Özlem, yanında uyuyan adamın varlığına emin olmak ister gibi daha çok sokuldu. Onun kolları arasında uyumak... Hayalini bile kurmaya korktuğu şeyleri yaşıyordu. Ne güzeldi Tolga'nın sevdiği olmak... Sevgisini öyle belli ediyordu ki... Bir an bile şüpheye düşemiyordu Özlem.
Markete gittikleri zamanı hatırladığında gülümsemesine engel olamadı. Yiyecek birkaç şey almak için girdikleri marketten hiçbir şey almadan çıkmışlardı. Market görevlisi, yanına yaklaşıp istediklerini sorduğu sırada Tolga telefonla konuşuyordu. Özlem, yanında ki görevliyi es geçerek alacaklarını sepete atmaya başlamıştı. Arkasında, kendisini beğenerek süzen adamdan habersiz raflara bakmaya devam ediyordu.
" Size yardım edeyim. " diyerek kendisine yaklaşan adama gülümseyerek karşılık verdi Özlem. Elindeki sepeti, yanında ki adama uzattığı sırada, elini kavramasıyla birden ne yapacağını bilemedi.
" Ne yapıyorsunuz siz? Bırakın elimi." diye bağırdığında, Tolga gelip görecek diye ödü kopuyordu. Karşısında ki adam hiç istifini bozmamış elini tutmaya devam ediyor, yüzünde ki aptal sırıtışla yüzüne bakıyordu.
" Adınızı öğrenirsem bırakacağım."
Özlem, adamın cüretkarlığına dayanamayarak hızla çekti elini.
" Seni şikayet edeceğim! " diyerek bağırdığı sırada duydu Tolga'nın kükremeyi andıran sesini.
" Ne yapıyorsun lan sen? " diye bağırarak adamın üzerine atlamış ve hızını kesmeden yumruklamaya başlamıştı. Gözü dönmüş gibiydi. Özlem, Tolga'yı geri çekmeye çalışıyor fakat başaramıyordu. Çıkan gürültüye gelen görevliler zorlukla alabilmişti Tolga'yı adamın üzerinden. Tolga'yla göz göze geldiğinde, zorlukla yutkundu. Sinirliydi Tolga. Sinirli olduğunu, sıktığı yumruklarından anlayabiliyordu.
Eve doğru yola çıktıklarından beri ikisi de tek kelime konuşmamışlardı. Özlem, anahtarı çantasından çıkartıp, kapıyı açtığında Tolga'nın girmediğini fark etti. Bir yumru oluştu boğazında...
" Gelmeyecek misin? " diye sordu. Sesi, yaşadığı hayal kırıklığını belli etmemek için kısık çıkmıştı.
" Şu an sinirliyim Özlem. Seni kırmak istemiyorum. "
Özlem, Tolga'nın elinden tutarak gitmesine engel oldu.
" Gitme... Ne söylersen söyle, küfürde etsen sesim çıkmaz yeter ki kal burada." dediğinde, Tolga'nın ateş gibi yanan gözleri yumuşamıştı. Daha sıcak bakıyordu şimdi.
Oturma salonuna geçtiklerinde, Özlem, Tolga'nın yanına oturmakla oturmamak arasında kararsız kalmış, en sonunda çekindiği için karşısına oturmuştu.
" Ben... Birden tuttu elimi, çekmek istedim ama bırakmadı. " dediğinde, yüzü acı çeker bir hale bürünmüştü. Tolga'nın gözünde, basit biri olmayı kabul edemezdi. Anlatmalıydı ona kendini. Suçu olmadığına inandırmalıydı.
Tolga'yı yanı başında hissettiğinde, sabahtan beri akmak için savaşan gözyaşlarını serbest bıraktı. Başını adamın göğsüne koydu, yavaşça. Saçlarını okşayan parmaklar tüm korkularını alıp götürüyordu birer birer...
" O adamın sana dokunduğunu görünce engel olamadım kendime. Değemez bir başkasının eli eline. Gözleri, gözlerini bulamaz... Ben bu kadar geç kalmışken gözlerinin içine bakmaya, bir başkası adını bile anamaz... Benimsin sen... Belki de bana ait olan tek şeysin... "
" Kıskandın mı beni? " diye sordu dayanamayarak. Bu öylesine tuhaf hissettiriyordu ki... Hala inanmakta zorluk çekiyordu Özlem.
Tolganın yüzüne çapkın bir gülümseme yerleşirken, çenesinin altında ki gamzesine dokunma isteğine engel olamadı Özlem. Eli, dolaşırken Tolga'nın yüzünde, birbirlerinin gözlerinde kaybolmanın keyfini çıkarıyorlardı. Hiç bu kadar özgür dokunmamıştı Tolga'ya, hiç bu kadar kendine ait hissetmemişti... Yavaşça yaklaşarak öperken gamzesinden, dudaklarının tenine ilk kez değmesiyle titredi... Dudaklarını o ufak çukurdan çekemiyor, biraz daha özümsemek istiyordu.