#TEK VARİS: BARLAS.

58 10 3
                                    

Tavanda ki beyaz ışık, etrafımda ki endişeli yüzler, titremem... Bu anılar beynimde canlanırken gözlerimi açtım. Bir süre tavana baktıktan sonra kafamı sağa çevirdim, camdan giren günün ilk ışıkları odayı hafiften aydınlatıyordu. Kolumda ki serum bitmek üzereydi. Diğer tarafa döndüm, Barlas koltukta uyuya kalmıştı. Gülümsedim.

Sonra aklıma neden burada olduğum geldi. Annem kollarımda ölmüştü, abimin de cesedini kucağıma almıştım. Daha fazla hatırlamak için gözlerimi kapattım. Bütün o bakışlar, çığlıklar, ağlayışlar tekrar beynimde canlandı. Sinir krizi geçirmiştim. O an ne yaptığımı hatırlamıyordum ama titrememin ne kadar şiddetli olduğunu hisseddebiliyordum. Tekrar tavana döndüm. Barlas'ı uyandırmamak için sessizce ağlamaya başladım. Hıçkırıklarımı yutmaya çalışınca öksürüğe dönüştü ama uzun uğraşlardan sonra onları da yuttum.

Zaten neyi yutmamıştım ki bu hayatta? Ve daha yutacağım çok şey vardı. Barlas'ın annesi ile babamın birlikte çalıştığını da yutacaktım. Ve bu başıma büyük bir bela açacaktı.

Annem ile ağabeyimi kaybetmiştim. Zaten yeni bulduğum abimi nasıl da kaybetmiştim? Kendi ellerimle onları ölüme çağırdığıma inanamıyordum. Eğer ben abime gelmelerine dair o mesajı atmasaydım, sadece Esila'yı kurtarıp evimize dönmüş olacaktık. Ateş açılmayacaktı, Çağatay yaralanmış olmayacaktı, annem kollarımda ölmek zorunda kalmayacaktı! Ben annemi zaten kaybettiğimi düşünürdüm hep ve herkese ona verdiğim değerden daha fazlasını verdiğimi düşünürdüm ama öyle değilmiş. Hayatta ki tek varis gerçekten anneymiş ve ben onu da kaybettim. Herkesi, her şeyi kaybettiğim gibi Onu da kaybettim.

Öldüğüne inanmadığım bir abim vardı. Yine de Ona saygıdan mezarına gittiğim bir abim vardı. Sözde ölü de olsa anılarımı anlattığım bir abim vardı. Ama cesedini elime almak, solmuş yüzünü okşamak, bu kadar acı vereceğini düşünmemiştim. Daha önce de hiç bu kadar acı çekmemiştim. Hiçbir şey yüzünden hemde.

Benim yüzümden olanlar yine bana mal olmuştu. Ve daha fazlasını yaşayamazdık. Ben daha fazlasına katlanamazdım. Ne de arkadaşlarımı buna katlanmaları için zorlayamazdım. Barlas'a gerçeği anlatamazdım. Ona da annesini kaybettiremezdim. Anne dünya da ki tek varisti madem, bende bunu unutacaktım. Bu bilgi ile yaşayamazdım. Hiç öğrenmemiş gibi yapacaktım. Kesinlikle Ona bir şey anlatamazdım.

Barlas canlandı. Gözlerini açar açmaz uyandığımı gördü ve yanıma koşup yere çömeldi. Elimi tuttu.

'' İyi misin?'', dedi. Gözlerine baktım. Bir yetimin, bir kırıklığın, bir acının gözleriydi onlar. Ve hala güzeldiler. Hemde çok güzeldiler. Baktıkça içinde kaybolası gelirdi insanın. Ben o gözlere daha fazla acı veremezdim. Benim bundan sonra sahip olduğum tek şey Barlas'tı. Ben, Onu incitemez, Onu kıramaz veya Ona zarar veremezdim. Ben bundan sonra Onun mutluluğu olmalıydım. Kendi acımı unutup Barlas'a yardım etmem gerekiyordu. Çünkü O annesinin ne mal olduğunu öğrenirse paramparça olurdu. Benim çektiğimi Ona da çektiremezdim. Benim dağılacak bir ailem vardı, ama Onun tek ailesi annesi iken hiçbir şey söyleyemezdim. '' Anka?''

'' Ha?'', dedim yeni kendime gelerek.

'' İyi misin diye sordum?'', kafamı salladım. Alnımdan öptü.

'' İkisini de kaybettim değil mi?'', dedim. Yanağımdan akan gözyaşını sildi ve kafasını salladı. Oda ağlamaya başlayınca gözlerimi kapattım. '' Çağatay nasıl?''

'' Ufak bir sıyrıkmış sadece.''

'' Babam nerede?'', dedim. Ne olursa olsun sanırım şu an Ona ihtiyacım vardı. Onun yüzünden 3 yılımı ruh gibi geçirmiştim ama beni ayağa kaldırması gerekiyordu. Barlas kafasını eğdi. '' Babam da mı öldü?'', dedim. Cevap vermedi. '' Barlas bir şey söyle! Herkesi kaybetmiş olamam!''

Iskalama AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin