37~"En Azından Beni Zombiler Yemedi..."

2K 95 6
                                    

•Buray-İstersen

Multi; Müko kuziler;))•

Arkadaş terapim o kadar da kısa sürmedi. Hatta özlem giderme amaçlı bu akşam kızlarla pijama partisi yapacağız. Ve... Sinem ablada bize katılacak. Bundan daha iyisi olamazdı.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra Sinem abla için Baran'ın yeni almış olduğu telefona numaralarımızı kaydedip masayı topladık. İlk defa böyle bir şeye yardım ediyordum. Genelde hep Beren toplardı zaten. Sonrasında Sinem ablaya buraları gezdirmek için arabalara atladık.

2 araba olarak gittik. Geldiğimiz yer her zamanki alışveriş merkeziydi. İlk olarak ona bir kaç parça eşya alacaktık. Ki bunun için kendisini çok zor ikna etmiştik. Ve işin garip kısmı ilk defa ağbimde bize katılmıştı. Hatta biz ısrar etmeden. Ve Baran'la olan yakınlığıma da bir şey demiyordu. Korkmaya başlamıştım.

Girdiğimiz ilk mağazadan giysi dışında bir şey almamıştık. Birkaç yer daha bakındıktan sonra, bir ayakkabıcıya girdik.

"Nasıl yardımcı olabilirim?"

"Ben spor ayakkabı- Furkan?" dedi ve bizim Furkan'ın  (Evet o sinir bozucu olan) boynuna yapıştı Sinem abla.

Baran "Sen... Onu tanıyor musun?"dedi.

"Sinem abla... Ne oldu? Nasıl kurtuldun?"

"Bıraktılar işte. Bak bu da kardeşim Baran."

"Baran'ı tanıyorum. Hemde çok yakından..." dedi gülümseyerek.

Baran dümdüz bakıyordu sadece, ne bir sinir, ne bir öfke, hiçbiri yoktu...

"Baran, Furkan bana orada tek iyi davranan insandı... Ben ne zaman-" derken Baran Furkan'ın omuzlarına sıkıca sarıldı ve Sinem ablanın da lafı yarım kaldı. Ben, Beren, Berke, Sinan, kızlar hepimizin ağzı açık kalmıştı. Gizem'in elindeki kahve bardağını yere düşürmesiyle, hepimiz ona döndük.

"Ç-çok özür dilerim. Ben... Şey sileyim mi?" dedi ve yeri üflemeye başladı. Evet. Yeri. Furkan'da Baran'dan ayrıldıktan sonra onun yanına koştu.

"Tamam sorun değil. Ben söylerim. De... Yeri neden üflüyorsun?"

Gizem'se sadece salak salak sırıtıyordu. Bir insan bu kadar belli eder mi ondan hoşlandığını?

"Ee... Furkan senin orada ne işin vardı? Yani Sinem ablanın yanında?" dedi bu sefer Selin.

"Buket... de onlardan. Yani ben bilmiyordum, ama öğrenince, onlardan hemen uzaklaştım..."

Beren "Buket'le ne işin vardı ki?" diye sordu. Bugün kızlar, ben ne demek istersem onları mı düşünüyor acaba?

"Küçük bir... Anlaşma yapmış olabiliriz... Ama sonradan hepsi iptal oldu, öyle bir şey yok artık. Gerçekten."

Artık bıkarak "Furkan bir lafı da tam söylesen? Anlaşmanız neydi?" dedim bende.

"Kızmak yok. Zaten artık öyle bir şey de yok. Baran... yumruk atmakta yok..." dedi ve hepimize teker teker baktı. Bıkkınlıkla kafa sallarken, hepimiz pür dikkat onu dinliyorduk.

"Sizi ayıracaktık güya. Sonra da onun dediğine göre, sen bana, Baran'da Buket'e gidecekmiş... Ama valla artık öyle değil."

Hepimiz şaşkınken Gizem'in bir kahkaha atmadığı kalmıştı. Şapşik!

Birkaç dakikadır ağzını bile açmayan Baran "Neyse... Önemli olan şu an değil mi?" deyip gülümsemeye başladı. Tabi ki de Buket olayını unutmayacaktım, ama birkaç gün bu anın tadını çıkarabilirdim değil mi? Tekrardan sarıldıklarında bu sefer itiraz ettim.

"Hey! Bizde buradayız, farkında mısınız?"

Toplu bir grup sarılmasının ardından oradan ayrıldık. Furkan'ın mesaisi bitene kadar diğer mağazaları dolaşacaktık . Oradan çıktığımız gibi ağbim bana yapıştı.

"Derin, ben yarım saattir ortamı bozmamak için ses çıkarmıyorum. Ne oluyor burada?"

