#GELİŞ.

78 12 1
                                    

Multi: Anka&Agha

Anka'dan

Emir'in bağırışları hepimizin içini yakıp kül ederken, Barlas'ı bile ağlarken buldum. Sağ elini sıkıca yumruk yapmış, ıslak gözlerle Emir'in babasına, Resul Amcaya, bakıyordu. Birazdan Ona girişeceğini anladığım halde bunu hakkettiği için karışmadım.

" Gaye! Gaye, bırakma beni!", koridor Emir'in sesiyle yankılanırken, sevinç çığlığı koptu.

" Geldi! Geldi! Geri geldi! Gaye döndü!" dedi, Beril, Emir'in boynuna atlarken. Hepimiz tekrar cama yapıştığımızda doktor içeriden tamamdır işareti yapıyordu. Hepimiz gülerken Barlas ve Resul Amca'nın olmadığını fark ettim. Birkaç dakika gözlerimle onları aradımsa da bulamadım. Ökmen'in yanına gidip kolundan tuttum ve kenara çektim.

" Barlas ve Resul Amca nerede?" dedim. Gözlerini kapatıp küfür mırıldandı.

" Hassiktir, ", etrafa bakındı, " sanırım Barlas bu sefer cidden gebertecek. Onları bulmamız lazım."

" Gebertecek derken?"

" Barlas, Gaye'yi kız kardeşi gibi severdi. Hep bi kardeşi olsun isterdi ve Gaye'yi öyle bi makama koymuştu. Kısacası çok değer verirler birbirlerine. Ve Resul Amca yüzünden Gaye ölümden döndüğüne göre..."

" Onları bulmalıyız." dedim ve kolundan çekip hastaneden çıktık.

Hastanenin etrafında birkaç tur attık. Ökmen, elini saçlarından geçirdikten sonra önünde durduğumuz, bodrum gibi bir yere inen, merdivenlere baktı. Bakışları beni bulurken aynı anda hızla indik. Kapının üzerinde ki camdan içeri baktığımızda Barlas'ın, Resul Amca'nın üzerinde yumruklarını saydırdığını gördük. İçeri girip Ökmen, Barlas'ı aldı.

" Napıyosun kardeşim! Yapma! Değmez bu şerefsize!" diye bağırdı Ökmen gözleriyle Resul Amca'yı gösterirken.

" Bırak beni Ökmen! Geberteceğim bu pisliği! Ulan sen nasıl babasın lan?! Nasıl insansın?! İnsan çocuğuna bunu yapar mı?!"

" Ben, ben yemin ederim ki..." ağlarken sildi yanağını Resul Amca, " böyle olacağını bilemedim. Kaybettim kendimi."

" Hastasın sen! Duydun mu beni?! Hastasın! Tedavi olman gerekirken çocuklarını da hasta ediyorsun?! Ulan Gaye ölseydi ya da Emir tekrar sinir krizi geçirseydi seni mahvederdim! Duydun mu beni?! Mahvederdim seni!" dedi, Barlas. Köşede olan biteni bön bön izleyen ben kafamı eğip dinlemeye devam ettim.

" Tedavi olacağım," dediğinde Barlas ve Ökmen şaşırmış bende kafamı kaldırmıştım, " tedavi olacağım. Ben böyle olacağını hiç düşünmemiştim. Ben, çocuklarıma zarar gelsin istemiyorum artık. Tedavi olacağım."

" Demek ki gerçekten, birine zarar gelince anlaşılıyormuş değer." dediğimde sanki hiçbirinin benim burada olduğumdan haberleri yokmuş gibi baktılar. Resul Amca kafasını eğdiğinde Barlas, Ökmen'den kurtulup yanıma geldi. Elimi tuttu ve hepimiz tekrar az önce çığlıkların koptuğu koridora geri döndük. Resul Amca, Emir'in karşısına gidince Beril'i yanımıza çağırdım.

" Tedavi olacağım."

" Ne? ", şaşkınlık Emir'in yüzünden okunuyordu.

" Artık size zarar gelsin istemiyorum. Tedavi olacağım, oğlum. "

" Baba... " deyip sarıldılar.

Eve geçtikten sonra üzerimi değiştirip, babamın şoförünü takip edip öğrendiğim ve gizliden nasıl girileceğini öğrendiğim, babamın evine geldim. Bugün, bu saatte büyük ihtimalle şehir dışında bir toplantıdaydı. Çitleri geçmeden bahçenin arkasına geldim ve üzerlerinden atladım. Salonun bahçeye açılan kapısı, kolayca açabileceğim cinstendi. Buna çalışmıştım bile. Telefonumu sessize alıp kapıyı açtım ve kendimi salona attım. Kesinlikle güvenlik kamerası vardı ama şu an sadece dosyaları alıp gitmem gerekiyordu. Okuduktan sonra babam yakalarsa yakalasın umrumda değildi. Merdivenlerden çıktığımda sağda ve solda 2 kapı vardı. Hepsine teker teker girdiğimde, en son ki kapı çalışma odasına aitti. Tekrar siyahlar içine girdiğim oda beni boğarken telefonumun ışığını açıp inceleme fırsatı buldum. Siyah deriler masada, koltukta, sandalyede her yerde iken evimizde de olduğu gibi ayrı bir dolap vardı, küçük. Yanına gidip bağdaş kurdum ve önüne oturdum. Beynim ve kalbim tekrar o dosyaları almak isterken ellerimin titremesi durmuyordu. Dolabın kapağını açtığımda evde alarmlar çalmaya başladı. Şok içinde etrafa bakınmaya başladım. Bunu beklemiyordum. Hızla telefonumu çıkardım ve Barlas'ı aradım.

" Babamın evinin arka bahçe kapısına gel! Hemen Barlas! " dedim, bağırarak. Aynı zamanda abimin, Çağatay'ın ve Lamia'nın dosyalarını arıyordum.

" Neler oluyor Anka?! O sinir bozucu seste ne öyle?!"

" Barlas dediğimi yap! Çabuk! Yoksa öleceğim!"

Telefonu yüzüne kapatıp bulduğum 3 dosyayı alarak çalışma odasının camını açtım. Merdivenlerden hızla gelen ayak sesleri, bağırışmalar, tehditler, bahçeden gelen havaya sıkılan silah sesleri adrenalin yaratırken kendimi camdan atmıştım ve çimenlere yapışmıştım. Hala üzerimde ki şoku atlatamamışken atladığım yere baktım.

" Kal orada seni ufaklık!" dedi, camda ki adam. Ufaklık kelimesi beynime şimşek gibi çaktı.

" Sensin ufaklık!" dedim ve ayağa kalkıp arka bahçenin çimlerinden atladım. Barlas'ın arabası yaklaşırken durmasına izin vermedim atladım. " Bas, bas, bas, bas!", beni dinleyip sürmeye devam ettiğimde elimdeki dosyalara zafer kazanmışçasına baktım.

" Babanın dosyalarını mı çaldın?!" diye bağırdı.

" Abimin, Çağatay ve Lamia'nın dosyalarını çaldım desem daha mantıklı olur."

" Anka kafayı mı yedin sen?!"

" Bu dosyaların içinde bir şey var Barlas! Üstelik abim yaşıyor! Kesinlikle önemli ve benim öğrenmemem gereken bir şey! Kenara çekte şu çimlerin üzerine oturup okuyalım." dedim. Arabayı durdurup bana baktı.

" Öğrenmemen gereken bir şey olduğunu biliyorsun madem neden öğrenmeye çalışıyorsun?"

" Mmm, çünkü... Burnumun dikine gitmeye bayılırım."

Arabadan indikten sonra hemen koştum ve çimlerin üzerine oturdum. Barlas karşıma geçince abimin dosyasını elime aldım, diğer ikisini dizimin altına aldım.

" Bakalım neler yazıyor..." derken dosyayı açtım ve okumaya başladım, " Agha Doğan. Ahmet Doğan'ın erkek evladı. 12 Ocak 2013'te ile öldüğü söylendi. Babası tarafından ilk satıldığı gün," susup yutkundum, Barlas'a baktığımda şaşkınlıkla okumam için diretti, " ilk müşterinin testinden geçmiştir.", sustuğumda abimin fotoğraflarına baktım. Bayılmış, dövülmüş hatta tecavüz edilmiş fotoğrafları vardı. Elimle ağzımı kapatıp hıçkırığımı engellemeye çalıştım. Ağlamaya başladığımda Lamia'nın dosyasını elime aldım ve okumaya başladım.

" 12 Mart 2014, Lamia Şamil. Ahmet Doğan tarafından zorla, kandırılarak, kaçırıldı. İlk müşterinin testinden geçti.", birkaç satır atlandıktan sonra bir şeyler daha yazıyordu, " 15 Aralık 2015'te uğruna biri feda edilmiş ve serbest bırakılmıştır." Barlas'a baktım, " uğruna feda edilen abim. Abimin bunları kurtardıklarını duymuştum."

Elime bu sefer Çağatay'ın dosyasını aldım.

" 9 Mart 2014, Çağatay Ulu. Ahmet Doğan tarafından zorla, kandırılarak, kaçırıldı. İlk müşterinin testinden geçti." yine aynı şekilde birkaç satır altında bir şeyler yazıyordu, " 15 Aralık 2015'te uğruna biri feda edilmiştir ve serbest bırakılmıştır."

Üç dosyayı da fırlattım. Babamın nasıl bir pislik olduğunu yeni yeni öğreniyordum. Ayağa kalkıp kendi etrafımda birkaç tur attım. Barlas beni durdurmaya çalışırken ellerimle bana dokunmamasını işaret ettim ve saçlarımı çekiştirdim. Dizlerimin üstüne düştüğümde, tiz sesimle çığlığı bastım. Barlas karşıma oturdu ve beni sakinleştirmeye çalıştı.

" Baba! Senden nefret ediyorum!" dedim.

Barlas kollarını belime sardığında kafamı boynuna gömdüm. Gözyaşlarım boynunu ıslatırken kafamı kaldırdım.

" Babamdan nefret ediyorum.", karşıdan uzun boylu ve kalıplı biri yaklaşıyordu, " babamdan nefret ediyorum."

" Bende." dedi, az önce bize yaklaşan kişi. Barlas benden ayrılıp arkasına döndü, ikimizde karşımızda duran adama bakıyorduk fakat yüzü karanlıktan gözükmüyordu, " Bende babamızdan nefret ediyorum." dedi ve eğildi.

" Agha?" diye sorduğumda artık yüzünü tamamen görebiliyordum.

" Naber karşiiim?"

Iskalama AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin