Özet: Yuri'nin elinden Tatyana'yı kurtaran Sergei, canını bağışlamak karşılığında Yuri'nin servetini almıştı. Aşıyı Mikail'e götürüp işine devam etmek istediğini söyledi. Fakat aşıyı çaldığı yerdeki vampirler, önemli vampirlere çalışıyordu. Mikail kendi canını kurtarmak için Sergei'yi ortadan kaldırmak zorunda olduğunu söyledi.
*** Yeni bölüm ***
Seçeneklerimi bir kez daha gözden geçirdim. Kaçmaya çalışabilirdim fakat kapının önünü kapayan dört silahlı vampire karşı fazla şansım yoktu. Ölümü kabullenmeyi zaten istemiyordum. Daha hayatımın baharında sayılırdım.
Tatyana evde olduğundan, onun buradaki durum hakkında bir fikri olmadığına da emindim. Bu yüzden en mantıklı yolu seçtim. Aniden Mikail'in arkasına geçip boğazına kolumu doladım.
"Ben yaşamak istiyorum Mikail, eğer sen de yaşamak istiyorsan köpeklerine söyle silahları bıraksınlar."
Mikail biraz düşünür gibi yapınca kolumdaki baskıyı arttırdım. Bu pozisyonda kafasını çekip koparma ihtimalimin yüksek olduğunu tahmin edebiliyordu.
"Tamam" diye fısıldadı. "Silahları indirin" dedi.
"Şimdi o silahları bana doğru itin" diye emir verdim.
Mikail'in onaylamasıyla silahlar bana doğru itildi. "Odanın en uzak köşesinde, yüzünüz duvara dönük durun" diye bağırdım.
Mikail'in canı tatlı olduğu için ne dersem yapmalarını söyledi. Şimdi ne yapacağımı merak ediyor olmalıydı. Madem beni erken emekli edecekti, ben de tazminatımı almalıydım. Kolumu gevşetip boğazını sıktım ve silahlardan birini alıp kalbine dayadım.
"Kasayı aç" dediğimde, sanki canımı al daha iyi der gibi bir bakış attı. Eğer ölürse serveti bir işine yaramazdı. Bu yüzden mantıklı karar vererek kasayı açtı. İçerideki paraları ve altınları görmezden geldim. Ağırlık yapacak hiçbir şeye ihtiyacım yoktu.
Gördüğüm keseleri ceplerime doldurmaya başladım. Elmaslar hafif olmasına rağmen en değerli araçlardı. Tazminat olarak kabul etsem de, tümünü çaldığım gerçeğini değiştirmiyordu. Mikail'i sağ bırakırsam, tüm gücüyle peşime düşeceğini biliyordum.
Nasıl bu kadar kısa sürede yaşamım tersine dönmüştü anlayamıyordum. Önceleri avcıyken, şimdi ava dönüşmüştüm. Mikail'e karşı sadakat duygum yoktu. Hele ki beni öldürmeye karar verdikten sonra, merhamet etmeyi hiç düşünmüyordum.
"Şimdi ne olacak" diye sorduğunda, Mikail'e verecek bir cevabım yoktu.
"Buradan elini kolunu sallayarak çıkabilirsin ama bu şehirde peşine düşecek yüzlerce avcı varken hayatta kalman zor" dedi Mikail. Doğruyu söylediğini ikimiz de biliyorduk. Mikail ve adamlarını öldürmekte seçeneklerim arasındaydı ama o zaman kulüpten çıkmam zor olurdu.
Mikail'i rehin alıp sırtına silahı dayadım. "Buradan sağ salim çıkmamı sağlarsan hayatını bağışlarım."
Fazla düşünmesine gerek yoktu. Tüm vampirler doğal yoldan ölümsüz olmalarına rağmen, ahşap kurşunlara karşı şansları olmadığını bilirdi. Mikail'in canı tatlı olduğundan, adamlarına rahat durmaları emrini verip çıkışa doğru ilerlemeye başladı.
Kulübün içinden geçerken tüm gözler bizi izliyordu. Sağıma soluma baka baka ilerlerken, her an arkamdan biri tahta kazık saplayacak gibi hissediyordum. Parmağım tetikte adım adım ilerlemek, bizim gibi çok hızlı hareket edebilen yaratıklar için ızdırap gibiydi.
Sayısını hatırlamadığım dakikalar boyunca ilerleyerek çıkışa ulaştık. Mikail'in bir şeyler planlamadığından emin olmak için çıkış kapısından önce onu itekledim. Ardından ben de temiz havaya çıktım. Çevrede pusuya yatmış birileri olma ihtimali beni geriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kiralık Dişler (SY)
VampireMerhamet kelimesinin anlamını bile bilmeyen benim gibi bir adam, bu iş için biçilmiş kaftandı. Benim yaptığım işi yapanlara Kiralık Dişler derlerdi. Bizim meslekte dişlerini kullanmak normaldi. Hem vampir hem de katilsen dişlerinle öldürmek en doğru...