İyi okumalar...
Eve geldiğimizde saat baya geç olmuştu. Şebnem'in gözleri yarı açık yarı kapanık duruyordu. Allah'ım sana şükürler olsun. Bu kadını bana nasip ettiğin için..
"Canım geldik."
Şebnem kafasını bana çevirip gülümsedi. "Hemen eve girip yemek yiyelim" kahkaha atıp onayladım. Şebnem kapıyı açıp aşağı indi. Arkaya gidip bagajı açtı bende telefonu ve anahtarları alıp kapımı açtım. Kapıyı kapatıp Şebnem'in yanına gittim ve market poşetlerini elime aldım. "Canın bir şey istiyor mu yoksa kafama göre bir şeyler yapayım mı?"
"Bana kalsa makarna yap yeter"
Şebnem gülerek öpücük yolladı. "Ben sana güzel bir şeyler hazırlayacağım şimdi." O konuşurken ben bagajın kapısını kapatmış arabayı kilitlemiştim. Şebnem önden ilerlerken bende arkadan onu süzüyordum. Gülümseyip kafamı eğdim. Şunu yaptığımı görse keser beni. Utancından kıpkırmızı kesilirdi. "Kollarım koptu. Çabuk aç kapıyı" mızmız sevgilim..
Kapıyı açtığımda Şebnem koşarak asansörün kapısına gitti ve yine hüsran. Bu asansör ben ne zaman gelsem hep yukarılarda bir kere de sıfırda ol be! "Of" diyerek elimdeki poşetleri bıraktım. Aynı şekilde Şebnem'de elindekileri bırakıp düğmeye bastı. Kafasını yana yatırıp beklemeye başladı. Asansör birinci kata gelince poşetleri elime aldım. Asansör gelince Şebnem kapıyı açtı ve geçmeme müsaade etti. Sonra kendi de poşetleri alıp bindi. "Mm şimdi istediğin gibi makarna yaparız ama şey soslu yapalım sonra köfte de yaparız. Mis gibi yemek işte. Yoğurt da var."
"Olsun yap da yiyelim, ölüyorum açlıktan" Şebnem kafasını kaldırıp çatık kaşlarıyla baktı. "Ha sen yardım etmeyeceksin yani?" Gülmemek için kendimi zor tuttum. "Ne yardım edecem kızım yap da yiyelim işte."
"İnanmıyorum Egemen!" diyerek aynaya döndü. Güya arkasını döndü hanım. Aynadan ona bakınca kaşlarını çattığını ama hafif bir güldüğünü fark ettim. Dudaklarımı yalayıp kulağına eğildim. "Birazdan ışık kapanır, hani kat düğmesine basmadın ya" Şebnem kafasını kaldırıp kahkaha attı. Kat düğmesine basıp eliyle ağzını kapadı. "Pislik" deyip kafasını göğsüme dayadı. Derin bir nefes alıp kendini geri çekti. Asansörden geldiğimize dair ses gelince dışarı çıktık. Ben ellerimdekileri bırakıp kapıyı açtım. Şebnem de ayakkabılarını çıkarıp içeri mutfağa koştu. Ardından lavaboya. İçeri girip elimdekileri mutfağa götürdüm bende. Mutfaktan çıkarken Şebnem geldi. "Sende ellerini yıka gel, yok öyle beleşe yemek beyefendi!" Şebnem'in bu haline gülüp lavaboya gittim.
Ellerimi yıkayıp odaya geçtim. Birde bu pantolonla yemek yapamazdım. Üzerime rahat bir şeyler geçirip kolumdaki saati çıkardım. "Egemen!" Duydunuz zilin sesini. Odadaki aynada saçlarımı düzeltip çıktım odadan. Mutfağa geçtiğimde karşılaştığım manzara benim açımdan iyi değildi. Kızım tamam sen rahat hareket ediyor olabilirsin de beni de düşün be! "Hadi salata yap." Göleğinin altına giydiği pembe askılı tişörtü gömlek çıktığında çok daha iyi görünüyormuş meğerse.
"Şebnem eğer rahat değilsen benim tişörtlerimden giyin güzelim"
"Şuan gayet rahatım canım, hadi başla ama bak düzgün doğra o soğanları kafam kadar yapma"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IŞIK...
RomanceSadece bebek sahibi olmak istedi. Sevdiği adamı yatağına alabilmek için çok uğraştı. Ve en sonunda başardı.. Çok uğraştı fakat istediğini aldı. Peki.. Pars çocuğunu öğrendiğinde neler yapacaktı. Işık'ı yanına alacak mıydı? Yoksa onu çocuğundan ayır...