriye miydim de askere gidince düzelir gibi bir misyon yüklenmişti bana anlayamıyordum ki onların kafasındaki askeriye de sinsirek yılanı kuzenimdi.

Tek istediğim beni paragöz akrabalara emanet edip giden anne ve babama muhtaç kalmadan üniversiteyi bitirebilmekti. Yıllardır yurtdışındaydılar ve hala üç beş kuruş zar zor gönderebiliyorlardı. Almanya'ya çalışmaya diye gidip de bu kadar bir halt beceremeyen başka bir örnek var mıydı ben merak etmeyi çoktan bırakmıştım. Benimkiler numune olmalıydı. Bunlar üstüne düşünülüp tartışılacak şeyler bile değildi artık. Ben mevcut şartlar içinde onlara muhtaç kalmadan başımın çaresine bakmalıydım ve bakmıştım da işte! Almıştım başıma belayı!

"Yağmurcum, üzülme kuşum. Öyle gözüktüğüne bakma merhametli çocuktur, Eymen."

İnanamayarak teyzoşa döndüğümde gülerek dizime vurdu.

"Güven bana! Sen onun aralık kapılarından bir içeri gir hele. Aşık bile olur sana!"

"Aman Allah yazdıysa bozsun, teyze."

Bu sözüm onu daha da güldürürken tırnaklarımı kemirmeyi bırakıp arkama yaslandım.

"Ne isterdim seni yanıma alabilmeyi. Gerek kalır mıydı bunlara!"

Teyzoş erken yaşta eşini kaybedince, Allah'a eline düşürmesin diye dua ettiğim amcalarımdan birinin gerikafalı dostlarından biriyle evlendirilmişti. Depresyondaydım, korkuyordum, oldu bitti diye yorumladığı ve konuşmak istemediği bu evliliğin içine beni dahil edememesini anlıyordum.

"Zaten halamla amcam izin vermezdi, onlar dururken sende kalmama."

"Evlendirmek için etrafa soruşturuyorlardı. Sana söylemiyordum aklın karışmasın okul zamanı diye ama duymuşsun bile."

"Anlıyordum halamın davranışlarından."

"Adını ettirmiyor mahallede."

"Tahmin edebiliyorum ama Eymen biz önceden sevgiliydik falan demiş ailesine. Duymuşlardır herhalde."

ÇİRKİN ❅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin