Ç ❅ 27

130K 6.3K 310
                                    

Kızlar dışarıda gülüşerek kuzenlerine seslenirken başımda havluyla basamakları indim. Eymen geldiğimi fark etmemişti. Kapı aralığından kızlarla konuşurken Aybüke beni fark edip el salladı. "Günaydın, yengecim!"

Eymen omzunun üstünden bana bakıp sırıttığında düşmemesi için havluyu tutuyordum.

"Günaydın, Aybüke."

"Sıhhatler olsun!" Çok normal şeyler söylediği halde yüzündeki o her zamankinden biraz daha hınzır gülümsemeyle bir şey belli mi diye triplere girdim. Durduğum yerde kızarırken havluyu tutacağım bahanesiyle yüzümü saklamaya çalışıyordum.

"Sağ ol. Dün ateşim çıktı da."

"Aaa! Öyle mi? Abi, bıraksana geçeyim."

Eymen kolunu indirmediğinde ona minnet duyuyordum. "İyiyim bugün ama."

"Ay çok geçmiş olsun! İlaç vardı bende. Ağrı kesici de ateş düşürücü de."

"Teşekkürler."

"Biz hallettik, Aybükecim. Bende ilaç var. Sen merak etme."

Yerin dibine girebilirdim. Eymen o kadar eğleniyordu ki şu an bana değil de Aybüke'ye bakmak zorunda kaldığından biraz rahat nefes alabiliyordum. Yoksa... O bu kadar eğlenirken karşısında pancara dönmeyi hiç ama hiç istemezdim.

"Aaa yemeyiz nişanlını yalnız. Bir geçmiş olsun diyecektim ya!"

"Teşekkür etti ya abicim. Hadi hadi kış kış, geleceğiz yemeğe. Rahat bırak da hazırlanalım. Yola çıkacağız."

"Ya ama biz bir gün daha buradayız!"diye sızlandı Aybüke duyduğu plandan hoşlanmadığını belli ederek.

"Bizim işimiz gücümüz var kızım. Hadi ya uzatma yürü git!"

"Aşk olsun!"

"Olur, fıstık, olur. Hadi görüşürüz!"

Aybüke oflayıp puflansa da biraz daha uzatmadı. Arkasını dönüp giderken kuzenine mutsuz öpücükler yollamakla yetindi. O giderken Eymen sonunda kapıyı kapatıp bana döndü. Biraz daha az pancar hissedeceğim kadar zaman kazanmıştım.

Başımı dik tutup kanepeye yaslandım ve eee der gibi bakarken sırıtmamı zar zor bastırdım.

"Gitti sonunda küçük tırtıl."

"Hımm... Herkese böyle lakap mı takarsın sen?"

"Bir sorun mu var?"

Yaklaşıyordu.

Kaşlarım istemsizce havaya kalktı. "Çirkin miyim ben?"

Artık bir adım önümdeydi. Ellerini ellerimin yanında kanepeyi kavradığında onu daha iyi görebilmek için başımı geriye attım. Burnunun ucunu çenemde hızlıca gezdirdikten sonra hala oralardayken "Başarılı olamadım."dedi. Havlu geriye, koltuğun üstüne düşmüştü.

"Ha?"

Parmakları saçlarımı kavrayıp başımı nazikçe geriye çektiğinde çenem daha görünür konuma gelmişti. Boynumdan çenemin ucuna doğru sürdüğü yol dişlerinin çenemde bıraktığı bir ısırıkla son buldu. Nefesim iniltiyle dışarı döküldü. "Kendimi ikna edemeyeceğim kadar güzelsin."diye itiraf ettiğinde cevap vermek için dudağımı aralamıştım ama göğsümü avuçladığında ne söyleyeceğimi unuttum.

"Çok güzel bir çirkin."diye mırıldanırken dili boğazımda geziniyordu. Kendime dakikalarca bu sondu diye ezberleterek suyla izlerini yok etmemişim gibi nasıl da keyif alıyordum ondan, dokunmasından, dudaklarının yaptığı şeyden.

ÇİRKİN ❅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin