Kadından aldığım paketi, açmadan işverenime vermek için sahibi olduğu kulübe gittim. Burasının gürültüsü ve dumanı beni her zaman rahatsız ediyordu. Fakat gizli saklı işler yapıyorsanız, üçüncü kalite izbe bir kulüp, mükemmel paravandı.
Mikail Petrov yaşça benden küçük olmasına rağmen kurnazlığı ve üçkağıtçılığı ile kendi işini kurmuş ve Kiralık Dişler'i oluşturmuştu. Kendisine bağlı bir sürü Kiralık Diş vardı, ben de bunlardan biriydim.
İlk işimi aldığım zaman geldi aklıma. Bir insanı öldürmem için iyi para teklif etmişti. Fakat ben para ile ilgilenmiyordum. Ödememi her zaman elmasla alırdım. Güzel bir parça elmas için işi kabul etmiştim.
Öldürmem gereken insan tanınmış bir iş adamıydı. Bir sürü korumayla dolaşırdı. Hepsini halletmek benim için çok basitti. Hesaba katmadığım ise korumalardan bazılarının vampir olduğuydu.
Kendime güvenim yüzünden o gün büyük yaralar almıştım. Fiziksel yaralarımın iyileşmesi kısa sürmüştü ama gururum uzun süre kendine gelememişti. Adamı öldürürken, yüzündeki gülümsemeyi hâlâ net olarak hatırlıyordum.
Son nefesinde, "seni kullanıp sonra başlarından atacaklar Sergei" demişti. Adamın benim adımı bileceği kadar ünlü değildim o zamanlar. Sanki ona benim gönderileceğim söylenmiş gibi sıra kendisine geldiğinde, hiç direnmeden ölümü kucaklamıştı.
Mikail bana ödediği elmasın kat kat fazlasını kazanmıştı. O günden sonra sürekli iş gönderir oldu. Bir süre sonra da beni Kiralık Diş olarak kalıcı kadroya aldı.
Anılarımdan sıyrılıp kulübün diplerindeki özel odaya doğru ilerledim. Kapıyı koruyan iki izbandut gibi vampir, beni görünce açıldılar ve içeri girmem için kapıyı açtılar.
"Selam evlat, işini başardığına eminim. Emanetim nerede?"
Mikail vampir yaşıyla benden küçük olmasına rağmen insan görünüşü en az yirmi yıl daha yaşlıydı. Bana evlat demesini kafama takmıyordum. Eğer en ufak şeyleri kafama taksaydım, Kiev'in yarısı şimdi yaşamıyor olurdu.
Cebimdeki paketi çıkarıp kucağına doğru attım. Sanki kırılacak bir şeymiş gibi panikle havada kaptı.
"Dikkatli ol evlat, içindeki malzeme çok değerli. Eğer kırılırsa ikimizde bu işten paramızı alamayız."
"Bunu şimdi mi söylüyorsun?" diye homurdandım. Mikail beni dikkate almadan paketi açtı, içinden metal bir kutu çıktı. Kutuyu açarken ben de içindekini merak ettiğim için farkında olmadan kafamı uzatmıştım.
Mikail "lanet olsun sana evlat" diye bağırıp kutuyu bana fırlattığında, vampir hızım sayesinde havada yakaladım. İçi boş kutuya bakarken, kırmızılı kadın tarafından kandırıldığımı anlamıştım.
Merhamet göstermeyeceğim tek davranış aldatılmaktı. Bu kaltak beni ikinci kez aldatmıştı. Elime geçirince, öldürünceye kadar çiftleşmeyi kafama koydum.
"Bana bunu açıkla" diye bağırdı patronum. Ona dönüp sert bir bakış attığımda sesi giderek kısıldı ve "lütfen" diye cümlesini tamamladı.
"Paketi benden önce birileri çaldı, onlardan geri aldım ama bu arada paketi açmış olmalılar."
"Kim onlar?"
Kırmızılı kadın diyemezdim, bir kadın tarafından kandırıldığımı dünyaya ilan etmek niyetinde değildim. Fakat bir açıklama yapmazsam, bu sefer güvenirliliğim zedelenecekti.
"Kim olduklarını bilmiyorum ama bulacağım. Kutudakinin ne olduğunu söylersen sana onu geri getiririm."
Mikail söylemekle söylememek arasında tereddütte kalmıştı. Söylemezse malı geri alamayacağının farkındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kiralık Dişler (SY)
VampiroMerhamet kelimesinin anlamını bile bilmeyen benim gibi bir adam, bu iş için biçilmiş kaftandı. Benim yaptığım işi yapanlara Kiralık Dişler derlerdi. Bizim meslekte dişlerini kullanmak normaldi. Hem vampir hem de katilsen dişlerinle öldürmek en doğru...