Multi: Beril-Emir, Esila-Ökmen.
Barlas beni eve bıraktıktan sonra hızla odama geçtim. Kıyafetlerimi değiştirdikten sonra Safiş'in yanına çıkıp annemlerin evde olup olmadığını sordum. İkisinin de bugün önemli toplantıları olduğunu, eve geç geleceklerini söyledi. Aman ne şaşırtıcı (!) Abim öldüğünden beri ailemle düzenli bir ilişkim yoktu. Hatta annem o günden sonra bana yaklaşmamıştı bile. Ne zaman Ona sarılmak istesem geri çekilen biriyle karşı karşıya kalıyordum. Nedenini bilmeden bana her seferinde Anka sarılamayız der giderdi.
Düşüncelerimi savurup merdivenlerden hızla çıktım. Bildiğim daha doğrusu hatırladığım kadarıyla sağda ki annemin, solda ki babamın çalışma odasıydı. Soldakine daldığım zaman siyahlarla kaplı oda gözlerimin açılmasına neden oldu. Babamın siyahı bu kadar sevdiğini bile bilmiyordum. Birkaç adım attıktan sonra karşılaştığım pencerenin kenarları bile siyahken, deri siyah koltuklar ve siyah duvarlar içimi karartmıştı. Siyahı bende severdim ama bu kadarı fazlaydı. Babam daha çok beyaz insanıydı eskiden, abim ölmeden önce gayet güzel bir ilişkimiz olduğundan beyazı sevdiğini bilirdim hatta siyah takım elbise giyince içim karardı yahu der çıkarırdı. Neler olmuştu babama? Benim tanıdığım babam nereye gitmişti?
Kendi kendime omuzlarımı silkip odada ilerledim. Kütüphane gibi olan koskocaman dolabın karşısında durduğumda kalbim ağzımda atıyordu. Babamdan ne diye şüphe ettiğimi bile bilmiyordum ama Onun dosyalarını karıştıracaktım. Bir ara vazgeçip arkamı döndüm ve kapıyı ilerledim, bunu yapamazdım. Ama yapmalıydım, içimde ki bu kurtla yaşayamazdım. Onu öldürmeliydim hatta sonsuza dek saklamalıydım. Tekrar koskoca dolaba döndüğümde ilk sıraya bakmaya başladım. Agha diye isim aramak her ne kadar beni ürkütse de elimden geldiğince bir şeyler yapmaya çalıştım, gözlerimi hızlı hızlı tüm sıralarda gezdirdikten sonra bir şey bulamayınca pişman olup soluma döndüm. Kapaklı olan dolabın içinde de dosyaları görünce eğildim ve kapaklarını açtım. Sırayla onlarda da gözümü gezdirince tanıdığım 3 isim gözlerimin yerinden çıkmasına sebep olmuştu. Lamia, Çağatay, Agha. Gözlerim dolarken hızla abimin isminin yazdığı dosyayı elime aldım. Kim bilir içinde neler yazıyordu. Çağatay ve Lamia'nınki de her ne kadar dikkatimi çekse de şu an onları önemseyemezdim. Gözlerimden yaşlar aktığını dosya ıslanınca anlamıştım. Barlas haklıydı sanırım, babam gerçekten bir şeyler biliyordu. Hatta sadece abim hakkında da değildi bu. Dosyayı açtığımda abimin fotoğrafı hıçkırmama neden oldu. 15 Ocak 2016 yazıyordu fotoğrafın altında. Abimin yeni haliydi bu. 3 gün önce ki haliydi. Ölmemişti! Abim yaşıyordu! Yere bağdaş kurup fotoğrafa sarıldım. Hıçkırarak ağlamaya başladığımda kendimi tutamıyordum. Abim, canımın her parçası, en özlediğim, en sevdiğim, öldü sandığım abim yaşıyordu ve babam bunu biliyordu. Benden neden saklamıştı? Abimi öldü diye bilmek hoşuma gidiyor falan mı sanıyordu? Bir bildiği vardır değil mi? Alttan zil sesini duyunca, buraya doğru gelen ayak seslerini de duydum. Kalbim her ne kadar acısa da beynim dayanmam ve işin aslını öğrenmem gerektiğini söylüyordu. Hızla abimin fotoğrafını çekip, siyah masanın yanında ki siyah deri koltuğa oturdum. Kapı açılınca babam bana baktı, kırmızı gözlerimle Ona dönünce telaşla yanıma geldiğini sansam da beni es geçip oda da göz gezdirdi. Sanırım karıştırıp karıştırmadığıma bakmak istemişti.
'' Odanı karıştırmadım.'' dedim, sakince. '' Sadece konuşmak için gelmiştim ama eskiden beyaz olan bu odanın şimdi zifri siyah olduğunu görünce, abimin hepimizin hayatında ne kadar derin yaralar bıraktığını gördüm.'' dedikten sonra bana baktı. Abim ölmüş öleli babamla da pek konuşmazdım. Küs sayılırdık, Ona üzülmediği için bayağı kızmıştım, bağırıp çağırmıştım. '' Senin de üzülmediğini sanıyordum özür dilerim.'' dedim, şu an rol yapmıyordum. Abim ölmemiş olabilirdi ama saklaması bile Onu bu kadar derinden etkilemişti. Bana döndüğünde benimkisi gibi ıslak yanaklarını gördüm. Hıçkırmamak için dudaklarımı birbirine bastırınca arkamı döndüm. Adım atmamla beraber babam beni bileğimden tutmuş ve geniş gövdesine yaslamıştı. Bir eli belimde bir eli saçlarımdayken ;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Iskalama Aşk
Teen Fiction" Bence arkadaşlık her şeyden önemli." - Anka Siz hiç aşkta ıskaladınız mı? #Tüm hakları Anka'nın ağaç evinde saklıdır ©®✅