Multi: Anbar basketbol oynaması.
Gözlerimi açtığımda revirin lambası bana sırıtıyordu. Elimi kafama götürüp ağıran yeri ovaladım. Cem gerizekalısı yüzünden hayvan gibi duvara tosladığımı hatırladıkça elim ayağıma dolaşıyordu, sinirden. Bok vardı da sandalyeye çelme takmıştı. Ama ben O'na gösterecektim gününü.
Yavaş yavaş ayağı kalkıp etrafa baktım. Yanımda kimse yoktu. Bu durumda bile yalnız bırakılmıştım resmen. Kıyafetlerimi düzeltip aynadan kendime baktım. Uykum olduğundan yüzüme su çarpıp revirden çıktım. Kim bilir bizimkiler neredeydi. Telefonumu elime alıp Lamia'ya mesaj attım.
' Neredesiniz? - A.'
Yaklaşık bir dakika sonra cevap gelmişti.
' Müdürün odasındayız, gelmeni önermiyorum. - L. '
Tabii ki önemli olan arkadaşlık deyip müdürün odasının yolunu tuttum. Koridorda kimse yoktu ve karanlıktı. Ben müdürün odasına yaklaştıkça karşıdan da biri bana yaklaştı. Kim olduğunu merak ederek gözlerimi kıstım ve görmeye çalıştım. Cem sırıtarak yanımda durdu.
" Bakıyorum da turp gibisin. " dedi.
" Siktir git Cem. Şimdi seninle uğraşamam. " deyip, müdürün odasına daldım.
Bizim tayfa sırayla dizilmiş, başları öne eğik azarlarını yiyordu. Lamia gözlerini şişirip bana baktı. O'na omuz silkip müdüre döndüm.
" Heh Anka bi sen eksiktin. " dedi, müdürcüğümüz.
" Kambersiz düğün olmaz hocam. "
Hızla Barlas'nın yanına ilerleyip koluna dirseğimi geçirdim. Gülmemek için kendini sıktığı kızaran yüzünden belli oluyordu ve sanırım dudakları kemirilmekten incecik kalacaktı. Tabii ki dudaklarının incecik kalmasını istemiyordum.
" Yavrum öğle arasında ne yiyorsunuz siz? Sandalyelerin hepsini kırmışsınız birde. Devlet malı yavrum o. Hoyrat kullanmamayı öğretmedik mi biz size? Sandalyeyle birbirini sürmek nedir? " diye saydırdı.
Hiçbirimiz cevap vermeden bekledik. Başını kaçırdığım için bulaşmak istemedim.
" Anka kızım sen iyi misin? "
Müdür bana nasıl olduğumu mu sormuştu? Müdür? Bizim müdür? Bana iyi misin mi demişti? Şoktan ağzımı aralayıp cevap veremedim. Kafamı anlamsız sallayıp geçiştirdim.
" Çıkın, cezanızı sonra düşüneceğim. "
Sırayla odadan çıktığımızda daha fazla kendilerini tutamayıp kahkaha atan gerizekalı arkadaşlarıma baktım. Kim bilir neler kaçırmıştım. Lamia kendini duvara yaslayıp çömeldi ve kahkahaları git gide artıyordu. Birazdan müdür çıkacak ve daha fazla azar yiyecektik. Barlas'a baktığımda kahkahaları birden söndü ve sinirle yere baktı. Kafasını kaldırıp gözleri gözlerime değince, nefreti gitmiş yerine merhamet gelmişti.
" Anka, sen iyi misin? " dedi, yanıma gelip elimi tutarak.
" İyiyim merak etme. "
Elini elimden çekip sinirle yumruğunu sıktı. Aldırmadan bizimkilere döndüm. Gülme krizleri sona ermişti. Tabii ki zekiliğimizi kullandık ve derse geçmek yerine kantine geçtik.
En köşede ki büyük masaya geçtik. Muhabbetin en koyu noktasında kantinde sessizlik oldu. Bizimkiler susmuş, Barlas'a bakıyorlardı. Barlas'ın baktığı tarafa döndüğümde kapı kenarında ki masa da Cem'in oturduğunu gördüm. O da bu tarafa bakıp sırıtıyordu ama Barlas'ın sinirden boynundaki damarın şiştiğini görüyordum. Birden ayağı kalkınca sandalye gürültülü bir şekilde yere düştü. Erkeklerin hepsi birden ayaklandı ve kantinin kapısını kapattı. Zil çalmıştı ve yavaş yavaş insanlar kantine doğru geliyordu ama kapısı kilitliydi. Emir kantincilerinde olduğu kapıyı üzerlerine kilitledi. Hepimiz ayaklanmış birazdan başlayacak olan roundları bekliyorduk. Öğrenciler kantin kapısından içeriyi izlemeye başlamıştı. Barlas Cem'in üzerine yürüyüp sol yanağına yumruğu geçirdi. Cem sarsılsada yıkılmadı ve karşısına geçip yumruk atmaya çalıştı. Dikkat edin çalıştı dedim çünkü Barlas hamlesini beklemeden bir yumruk daha geçirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Iskalama Aşk
Teen Fiction" Bence arkadaşlık her şeyden önemli." - Anka Siz hiç aşkta ıskaladınız mı? #Tüm hakları Anka'nın ağaç evinde saklıdır ©®✅