Multi: Agha ve Anka'nın eski fotoğrafı.
Hastanede ki dede, nine ve bizimkilerin konuşmasından sonra sadece Barlas'ın kucağına uzanmış ve birkaç saat beraber uyumuştuk. Uyandığımda Onu rahatsız etmeden hastaneden ayrılmıştım. Sanırım artık çıkıyorduk. Uzun süren zaman diliminden sonra beraber olmamız bütün grubunun çok şükür demesine neden olsa da ben onları pek takmadım. Barlas'ın da taktığı söylenemez.
Bugün ise Barlas ile 3.haftamızdı. 3 haftadır beraberdik. Kavgasız gürültüsüz sakin bir ilişkimiz vardı, kütük kafa ile. Birbirimize karşı masum şeytan ve kütük kafadan başka lakap kullanmamıştık şu ana kadar. Zaten bende pek aşkım, canım insanı değildim. Dün Barlas'ın bacağında ki alçı çıkmıştı. Bu da demektir ki bugün beni o alacak. Dışarıya çıkmama dair mesaj atınca fırladım. En son Onu beklettiğimde bayağı kızmıştı çünkü. Dışarıya çıktığımda Barlas arabasına yaslanmış ve etrafı izliyordu. Büyük ihtimalle arabasını özlemişti. Benim kadar olmasa da (!). Tabii ki arabasını çok seviyordu.
Yanına ilerlerken başımı telefondan kaldırmamıştım. Lamia'ya laf yetiştirmekle uğraştığımdan Barlas'ın dibime geldiğini görmedim, ta ki havalanana kadar. Ağzımdan ufak bir çığlık kaçınca kollarımı boynuna sardım. Havada birkaç tur atıp ayaklarım yere basınca başım dönmüştü.
" Hayvan mısın ya?" dedim. Başım feci dönmüştü ve ben Barlas'a tutunuyordum.
" Senin hayvanınım bebek." dedi. Tamam sözümü geri alıyorum. Ben kütük kafadan başka bir şey kullanmıyordum sevgi sözcüğü olarak ama bu mal uyuzluğuna yapıyordu.
" Uyuzsun biliyon dimi?" dedim.
" Di Anka'cım. Di. Hadi binde geç kalmayalım." dediğinde çoktan beni arabaya sokmuştu.
Yolculuk sırasında hâlâ Lamia'ya gelmek üzere olduğumuzu anlatmaya çalışsam da inatla anlamıyordu ve her iki dakika da bir nerede olduğumuzu sorup duruyordu. Sanırım Barlas'ın beni yemesinden korkuyor. Sinirlendiğimde telefonu uçak moduna alıp Barlas'a döndüm. Keyifle arabasını sürerken Ona baktığımı fark edip birkaç saniye göz ucuyla beni süzdü. Bir şey diyecekmişte diyemiyormuş gibi olan yüz ifadesi canımı sıkmaya başlayınca öksürdüm. Öksürüğüme öksürük ile cevap verdiğinde gerçekten bir şeyler olduğunu anlamıştım.
" Neler oluyor?" dedim, sakin ses tonumla.
" Bir an hiç sormayacaksın sandım." dediğinde güldüm. " Vahit Hoca, pardon hâlâ niye Hoca diyosam. Hapishane de bıçaklamışlar." gülüşüm solarken aklıma gelen ilk soruyu sordum.
" Gebermiş mi it?"
" Hayır. Sadece hastanede yatıyor. Ve sanırım artık Onu hücreye kapatırlar." dedi.
" İyi olmuş." dediğimde okula gelmiştik.
Arabadan inerken Lamia'nın bana doğru koştuğunu gördüm. Önemli bir şey olmasa hayatta koşmazdı bu mal. Bugün de her haberi ben alıyorum hadi hayırlısı.
" Vahit itini bıçaklamışlar." dediğinde göz devirdim. Yeni bir haber olmadığı için şükrettim.
" Biliyorum, Barlas söyledi."
" Hamra kafayı yedi ama. Gidip göreceğim diyor."
" Ne?! Öyle bir şey yapacak mı sahiden?"
" Aynını bende sordum ama dalga geçecek değilim ya' dedi."
" Kaya bir şey demedi mi?" derken, okula girmiştik.
" Sadece yanında gitmeyi kabul etti."
" Oda bir şey." dediğimde Lamia bana 'ciddi misin' bakışını attı. " Kızın elini ayağını bağlayacak halimiz yok ya, bırak Kaya ile gitsinler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Iskalama Aşk
Jugendliteratur" Bence arkadaşlık her şeyden önemli." - Anka Siz hiç aşkta ıskaladınız mı? #Tüm hakları Anka'nın ağaç evinde saklıdır ©®✅