Asya, evden çıkıp Altay'a gelmişti. O günden sonra onu görmemişti ve kalbi, bu ayrılığa daha fazla tahammül edemiyordu. Kırgın da olsa, özlemişti onu. Kapıyı çalarken heyecandan yerinde duramıyordu. Altay'ın kapıyı açmasıyla birden atılarak boynuna sarıldı. Kokusunu içine çekerken, tüm kırgınlıkları uçup gitmişti.
Altay'ın kendisini sarmadığını fark etti, bir an sonra. İçine yerleşen huzursuzluğu yok saymaya çalışarak ayrıldı Altay'dan.
" Sana geldim..." dediğinde; Altay'ın sevinmesini beklerken sadece kafasını sallamasına anlam veremedi Asya. İçeri geçerken etrafın oldukça dağınık olduğunu gördü. Çantasını koltuğa bırakarak Altay'a ters bir bakış attı
" Bu kadar dağınık olduğunu bilmiyordum. " dedi, sitemkar bir ses tonuyla. Aslında kızmamıştı, kızamazdı da. Sadece, yapacak bir iş bulup onun neden bu kadar soğuk olduğunu düşünmemeye çalışıyordu. İçini acıtsa da, bu yabancı duruşuna bir anlam veremiyordu Asya.
Etrafa saçılan her bir kıyafeti özenle topluyordu. Masanın üzerine saçılmış dosyaları eline alıp kutuya geri koyacağı sırada Altay'ın sert sesini duydu.
" Dokunma o kağıtlara! "
Asya, ateşe değmiş gibi çekti birden ellerini. Anlayamıyordu. Ne olmuştu böyle birden bire? Ne vardı o kâğıtlarda? Gözlerinin dolmasına lanet ederek başka şeylerle uğraşmaya çalıştı. Dikkatini Altay'dan uzaklaştırıp etrafı toplamaya devam etti. Bekliyordu.. Altay'ın bir açıklamasını... Bir nedeni olduğunu... Bir şeye canının sıkkın olduğunu söylemesini bekliyordu. Ama susuyordu Altay. Niye öyle bakıyordu ki bu adam? Niye öyle donuktu gözleri? Sevgiden başka bir şey görmediği o gözler niye yabancılaşmıştı böyle?
Daha fazla dayanamayarak Altay'a doğru yaklaştı. Hemen yanına oturup, gözlerini, gözlerine sabitledi. Anlamaya çalıştı bu denli değişimin sebebini. Yine de kötüye yormak istemedi. Uzanıp elini tutarken Altay'ın, dudaklarına götürdü. Ilık bir gözyaşı düşerken Altay'ın eline, gözleri buluştu tekrar.
Her zaman ki sıcaklık yoktu o bakışlarda... İçinin ısındığı o gülüşler yoktu. Bir şey olmuştu. Altay'ı kendisinden alıp götüren bir şey. Hıçkırıklara boğulmamak için kendini sakinleştirmeye çalıştı. Niye kapatmıştı Altay kendini bu denli? Melek miydi sebep? Bilmiyordu... Değişmişti Altay... İzmir'de ki kendisine deli gibi âşık olan Altay değildi bu karşısında ki adam. Kimdi öyleyse?
" Kimsin sen? " diye sorduğunda Altay'ın duyup duymadığından bile emin değildi. Tekrar yinelediğinde sorusunu; Altay'ın alaycı bakışlarıyla karşılaştı. Bu... Bu öyle yabancıydı ki... Sevdiği adam hiç böyle bakmazdı...
" Sen... " diyebildi güçlükle. " Sen benim sevdiğim adam değilsin. Altay'ımı geri istiyorum ben. Anlat bana. Anlat ki böyle kavrulmasın içim. Anlat ki derdin derdim olsun... Her şeyi yap Altay ama kapatma kendini. Kendine bir duvar örme, o duvarların ardında bırakma beni. Biliyorum bu sen değilsin. Ben kendimi biliyorum Altay, seni de biliyorum. Geride bırakmazsın sen beni... Ardında koymazsın. Bilirsin olmayacağını... Sen istediğin kadar duvar ör kendine, ben tırnaklarımla yıkacağım o duvarı. Sakla kendini benden, yine bir ben bulacağım seni... Gidiyorum... Başla duvarlarını örmeye, ama unutma kendini aşılmaz duvarlar ardına da saklasan, ben her zorluğu aşarım sonunda sana kavuşacaksam... "
Gece boyunca uyuyamamanın verdiği sıkıntıyla ellerini saçları arasından geçirdi. Melek'i nasıl bulacağını düşünüp durmuştu. İlk iş yetimhane kayıtlarına bakacaktı. Tek tek tüm kayıtları inceleyecekti gerekirse. Telefonu eline aldığında, gelen aramaların hepsinin Asya'dan olduğunu gördü. Derin bir of çekerken yüreği ile aklı arasında gidip geliyordu. Kokusunu duymak için çıldıran benliğine karşı geldi. Nasıl bulaştırırdı küçüğünü bu çamurun içine... Özellikle o adam; " Kızı bu işlere karıştırma. Yalnızca sen olacaksın. " dedikten sonra, nasıl kirletebilirdi onu bu pislikte. Beyazdı o... Yanında kalsa, kirlenecek, solacak.. Nasıl izin verebilirdi? Onsuzluğa alışmalı ve en önemlisi de kendinden uzak tutmalıydı. Mecburdu.. Telefonda ki adam çok net bir şekilde açıklamıştı, Asya o adamın torunu bile olsa, bu iş sonunda oda pisliğe bulanacaktı. Yapmayacaktı bunu sevdiğine... Asya'nın kendisinden nefret etmesi için ne varsa yapacak ve kendinden uzak tutacaktı.