38.Bölüm-Zeynep'ten Sonra

2.9K 151 40
                                    

Multimedya; Kerem'in yeni imajı...;) Keyifli okumalar, çok teşekkür ederim her şey için♡

Kerem'den...
Zeynep gittiğinden beri bir hafta geçmişti. Onun peşinden gitmedim veya durdurmak için hiçbir harekette bulunmadım. Gitti ve ben arkasından gitmedim. Babam ve annem bana üzülüyor muyum diye defalarca soru sordular. Fakat ben onlara her seferinde 'üzülmüyorum' dedim oysa ki mahvolmuştum.

Kalbim, beynim, ruhum özlüyordu. Elimden gelmese de deli gibi sevginin bataklığındaydım. Kafamı dağıtmak için araba yarışı hep en mantıklı çözümdü. Sabah evde uyuyordum, ya da havuza giriyordum. Bir şekilde kafamı dağıtıyordum. Akşam ise sadece araba yarışına gidiyordum. Her direksiyona dokunduğumda onun güzel gülüşü gözlerimde beliriyordu.

Öğleden sonra odamda oturmuş elime aldığım televizyondaki araba yarışını oynuyordum. Nurgül'ün getirdiği soğuk limonata bana iyi gelmişti. Arabaları gördüğümde rutin olarak aklıma Zeynep geliyordu. Çok özledim, çok seviyorum. Hayatımda görebildiğim en güzel rüyayı sonlandırmıştım. Elimde değildi, gurur her şeyden öte bir duyguydu.

Telefonumun titreşmesiyle gözlerimi telefona diktim.

'Bro! Bu gece kopuyoooruuz! Bizim mekan?' Gönderen: Aksel!!!
Kendi mekanlarından bahsediyordu Aksel, meşhur gece kulüpleri vardı 'Varol Club'. Çenemi hafif kaşıyarak telefona mesaj yazdım.

'İşim olmaz.' mesaji tek hareketle gönderdiğimde saniyesinde cevap geldi. Sevgilisi gibi bu da; telefon hastası.
'İtiraz yok, Sayer bey. GELİYORSUN.' Aksel'in son mesajiyla birşey yazmadım. Belki de kafamı dağıtmak maksatlı iyi olabilirdi yani, denerdim en azından.

Odamın kapısı çalınca tüm dikkatimi o tarafa verdim. Oda büyük ve geniş olduğu için sesli bir biçimde söylendim.
"Gir!" gür sesim ortalığı yankılatmıştı. Kapıya doğru baktığımda Can bana doğru geliyordu. Aslında yarışlarda felan görüşüyorduk fakat konuşamıyorduk.

"Senin bizi arayacağın yok beyefendi. Biz gelelim dedik." dedi bana hafif göz kırparak. Yamukça sırıtarak ona sarıldım, şu an ihtiyacım olan bir şeydi; dost. Can sırtıma yavaşca vurdu.
"Zeynep'ten sonra..." sözünü kestim sertçe.
"O konu hakkında konuşmasak, yani en azından konuşmak istemiyorum." dedim. Can beni anlayışla karşıladı.

"Sen nasıl istersen, abicim." dedi koltuğa oturarak. On dakika sonra Nurgül odaya bir Can klasiği olan 'cips' getirmişti. Can ile araba yarışı oynayarak cipsi afiyetle yedik. Kardeşim bana iyi gelmişti.
"Geliyorsun değil mi, bu akşam?" Can'ın sözü ile ona döndüm.
"Aksel çok ısrar etti."
"Aynen, kafan dağılır. Ortam fena." dedi eliyle yanıyor gibi saçma sapan işaretler yaparak.

Onun bu tavırlarına hafif gülümsedim. Can çok geçmeden evden ayrıldı, ben de hafif yatağıma uzanarak onu düşündüm.

~~~
Akşam saat baya ilerlemişti. Odamda üzerime açık mavi gömleğimi ve altına kot pantalonumu giydim. Parfümümü özenle vücuduma sıkarak saçlarıma şekil verdim. Uzun zamandır yeni çıkmaya başlayan sakallarıma dokunmuyordum, ve hayli uzamıştı aynı şekilde saçlarımda öyle. Zeynep'ten sonra, imajim da değişmişti de denilebilir.

Güzelce hazırlandıktan sonra kırmızı Porsche arabamın anahtarını elime aldım. Telefon ve cüzdanımı da yanıma alarak hızlıca odadan ayrıldım. Arabaya doğru giderken Zeynep'in evine doğru göz ucuyla baktığımda gördüğüm manzara, tam bir hayal kırıklığıydı. Onun odasının ışığı yanmıyordu. Gittiğine alışmalıydım artık, yapacak birşey yoktu.

Arabama atladığımda son hızla sürdüm. Sıkıntılarım bitsin, huzur beni bulsun, onu tekrar görebileyim. Bunlar hep aklımdan geçerken çenemi sıkarak direksiyonu çevirdim. Çok geçmeden mekana varmıştım. Arabayı doğru düzgün bir yere park ederek mekanın girişine doğru ilerledim.

Güvenlikte bulunanlar genelde beni tanırlardı o yüzden hafifçe bana gülümsediler.
"Buyrun, Kerem bey." onların sözlerine gülümseyerek başımı dikleştirdim. Kerem Sayer olmak böyle bir durumdu; fazla itibar edilmesi gereken birisi.

İçeri adımımı attığımda müziğin son seste bulunan rahatsız edici gürültüsü ile çenemi kaşıdım. Etrafta bulunan gözler bana döndüğünde bu kadar çok ilginin üzerimde olması egomu havalandırmaya yetmişti. Gözlerim bizim grubu ararken ileri tarafta bana el sallayan Aksel'i gördüm.

Umursamaz bakışlarım ve dik duruşumla o tarafa doğru ilerlediğimde onların masada sadece Melis ve Aksel vardı.
"Hey, bro! Hoşgeldin, ya! Ne zamandır ortalıklarda yoktun." dedi Aksel, onunla hafif tokalaşırken Melis yüzüme bakmıyordu. Ben de ona bakmıyordum. Her şey bana onu hatırlatmak zorunda mıydı ki?

"Öyle oldu. Ortam iyimiş." dedim gözlerim etrafı süzerken. Aksel hafif gülümsedi.
"Tabi, oğlum. Bir Varol Club, en iyisi olmak zorundadır." dedi artistlenerek.
"Wow! Aksel Varol ve egosu." dedim yandan sırıtarak. Aksel kahkaha atarken Melis genelde yüzüme bakmamayı tercih ediyordu. Ben de sanki ona çok meraklıyım.

"Ben şu boş olan tarafa gidiyorum." dedim işaret parmağımla dans pistine yakın olan boş masayı göstererek. Aksel bana göz kırptı.
"Okay, bro." Aksel'in son sözünden sonra hafif adımlarla boş masaya ilerledim. Melis ile aynı yerde kalmak istemiyordum, yalnız dururdum daha iyi.

Boş boş masaya oturduğumda etraftaki gürültü gittikçe artıyordu. İnsanlar iyice deliriyordu, gecenin vakti gittikçe artıyordu. Gözlerimi hafif kapatarak müziği beynimden silmeye çalıştım ve tabi ki başarısız sonuç, şaşırmadım hep böyle oluyordu zaten.

Etrafa bakındığımda bana doğru Can ve Yağmur geliyorlardı. Melis gibi Yağmur da bana tepkiliydi, bu iki metre öteden anlaşılan şu asık surattan belli oluyordu zaten.
"Nasılsın, abicim?" Can ile selamlaştıktan sonra ona kısa bir yanıt verdim.
"Eh." sesimi bağırarak çıkartmıştım çünkü bu ortamda en fazla ne kadar duyulabilirdi ki zaten?

Yağmur gözlerini kaçırarak bana bakıyordu ve bakışlarında çözemdiğim bir şey vardı. Bu nefret olabilir miydi?
"Yüzüme söyle ne diyeceksen?" dedim gürültülü ortamda ona doğru bakarak. Yağmur anlamaz bakışlar attı.
"Ne?" dedi sertçe.
"Diyorum ki, nefretini içinde besleme, gel yüzüme söyle ne istiyorsan, Zeynep'i mi anlatacaksın bana?" dedim sesim iyice kaba çıkmıştı.

Yağmur bana sertçe baktı, yeniden.
"Mutlu musun? Kız gitti." dedi bağırarak.
"Çok mutluyum, sorma." dedim alayla onun üstüne yürüyerek. İyice sinirden ve özlemden kudurmuştum ve Yağmur damarıma basıyordu.
"O seni sevmişti." dedi, Can sessiz olsa da artık o da tedirgin gözüküyordu.
"Ben de sevdim!" dedim üstüne basarak, seviyorum da.

Yağmur ile birbirimize nefret ile bakarken Can arayı bulmak için konuştu.
"Neyse abicim, biz gidelim." dedi bana göz kırparak. Yağmur'u yanımdan alarak uzaklaştı. Sinirle masada bulunan ufak kuruyemişleri yedim. Onu özlüyordum, keşke kalbimden onu silip, yerine güzel bir kalp inşaa etseydim.

Bu imkansızdı. Aşk denilen olay ne kadar da çok acı veriyordu insana, yaşayan ölü olmak gibi.
"Oo Sayer." gözlerimi hafif kaldırdığımda masaya yanıma oturmuş Begüm'ü gördüm.
"Oo Varol." dedim alayla gülerek. Begüm yanıma daha da çok yaklaştı. Ne demişler bir insan yedisinde ne ise yetmişinde de o dur, bu söz boşuna değil.

"Senin için çok üzülüyorum." dedi kulağıma fısıldayarak. Onu alaya alarak güldüm.
"Nedenmiş o?" gözlerimle ona baktığımda bana gülümsüyordu.
"Sevgili aşkın Zeynep gitmiş. Oysa ki ne de çok sana sahip çıkcağına inanmıştım." dedi.

Sinirle çenemi sıktım.
"Bundan sanane." dedim sertçe.
"Ben olsam, seni sonsuza kadar bırakmazdım. Hep seni severdim, ve bu aşka sahip çıkardım." dedi yanımda bana gözleri dolarak bakmaya başlamıştı.
"Ben normalde de olsa seninle çıkmazdım, kızım." dedim tek kaşımı kaldırarak.

Begüm hafif saçlarını karıştırdı.
"Neden o?" dedi soran tavrıyla. Yüzümü tam olarak ona döndürdüğümde gülümsedim.
"Çünkü, sen tam bir psikopatsın." dedim alayla. Begüm dudağını sinirle ısırırken ona bakıyordum. Kıvrak hareketlerle arka masadan aldığı cam bardağı başıma geçirdiğinde hatırladığım tek şey; yerde yatıyor olmamdı.
♧♧♧

Arkadaşlar; eğer beni kırmayıp diğer hikayem Bulutlar'a da yorumlarınızı ve vote'lerinizi esirgemezseniz, çook mutlu olurum. ♡♡♡ Sevgiler... ;)

Araba Aşkı(ZeyKer)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin