1-Sergei Sokolov

14.8K 523 164
                                    

Kiev'e son gelişimde yine bir hedefim vardı. O zamanlar bu kadar kalabalık değildi. Şimdi insan seline karışıp Metro'nun M1 hattıyla, Hidropark'a doğru gidiyordum. Eski güzel günleri özlememek elde değildi.

Hedefim benden birkaç metre ötede, hiçbir şeyden habersiz gazetesini okuyordu. Hidropark'ta buluşacağı kişiye doğru, beni de götürdüğünün farkında değildi. İkisi bir araya geldiğinde, takası bekleyip ikisinin de işini bitirmem gerekiyordu.

Büyük ihtimalle yaşamlarını bağışlamam için bana yalvaracaklardı ama her zamanki gibi işe yaramayacaktı. 269 yıllık yaşamım boyunca hiçbir zaman merhamet duygusuna sahip olmamıştım. Okulda bile benimle dalaşan çocukları ne yapar eder döverdim. Ne kadar kalabalık gelirlerse gelsin pes etmez dövüşür dayak yerdim, tek tek yakaladığımda ise acımadan canlarına okurdum.

Merhamet kelimesinin anlamını bile bilmeyen benim gibi bir adam, bu iş için biçilmiş kaftandı. Benim yaptığım işi yapanlara Kiralık Dişler derlerdi. Bizim meslekte dişlerini kullanmak normaldi. Hem vampir hem de katilsen dişlerinle öldürmek en doğru yoldu.

Geçmişi düşünürken hedefimin hareketlendiğini gözden kaçırıyordum. Kendine gel Sergei bu kadar dikkatsiz olma, eğer düşersen üzerine basarlar. Onlar basmadan sen onları ezmelisin.

Hedefim Hidropark'ta buluşacağı kişiye doğru ilerlerken, en sessiz avcıdan daha sessiz bir şekilde takip ediyordum.

Ben istemedikçe hiçbir şey benim varlığımı fark edemezdi. Yırtıcılar dünyasının kralıydım, mesleğimin en başarılısı olmak için her türlü görevin üstesinden gelmiştim. Bu geceki görevim iki kişinin ellerindeki paketi alıp, her ikisini de kanlı bir şekilde öldürmekti.

Gözdağı vermek için çok kan olmasının şart olduğunu belirtmişlerdi. Sorun değil bu akşam bunlardan beslemesem de olur. Ne de olsa kanlarını içebileceğim bir sürü canlı şişe var etrafımda.

Hedefim, suya yakın ağaçların gölgesinde bekleyen kişiyi fark edip yanına doğru ilerlediğinde, sona yaklaşmanın heyecanı sarmıştı bedenimi. Kaç defa öldürmüş olsam da her zaman aynı hazzı duyuyordum.

Birbirlerini tanıyan iki adam, aralarındaki kısa bir diyalogdan sonra kuytuya çekildiler. Paketin ortaya çıkmasını bekliyordum ki birden hedeflerimden biri yere düştü. Hiç ses duymadığım için ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

Diğer hedef elindeki paketi koynuna koymaya çalışırken, çok hızlı hareket eden bir gölge, aynı andan hem paketi kapmış hem de adamın boynunu kırmıştı.

Hızlı olmasına hızlıydı ama benim kadar değildi. Uzaklaşmasına fırsat vermeden koşup boynundan yakaladım. Tek elimle boynunu sıkıyordum. Yakaladığım kişi de benim gibi bir vampirdi ama çelimsiz bedeniyle bana rakip olamazdı. Kendini kurtarmak için uğraşmasına rağmen bir santim bile uzaklaşamamıştı.

"Kimsin?" diye sordum.

"Sana ne be adam bırak beni."

"İşimi bozdun, ya konuş ya da boynunu koparayım."

Kurtulamayacağını anlayınca debelenmeyi bıraktı. Yeni türeyen çömezlerden biri olduğunu tahmin ediyordum. Meslekte tutunmak için önüne gelen her işe atlayan çömezlerden nefret ederdim.

İşimi bozanlara ise asla tolerans göstermezdim. Bu adam sabrımı test ediyor olmalıydı, hâlâ konuşmaya başlamamıştı.

Diğer elimle sağ gözüne bastırmaya başladım. Çığlık atmaya başladığında, boğazını biraz daha sıkıp susturdum. Elleri ile boğazını tuttuğum koluma vuruyor, durmamı istiyordu. Elimi biraz gevşettim ve konuşmasını bekledim.

Kiralık Dişler (SY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin