27.bölüm

1.9K 468 58
                                    

"Gitmeni istiyorum."

Asya, geceden sonra duyduğu bu cümle karşısında, şaşırmamıştı. İstemiyordu... Gitmek istemiyordu Asya. Gerekirse hiç kımıldamadan dururdu Altay'ın yanında. Varlığını belli etmeden. Ne olursa olsun gitmeyecekti Asya.

"Varlığın, aklımı bulandırıyor. Ve ben kendimden nefret ediyorum..."

Altay'ın sinirli çıkan sesinin hemen ardından, elleri hırsla saçlarını çekiştirmeye başlamıştı. Neye kızgındı bu kadar? Neden gitmesini istiyordu? Soramıyordu ve bu o kadar zordu ki... Altay'ın elini tuttu, kendine zarar vermesini engellemek istercesine. Sımsıkı tutuyordu elleri, adamın elini. Bırakmayacağını gösterircesine...

Altay, elini hırsla çekmiş ve mümkünmüş gibi daha fazla çatılmıştı kaşları. "Bana dokunmamanı söyledim!"

Asya, ne kadar zaman geçtiğini bilmeden duruyordu öylece. Adamdan tek bir saniye bile gözlerini ayırmıyordu.

"Sen yanımda olduğunda, daha az geliyor aklıma, deniz gözlüm. Unutturuyorsun bana, onu. İstemiyorum... Seni istemiyorum yakınımda, git!"

Asya, Altay'ın bu davranışının sebebini anladığında, dizlerinin üzerine yığıldı. Boş bakıyordu gözleri. Acı akıyordu gözlerinden, damla damla. Daha fazla dayanamazdı Asya. Daha fazla hasret kalamazdı, ona.

Yerden kalkarak sevdiği adamın yanına çöktü. Hiç düşünmeden sardı kollarını, boynuna. Sımsıkı sardı... Kokusunu çekti içine. Gözyaşlarıyla ıslattı, boynunu. Hıçkırıklarını durduramıyordu Asya. Tepkisizdi Altay ta ki, sesini duyana kadar. Dayanamamıştı Asya, daha fazla. Nefes alış sesi duyulurken yalnızca, sımsıkı sarıldığını hissetti.

Altay'ın, "Asya..." diyen sesi, öyle çaresiz, öyle yitikti ki, daha çok ağlamaya başladı. "Buradayım..." dedi, sakinleşmeye çalışarak.

"Asya, nasıl olur bu? Sen... Nasıl?"

Susturdu Asya, adamı. Başını boynundan çekip adamın yüzüne baktığında, onun da ağladığını gördü. Görmeyen gözleri boş baksa da, dolu doluydu. Gözlerinden öptü adamı, Asya. Akıttığı yaşlarda gezdi, dudakları.

"Beni benimle aldatmış olmazsın sevgilim..." diye fısıldadı, kulağına. Sonra, havalandığını hissetti, yerden. Altay ayağa kalkmış ve kucaklamıştı kendisini. Sımsıkı sarmaya devam ederken, Altay'ın haykırışları dolduruyordu kulaklarını.

"Seni seviyorum!" diye bağırıyordu, sımsıkı sarmaya devam ederken. "Seni çok seviyorum!"

Asya, Altay'ın kolları arasında olduğuna inanmakta güçlük çekiyordu. Kalp atışları dolarken kulağına, hissettiği bu sıcaklık öyle iyi gelmişti ki yaralı kalbine... Söylemek isteyip de söyleyemediği her şeyi söyleyivermişti. En çok da, sevdiğini, hala deli gibi sevdiğini haykırmıştı ona. Şimdi, Altay'ın yatağında, onun kolları arasındaydı. Ne çok hasret kalmıştı bu kollarda olmaya, sıcaklığına...

"Nasıl buldun beni?"

Asya, Altay'a cevap vermeden önce, derin bir nefes çekti içine ve ardından konuşmaya başladı. "Kadir geldi, o anlattı bana, gitmediğini... Beni bırakmadığını."

Altay'ın çatılan kaşlarını, eliyle düzeltti. "Kızma... O olmasaydı ben senden nefret etmeye devam edecek ve belki de başkasıyla..." Asya, son anda ne söylediğini fark etmiş ve susmuştu. Altay tamamladı, yarım bıraktığı cümlesini. "Bir başkasıyla olacaktın..."

"Özür dilerim." Dedi, hızlıca. Utanıyordu Asya. Hayatına başka birini almasa da, istemişti. Başaramasa da uğraşmıştı.

"Başka birini sevmek istemen, suç değil Asya. Gittiğimi sanıyordun." D

Gri DüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin