Emir'den.
Eve doğru giderken, babamdan gelen mesajla adımlarımı hızlandırdım. Beril'e arabamın arızalandığını söylesem de babam almıştı. Kardeşim, Gaye, yine araba hırsızlığına karışmıştı. Böyle bir hastalığı vardı ve bu sefer çaldığı araba bir arkadaşıma aitti. Benim de ricamla Gaye'den şikayetçi olmadı. Babam da, neden şikayeti engellediğimi söyleyerek hem arabamı elimden aldı hemde hafta sonu beni karanlık odaya kilitledi. Gaye, babam evde yokken yanıma gelip konuştu ve benden özür diledi. Bunun, Onun suçu olmadığını söylesem de 2 saat ağlamıştı. Tabii yine babam gelip her şeyin içine edene kadar. Gaye'yi döverken, zar zor odanın kapısını kırıp eline yapışmıştım. Yine gözü dönmüştü ve Gaye'yi bırakıp bana saldırmıştı. Annem eve geldiğinde çoktan benim işim bitmişti. Gaye'nin üzerine yatmıştım, kemerin binlerce defa sırtıma değmesinden sonra enseme değmişti. O an bayılışımı Gaye'den başkası görmediği için babamı kimse durduramamış. Annem gelince de uyanmıştım zaten. Annem, babamı zorla durdurunca, beni odama kaldırdılar. Doktor muayenesinden sonra, yine babamın zoruyla ayağı kalkmış ve okula gelmiştim.
Şimdi ise, en fazla 5 dakika içinde evde olmamı bildiren bir mesaj atmıştı. Yolum yürüyerek en az 10 dakika iken koşmaya başladım. Ne yine dayak yiyesim ne de tekrar odaya kapatılmaya niyetim vardı. Sinir hastası olan ama bunu kabul etmediğinden tedavi olmayan babam, her seferinde sinirini bizden çıkarırdı. Gaye'ye bir şey olmasın diye bende kendimi hep ileriye atardım. Mecburdum. Kız kardeşimi o adamın ellerine teslim edemezdim. Annem ise hiçbir şey yapmazdı, biz bağırıp çağırırken. Sadece bir kere bağırıp babamı durdurduğunu görmüştüm, orda da bana bıçak çekmişti. Üzerime üzerime gelirken annem bağırmış ve babam durmuştu.
Evden içeri girdiğimde salonda babam beni bekliyordu. Nefes nefese kapı pervazına yaslandım.
" Dikel!" diye bağırdığında, tek elimle destek alıp dikeldim, " destek alma!" dedi. Elimi çektiğimde hafif sendelesem de düşmeden gözlerini baktım. Kim bilir yine neye kızmıştı.
" Bu sefer neye kızdın?" dedim. Beni baştan aşağı süzdü. Portakal savaşından sonra her yerim yapış yapış ve turuncu olmuştu tabii.
" Bu halin ne?! Çocuk musun sen?! Ne zaman büyüyeceksin?!" dedi, yine bağırarak.
" Ben hiç çocuk olmadım ki baba!" dedim bende bağırarak. Artık dolmuştum, artık belki de gerçekleri gösterebilme umuduyla dolmuştum. " Sen beni hiç çocuk yapmadın ki! Sen hep gözünde beni kocaman bir adam olarak gördün!"
" Sen Emir Kağan'sın! Sen benim soyumdan birisin! Çocuk olamazsın! Büyük bir adam olmalısın, her zaman! Güçlü olmalısın!" dedi. Bu adamın bu konuşmasından nefret ediyordum.
" Her şeyin zamanı vardır baba! Eğer çocukluğumuzu yaşatsaydın, şimdi büyük bir adam olmuştum!"
" Senden bir bok olmayacağını biliyordum! Gaye'de erkek olmalıydı! O kız da, erkek olmalıydı!" dediğinde birkaç adım attım. Ben konuşmaya başlayacakken arkamda ki ses ağlamaklı ses tonu ile babama cevabını verdi.
" Kız olmayı ben seçmedim. Senin kızın olmayı ben seçmedim." dedi. Gaye arkamdan gelip beni geçti ve babamın karşısına geçti. " Ben değil senin çocuğun olmayı, senin tek bir hücrenden gelen DNA'yı bile taşımak istemezdim. Sen utanma baba, çünkü utanması gereken benim. Senden utanması gereken benim." dedi.Gaye arkamdan gelip beni geçti ve babamın karşısına geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Iskalama Aşk
Teen Fiction" Bence arkadaşlık her şeyden önemli." - Anka Siz hiç aşkta ıskaladınız mı? #Tüm hakları Anka'nın ağaç evinde saklıdır ©®✅