Tamam öyleyse. Madem bundan sonra bizim tayfaylasın Biricik, öğrenmeye hakkın var. Ona olayları hiç çekinmeden, en ince ayrıntısına kadar... anlatmadım tabi! Salak mıyım ben? Ölmek için bahane aramıyorum sonuçta. Olayları olduğu gibi anlatmasamda, ana fikri aynıydı. Önemli olan bu değil mi?

Sinem'in eksikleri dışında kızlar olarak bizde bir şeyler baktık. Gizem aldığı her elbisede "Bu bana yakıştı mı? Sizce Furkan beğenir mi?" demeyi eksik etmemişti. Bende boş zamanlarda Selin'le konuşmuş ve Sinan olayını öğrenmiştim. Hayal ettiğim gibi bir şey yoktu ortada, ama olmaması için bir sebebte yoktu...

Şöyle söyleyeyim ki; küçük bir iddiaya girmişler ve Selin kaybetmiş. İddia neyin üstüne derseniz, Baran ve benim barışmam! Selin barışırlar dediği için kaybetmiş ve bir gününü tamamen Sinan'la geçirmiş. Bunu duyduğumda, ona acımadığımı söyleyemem.

Ve, alışverişimizi 2 saat sonra bitirebildiğimizde, Furkan'ın mesai saati gelmişti. Aslında bir yanım ona hâlâ güvenmemek istesede, sonuç olarak büyük problem olan Baran ve onun kıramayacağımız ablası Sinem ablanın olumlu kararı güvenmemi sağlıyordu. Yine aynı mağazanın önüne geldiğimizde çok beklemeden Furkan'ı da alıp oradan ayrıldık.

Bu akşamki buluşma yerimiz, Baran'ların eviydi. Sonrasında da kızlarla bizim eve geçecektik. Erkeklerde belki burada kalırdı...

Kızlarla masayı hazırladık. Sonra bizde, bizi bekleyemen kısma katılıp yemeye başladık. Sanırım artık her şey eski düzenine dönmüştü. Ya da olması gerekenden bile iyiydi. En azından artık kavgalar için değilde, gülmek eğlenmek için toplanıyorduk.

Bu sene, daha doğrusu önümüzdeki ay üniversiteye başlayacaktık. Ve ben müzik bölümünü istiyordum. Küçükken bunun kursuna bile gitmiştim. Yetenek sınavına kaydımı yaptırdım ve haftaya sınava gireceğim. Baran pek sevdiğinden değil de sırf aynı okulda olalım diye kayıt yaptırdı. Beren'se yine aynı okulda moda tasarım, Berke iç mimarlık, kızlar ve diğerleri tv ve sinema...

Hem ayrılmamak için, hemde gerçekten istediğimiz bölümler. Erken tatil yüzünden balo bile yapamamıştık. O yüzden hâlâ kendimi üniversiteye gidecek gibi hissetmiyordum.

#

"Çektin önüne koca kutuyu! Azıcık bize de ver be!"

Gözlerimi önce kısıp sonra devirdim. Koca bir avuç mısırı ağzıma tıkıp dolu ağzımla "Ya bu başroller hep salak oluyor zaten! Kızım boş binaya ne diye giriyorsun sen?" dedim. Sonra herkes bana 'ciddi misin?' bakışını atınca "Ne? En azından beni zombiler yemedi..." dedim. Yani tamam, benimde hobilerim arasında boş harabelere girip ağzımın payını almak olabilir... Gayet normal bir şey.

"Birazdan elektrikler kesilirse sakın şaşmayın..."dedi Beren homurduyarak.

"Ay! O ne?! Ay bakamayacağım! Öldü mü kız? Öldü değil mi?!" diye cırlardım.

Gizem'de "Sinem abla gelsene ya! Biz şu mızmızla uğraşamıyoruz..." dedi. Karanlıkta bile gözükebilen büyüklükte burun deliklerini şişirdi.

"Tamam... Poğaçayı fırına verdim. Geliyorum." dedi ve bir iki dakika sonra yanımıza geldi.

"Allah! O ne be?! Ya bu korku filmi izleme işi hangi akıllıdan çıktı?"

"Senden gerizekalı..."

"Ha... Oldu o zaman şey yapalım izleyelim, açmışız o kadar..."

Lafımı bitirmemle karanlık odanın tek ışık kaynağı televizyon aniden kapandı.

"Aaaa!!"

Hepimizin attığı çığlık tüm evde yankılandı, ve oturma odasının kapısı sesli bir şekilde kapandı. Cidden biz niye korku filmi izliyoruz ki? Zaten beklesek birazdan başımıza gelecek şeyler...

•Uupuzuunn bir bölümle karşınızdayım. Çok az kaldı hı? Merak ediyor musunuz? Çünkü bende ediyorum, yani daha yazmadım. Ve açıkçası aklımda hiçbir şey yok. Harika değil mi?•

Bay Şebek (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin