İyi okumalar..
"Pars?"
O güzel sesi duyduğumda bir umut döndüm arkamı. Fakat gördüğüm manzara hiçte hoşlanacağım bir manzara değildi. Işık'ın elinde çantası, üzerinde de kıyafetleri vardı.
"Nereye?"
"Bana taksi çağırabilir misin? Senden isteyeceğim son şey bu.."
"Ne saçmalıyorsun sen!?"
"Pars lütfen.. Daha fazla konuşmanın bir anlamı yok.. Ben... Neyse.."
"Işık elindekini bırak! Hatta git üzerini değiş!"
"Pars yardım etmeyeceksen sadece söyle!"
"Işık.."
Ben daha konuşamadan kapının sesini duymuştum.. O kadar sert kapamıştı ki.. Sanki 'Allah belanı versin!' der gibiydi.. Gitti yani.. Bitti.. Belki naz yapıyordu.. Öyle olmalıydı. Evet kesinlikle öyle olmalıydı. Şimdi peşinden gidip kolunu tutmalı kendime çevirmeliydim. Ve dudaklarına kapanmalıydım.. Evet öyle yapmalıydım. Filmlerde hep öyle olur dimi?
Koşarak kapıya gittim. Kapıyı açıp dışarı çıktım. Işık az ilerde durmuş yola bakıyordu. Ah be güzelim, buradan çok az araba geçer..
"Işık!"
"Pars git!"
"Bak gözlerin kıpkırmızı olmuş.. İçeri geç. Hem senin ağrın yok muydu?!"
Kırmızı büyük gözlerini çevirdi bana.. Şaşkınlık mıydı yoksa sinir miydi anlayamadım gözlerindeki duyguyu..
"Pars sen şaka mı yapıyorsun?!"
"Hayır! Oradan bakılınca öyle mi gözüküyorum!"
"Hiç komik değil!"
"Espri yapmadım zaten Işık! Ciddiyim. İçeri geç!"
"Odun musun ya! O kadar şey de, sonra hiçbir şey olmamış gibi.. 'İçeri geç!' Yok efendim öyle şey! Git ya istemiyorum artık seni! Basitim ya ben. Sıkıldım senden, şimdi gidip başkasını bulacağım altına girmek için!"
Şuan büyük bir ihtimalle gözlerimdeki damarlar belli olmaya başladı. Ne demek lan başka adamın altına yatmak! Ama hata bende! Ne diye tutamadıysam çenemi! Allah da beni kahretsin o zaman!
"Işık!"
"Kapat çeneni Pars Evren! Ve şimdi dön arkanı evine git! Ben gel-mi-yo-rum!"
"Peki Işık. Gelme!"
Gözlerindeki ışık biran sönse de yerini yeni duygular almıştı. Kaşlarını çatarak bakıyordu artık.. Umurumda mı? Evet.. Arkamı dönüp gitsem. Gelir miydi ki peşimden?
"Buradan pek araba geçmez, bazen hiç geçmez. İki üç gün falan.. Hani öyle olursa sokakta kalırsın. Haberin olsun!"
"Çok umurunda ya!"
Umurumda tabii güzel kadın. Olmaz olur mu!..
"Tabii ki değil!"
"Evet ben basitim çünkü!"
Sürekli yüzüme vurmasan olmaz mı güzelim... Yanlışlıkla dedim. İnsan kendine ait olanı küçümser mi!
"Bak hata yaptım tamam mı! İsteyerek demedim. Ayrıca ne bu ya! Sanki sevgilimsin, benimsin de atar yapıyorsun! Bana bak kızım, beni deli etme! Dün geceki hiçbir şey değil!"
"Çok korktum. Evet senin değilim! Nasıl bir aptalsam kendimi verdim sana! Değmezmişsin üç yılıma! Eh artık önümüzdeki maçlara bakacağız! Her malın alıcısı vardır Pars, evet güzel değilim ama illa ki beni seven de çıkar!"
Bak bak bak!.. Laflara bak! Şeytan diyor tut kolundan sürükle eve.. Göster kim kiminmiş! Başkası diyor bir de hanımımız!
"İstediğini yapmakta özgürsün! Evet benim değilsin ve olmayacaksın da!.."
Allah gerçekten alsın şuan canımı.. Ya benim ağzımın niye ayarı yok!
"Hoşça kal!" diyerek yürümeye başladı. Ah aptal kadın! Gitme bir yere.. 300 metre sonra anayola çıkar ve vızır vızır geçen arabalara otostop çekse illa ki biri alır bu güzelliği arabasına!..
"Bekle!"
"Yine ne var Pars! Yeterince yaktın canımı!"
"Ben götürürüm seni.. Zaten benim yüzümden canın yanıyor. Bari son kez işe yarayalım!"
"Akıl edebildin demek!"
Birde şu karşı çıkmaları yok mu! Hey Allah'ım! Yiyeceğim kafayı!
Derin bir nefes alıp kolunu tuttum. Eve kadar sürükleyip arabanın yanında bıraktım kolunu. "Bekle anahtarı alıp geliyorum." Diyerek eve girdim. Anahtarı ve telefonu alıp çıktım evden.. Hanımımız gözlerini kapıya dikmiş bakıyordu. Beni görünce kafasını başka tarafa çevirdi.
Evet seni hak etmiyorum ama hak etmek için her şeyi yapacağım.. Söz sana kadın. Benim olacaksın..
**
Arabaya bindiğinde eli hemen radyoya gitti. Açtığında program sunucusu konuşuyordu ve bira sonra. "Bu şarkı birbirine aşklarını açıklayamayan, güzel aşıklara gelsin" dedi. Biraz sonra da Eylem Aktaş'ın Söyleyemedim şarkısı çalmaya başladı.
Ben söyleyemedim ama gözlerim anlattı her şeyi.. Az biraz baksaydı gözlerime.. Anlamak isteseydi anlardı zaten.. Egemen bile anladıysa ona olan aşkımı, ben daha ne diyeyim bu öküze!..
"Güzel.."
"Hı?"
"Yok bir şey Pars, yola bak.. Ve biraz hızlı."
"Emrin olur.."
"Of!"
Kafamı çevirip camdan dışarısını seyrettim. Ağaçlar da ne güzelmiş. Aynı Pars'a benziyorlar. Odun böyle kütük! Ay yine sinirlendim.
"Işık?"
"Efendim?"
"Yazın benimle çalış dedim ya?"
"Ee?"
"Tamam sen stajını yap.."
"Sağ ol ya, izin verdin.."
"Işık?"
"Ne var Pars? Ne?!"
"Özür dilerim.."
"Ha?"
"Dün ve bugün için.. Bak öyle demek istemedim. Yani basit falan. Yanlış anladın sen.."
"Hadi ya sen gel bana basit de, benim olamazsın de! Sonra yanlış anladın.."
O sırada sallanan arabadan dolayı kafamı da cama çarptım. Sonra araba aniden durdu. Pars arabadan inip benim tarafıma geldi. Kapıyı açıp kemerime uzandı. Onu çıkarırken üzerime binen ağırlığı beni mest etse de umursamamaya çalıştım. Aptal adam bu ya!
Kolumu tutup beni indirdi. Sonra kapıyı kapattı. Sonra cebinden telefonunu çıkardı, benimkini de çıkardı ve tekrar arabanın kapısını açıp telefonları içeri koydu. Arabayı kilitleyip anahtarı cebine soktu ve elimi tutup yürümeye başladı.
Ne de güzeldi elimi tutuşu.. Ne de güzeldi bana bakışı.. Ah bir öpse bitecek, unutacağım her şeyi.. Ama nerde onda o romantik düşünceler.. Aslında haklı da bir yandan.. Ben onun sevgilisi değilim ki.. Öyle gelin güvey olmuşum ki abarttım. Ama düşünsene sevdiğin adamın sana öyle konuştuğunu... Kalbi kırılıyor insanın. İster istemez.. Yine de bırakmazdım onu.. Böyle değişimlerim onu şaşırtacak ama ben sevdiğim adamı bırakmam..
Umarım beğenirsiniz.. Sizi seviyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IŞIK...
RomanceSadece bebek sahibi olmak istedi. Sevdiği adamı yatağına alabilmek için çok uğraştı. Ve en sonunda başardı.. Çok uğraştı fakat istediğini aldı. Peki.. Pars çocuğunu öğrendiğinde neler yapacaktı. Işık'ı yanına alacak mıydı? Yoksa onu çocuğundan ayır...