6.Bölüm-Kıskanç Kerem!

8.9K 283 3
                                    

Zeynep'ten...
   Yarış bitmişti kazanan ben olmuştum.Bir sevinçle arabadan indim.İndiğim anda Kerem'in arkasında duran  Mert'i gördüm.Koşarak Mert'e sarıldım çok şaşkındım hemen bir heyecanla konuşmaya başladım:
   "Mert! Senin burada ne işin var? Antalya'da değil miydin sen?"
   "Ne oldu Zeyno geldiğime sevinmedin mi yoksa.Özledim geldim işte."
   "Olur mu hiç özledim tabi ki şapşal." diyerek sarıldık.
     O arada yanımıza çene kasları kasılmış bir adet Kerem geldi.Gözleri resmen ateş fışkırıyordu.Ne oldu şimdi buna ya diyerek içimden düşünüyordum.Sonra bir Mert'e bir bana bakarak konuştu:
    "Zeynep, arkadaşınla tanıştırmayacak mısın beni?"
   "Ha evet, bu arkadaşım Mert Antalya'dan geldi.Bu da Kerem." dedim.Kerem:
    "Arkadaşın mı sadece?"
    "Evet hem seni ilgilendirmez bu." dedim.Daha sonra Kerem elleri cebinde arabasının kapısını sertçe kapatarak uzaklaştı.Mert ise konuşmaya başladı:
    "Bu Kerem Sayer mi?"
     "Evet ta kendisi."
     "Senden mi hoşlanıyor bu Kerem?"
     "Ne! Ne alakası var ya ne hoşlanması.O çok gıcık bir tip tam bir kas hayvanı."
    "Kas hayvanı mı?" Mert bana anlamayan gözlerle bakıyordu.Tabi haklıda kas hayvanını nereden bilecek.
    "Ya sen onu boşver hadi bize gidelim yemek yeriz."
    "Tamam Zeyno, kızma." diyor.Ve Melis, Mert ve ben eve doğru yola çıkıyoruz.
                             ♧♧♧
Kerem'den...
   Tam 40 dakikadır Zeynep'i görmüyorum.41 oldu...Onu o Mert beyle yalnız bıraktım.Sinirden odamda oturmuş bunları düşünürken bahçeden araba sesi geliyor bir hışımla bahçeyi gözetliyorum.Zeynep gelmiş yanında yine o Mert bey ve Melis var.
    Hoop bir dakika evlerine mi gidiyorlar oha.Yoksa bunlar sevgili mi, annesi babası biliyor mu, bana mı 'sadece arkadaşız' dedi.Sinirimden kudurmak üzereyim.Of Zeynep of.Ne yapmalıyım bir plan bulmalıyım ama ne...Doğru ya buldum diyerek mutfağa koşuyorum.Yardımcımız Nurgül mutfakta hemen konuşuyorum:
    "Nurgül evde ne eksik?"
    "Bir şey eksik değil Kerem bey."
    "Neyse sen bana bir tabak ver en iyisi."
    "Peki Kerem bey." diyerek bana endişeyle tabak uzatıyor.Ee tabi alışkın değil koskoca Kerem Sayer mutfaktan tabak alıyor.Ve komşusuna gidiyor.Derken koşarak Zeynep'lerin kapısına fırlıyorum.Hızlıca çalıyorum kapıyı.Melis açıyor:
    "Aaa Kerem naber?"
    "İyi Melis, şey bizim evde şey bitmiş..." diye düşünürken aklıma ilk gelen şeyi söylüyorum "Şeker ya şeker bitmiş.Sizde var mı?"
    "Tabi tabi buyur içeri geç sen." diyor.İşte beklediğim teklif.Hemen içeri geçiyorum.Melis mutfağa gidiyor ben de orada duruyorum.Cihan amca beni görüyor:
    "Oo Kerem naber evladım?"
    "İyi Cihan amca."
    "Gel bak sizin yaşıtlarınızda bir misafirim var tanıştırayım sizi." diyor.Aha o gıcık çocuk olmalı diyerek Cihan amcanın peşinden takılıyorum.
     Salona geçtiğimizde Zeynep ve o gıcık gülerek konuşuyorlar.Sinirden yumruğumu sıkıyorum.Cihan amca:
    "Gençler bakın kim gelmiş." Zeynep'in yüzü bir anda donup kalıyor:
    "Kerem senin burada ne işin var?" Ben ise sinirle:
    "Şeker var ya toz şeker, ha o bitmiş bizim evde onu almaya geldim işte." diyerek kelimeleri vurguluyorum. Cihan amca:
    "Bak Mert bu Kerem benim patronumun oğlu ayrıca komşumuz.Bu da Mert Kerem  Zeynep'in Antalya'dan çok yakın bir arkadaşı." Umarım sadece arkadaşıdır bu gıcık şey.Mert efendi bana bakarak:
    "Arkadaşla tanıştık zaten." Cihan amca:
    "Aa nerede." Ben hemen atılarak:
    "Karşılaştık işte Cihan amca." dedim.Mert:
    "Merhaba Kerem." diyerek elini uzattı.Ben ise sinirle onun elini sıkarak:
    "Selam Mert." dedim.O sırada Melis içeri geçti ve yanıma gülümseyerek geldi:
    "Buyur Keremcim, şekeriniz."
    "Saol Melis." Demet teyze içeriden gelerek:
     "Aa Kerem gitme bir yere otur kahve yaptım iç öyle git."  Bu teklif gülümsememe sebep oluyor.
    "Yani şey bilmem ki." Melis ise:
    "Keremm kal işte nolcak biz gençler oturur bir kahve içeriz işte."
    "Peki o zaman." diyorum.Zaten 'evet' diyecektim ama olsun.Şu Mert neymiş öğrenelim.
                              ♧♧♧
Zeynep'ten...
    Kaç saattir gitmek bilmeyen Kerem bir de kahveye kalıyordu.Bunun zoru neydi şimdi ya hemen onu bir köşeye çektim:
    "Ya Kerem kaç saattir gitmek bilmiyorsun.Ne zorun var senin?"
    "Of Zeynep görmedin mi annenler ısrar etti." Bir de böyle diyor ya şuna bak:
     "Bak sakın sesini çıkarma adam gibi otur burada."
     "Niye yoksa şu çok değerli arkadaşına rezil olmaktan mı korkuyorsun?"
     "Bak Kerem..." derken Melis geliyor:
      "Ya nerede kaldınız hadi kahve içeceğiz." diyor.Annem ve babam bahçeye geçiyor.Melis, Mert, Kerem ve ben ise salonda kalıyoruz.
     Bir süre sessizce oturuyoruz.Bu sessizliği Melis bozuyor:
     "Ee Kerem sevgilin var mı?" Bu soru karşısında içimden yuh diyorum.Gerçi cevabını da merak etmiyor değilim.Kerem gülümsüyor:
     "Hayır şu an yok, doğru kişiyi bekliyorum diyelim." diyor.Mert ise:
     "Aşka inanır mısın ki sen, genelde senin gibiler odun olurlar inanmazlar aşka." Oha ya ne diyor bu Mert ya resmen çocuğa hakaret etti.Kerem çenesini sıkarak:
     "Emin ol senden daha çok inanıyorum aşka."  Bu sözden sonra Mert bir şey demedi.Kerem ise bana bakıyordu.Yüzüm kızardı.Hep bu Mert'in yüzünden çocuğa hiç öyle mi denir.İşte hep beni suçlayacak nasıl bir arkadaşın var diye of ya.
                             ♧♧♧
Kerem'den...
    Mert gıcığına lafı söyledikten sonra Zeynep'i dikkatle izliyordum.Keşke anlasa keşke öğrense ona neler hissettiğimi.Ah Zeynep ah...
    En sonunda eve gitmeye karar veriyorum:
    "Ben kalkayım artık geç oldu."Melis:
    "Kalsaydın Kerem."
     "Yok görüşürüz." diyorum ve kapıya yöneliyorum.Zeynep:
     "Şeker, Kerem şekeri unuttun."
     "Doğru ya." diyorum.Ve Zeynep'ten şekeri alıyorum o sırada ikimiz de birbirimizin gözlerinin içine bakıyoruz ki.Mert bey olayın romantikliğini hemen bozuyor:
     "İyi akşamlar Sayer." diyor. Sinir çocuk ya bu gece bana uyku yok.Bu tip nasıl Zeynep'le arkadaş olur ya of.
     "İyi geceler kızlar." diyorum.Bilerek Mert'i kastedmiyorum.Ve eve doğru yol alıyorum.
                              ♧♧♧
Zeynep'ten...
    Sabah oluyor kahvaltıyı yapıyoruz.Okula gitmek için Mert ve ben Melis' i bahçede bekliyoruz.Melis hanım daha süsleniyor.Mert'e dün geceden sinirli olduğum için pek konuşmuyorum ama konuşmaya başlıyor:
    "Zeynep sen bu Kerem'i seviyor musun?"
     "Ne, ne diyorsun sen ya."
     "Bak sakın sözümü kesme, o çocuk sana nasıl bakıyor görüyorum.Anlaşılan sen de boş değilsin." diyor ve telefonunu çıkarıyor:
     "Bak Zeynep bu resme seni bir partide kucağında taşıyor ve ikinizde mutlusunuz."
     "Sen bunu nereden buldun?"
     "O partideki bir arkadaşım yolladı.Yani ben aslında İstanbul'a bu yüzden geldim.Sana seninle bu konuyu konuşmak için belki biz ikimiz 'bir' olabiliriz Zeynep evet dersen kalırım, hayır dersen giderim demek için.Ama senin de ona dünkü bakışlarını gördüm onun sana baktığı gibi bakıyordun Zeynep.Gözler hiç bir zaman yalan söylemezler." Şaşkınlıktan dilimi yutmuş vaziyetteydim.Kaskatı biçimde Mert'e bakıyordum.Mert:
     "Siz birbirinize aşıksınız Zeynep." dedi.
                             ♧♧♧
   

Araba Aşkı(ZeyKer)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin