YALNIZCA STYLES'IN TANRIÇASI OLMALIYDI.

1.9K 101 32
                                    

•••
Merhaba ! -Şuan buraya nasıl bir giriş yapacağımı bilemedim :D-

İşte yeni bölüm sizlerle ! Bu bölümde uzun süredir yazarın anlatımından yazmadığım için buna yer vermek istedim ^-^

Umarım hoşunuza gidecek bir bölüm olmuştur ! ^-^

Bu sefer uzatmıyor, ve de sizleri sıkmadan bölüme geçiyorum :D

İYİ OKUMALAR !! :D
•••

Amy;

"Yapmak istediğim şeyi görmek ister misin prenses ?"

Sorusunu yeniden tekrarlayınca uzun bir süredir ona cevap vermediğimi fark etmiş oldum.

Agh ! Hadi ama !? Bence cevap verememem çok normal ?

Evet dersem; gözünde sürtükten başka bir farkım olmayacaktı ve ben sürtük olmak istemiyorum.

Hayır dersem; değişkenlik gösteren tavırları beni yeniden korkutabilir. Ve inanın bana o koyulaşan yeşilleri, kasılan çenesi, yumruk yaptığı iri elleri bile korkmama yetiyor.

Harry hâla ona bir cevap vermediğimden dolayı sıkılmış olacak ki gözlerini devirdi.

"Neden hâla bekliyorsam ?" Diyip, bir anda dudaklarıma-dudaklarını bastırmaya başladı. Ama bu seferki sert değildi. İçinde ki tutkuyu hissetmemek imkansızdı. Hareketleri ne çok yavaş ne de çok hızlıydı. İlk kez karşılık vermemek için zorlanıyordum.

Yüce İsa... Neden bu çocuk bu kadar mükemmel yaratılmış ?

Nefessiz kalınca Harry, dudaklarını-dudaklarımdan çekti ve kırgınlık ile gözlerime baktı. Bu tuhaf hissettirmişti. İlk defa gözlerinde kırgınlık duygusunu görüyordum.

Sessiz bir şekilde;

"Şey, ben belkide... Belkide gitsem iyi olacak." Dedi. Ona olan tek tepkim, derin bir nefes alıp gözlerimi kapatmak oldu. Sanırım hâla öpücüğün etkisindeydim.

Gözlerimi yeniden açtığımda Harry bana bir kaç saniye daha baktı.

Kafasını iki yana sallayıp tam da üzerimden kalkacak iken, ellerimi ensesine dolayıp onu kendime yaklaştırdım.

Harry bu hareketime şaşırmış olacak ki ;

"A-Amy ?" Dedi. Şuanda; dediği her şey, dudaklarından dökülen her kelime ilahi bir tını gibi geliyordu. Hipnoza girmiş gibi hissediyordum. Sanki yaptıklarıma ben değil de başkası karar veriyor gibiydi. Ama bu sefer bunu umursamadım.

Dudaklarına yaklaşarak sessizce;

"Beni, birazdan yapacağım şey için lütfen pişman etme Harry." Dedim ve o cevap vermeden dudaklarımı-dudaklarına bastırdım. İlk başta bu yaptığıma şaşırsa da bir kaç saniye sonra bana karşılık vermeye başladı. Alt dudağımı-dudaklarına hapsettikten bir süre sonra dudaklarımı araladığımda, dili ustalıkla harekete geçmişti. Elimi saçlarına daldırdığımda ise boğukça inlemişti.

Bu sefer hissettiğim şey tutkudan da büyük bir histi. Ve bu hissi anlatmaya herhangi bir cümle ya da kelime bulmak benim için oldukça güç bir hâl almaya başlıyordu.

Bu hissi sanırım şöyle tanımlayabilirim. Uzunca bir süre kimsenin olmadığı ıssız bir çölde tek başıma yürüyormuşum ve tam da susuzluktan öleceğim zamanda, bir su birikintisi buluyormuşum gibi. Evet, evet sanırım hissettiklerimi en iyi bu tanımlayabilir.

Fakat bir problem var;

Umarım bu su birikintisi bir serap değildir...

Yazarın Anlatımından;

Bazı anlar gelir ve bizler, o anların hiç bitmemesini dileriz.

Ve aslında bizim bitmesini istemediğimiz şey o an değil de, o anı yaşadığımız kişi ile hep böyle olabilme arzumuzdur.

Bitmesini istemediğimiz anlara hiç bir zaman hüzünlü dakikalar girmez. Her zaman, mutlu olduğumuz süreç bitmesin isteriz.

Fakat içinde bulunduğumuz evrende maalesef ki zamanı durdurmak mümkün değil.

Özel güçlerimiz olmadığından, bunu yapamayız. Ancak evren bize zamanı durdurabilme yeteneği yerine, sevdiğimiz insanları vermiş.

Sevdiğiniz kişi -ya da kişiler- yanınızda ise zaten mutsuz dakikalar geçirmek neredeyse imkansız oluyor. Mutsuz olsanız bile sevdikleriniz sizleri mutlu etme çabasında oluyor ve bu bile sizlerin özel olduğunuzu kanıtlıyor.

Kısacası özel güçlerimiz olmasa da, bizler sevdiklerimiz ile beraber olunca zaten özel kişiler oluyoruz.

Şuanda, Amy'nin hislerini tarif etmekte güçlük çekmesinin bir tek nedeni var. O da;

Styles'ın yanında özel hissetmesi...

İşte Amy'nin anlatmakta güçlük çektiği his tam olarak buydu.

Özel hissetmek...

Harry içinde durum, Amy'nin hisleri ile aynıydı. Styles ilk defa bir kızın yanında "kendi" gibi hissediyordu. Dudakları-dudaklarına, elleri-ellerine uyuyordu. Sanki Tanrı, Amy'i onun için yaratmış gibiydi.

Bu his onun için mükemmeldi. Tarif edilemez bir duyguydu. Amy; yalnızca ona bu kadar yakın olmalıydı. O biçimli, dolgun dudaklarını sadece Harry şehvet, tutku ve de arzu ile öpebilirdi.

Ve de Amy;

Yalnızca Styles'ın Tanrıçası olmayıdı...

•••
Vee bir Bölümün daha sonuna geldik ! Umarım yazarın anlatımından kısmını beğenmişsinizdir ^-^

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyor olacağım ! ^-^
•••

MR. STYLESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin