-5-

44.4K 1K 72
                                    

İyi okumalar..



Ben ne yapayım, nerelere gideyim. Bu adam yer beni! Öldürür! Lime lime eder etlerimi.. Allah'ım sen koru..

"Hey sana diyorum? Adın ne?"

Kalbim göğüs kafesime sığmıyor! Öyle hızlı atıyor ki. Ölüyorum sanki.. O şimdi beni görürse yaşatmaz..

"Sana diyor duymuyor musun?" diyerek kolumu tuttu. Kaskatı kesildi bedenim. Kolumu tuttu. Benim. Pars EVREN benim kolumu tuttu. Derin bir nefes alıp ecelime döndüm. Korkunun ecele faydası yok!

Ona döndüğüm an gözleri büyüdü. Kolumdaki eli daha da sıklaştı. Birkaç saniye öylece baktı bana.. Sonra beni kendine çekti. Gözlerimin içine baktı uzun uzun.. O güzel gözleri gözlerime baktı. Nefesi tenime değiyordu. Eli canımı yakıyordu. Ama umursayacak gibi değildim. Çünkü o gözler beni kendine çekiyordu. Eli yetmezmiş gibi bir de gözleri yapıyordu bu işi..

"Sen!?"

Cevap veremezdim. Yapamazdım. Sesimi duymasın. Gerçi bu saatten sonra duysa ne duymasa ne!..

"Cevap ver bana! Sen osun dimi?!"

Beni sarstıkça korkum daha da artıyordu.

"Lan cevap ver!"

Sesi oldukça yüksekti ama onu umursayamazdım. Ya da rezil olmayı da.. Korkuyorum. Bana zarar vermesinden korkuyorum.. Ben onsuz olamam.. Onsuz olmaz.

"Ya cevap ver! Ya da ben yapacağımı bilirim"

Gözümden yaşlar akmaya başlarken elimi elinin üzerine koydum.

"Acıyor.."

Sesimin böyle cılız çıkacağını hiç düşünmemiştim. Alayla baktı yüzüme. İyice çekti beni kendine.. Dudaklarımız arasında ne kadar vardı acaba? İki santim mi? Üç? Ah keşke o kalın sayılan dudakları değse dudaklarıma.. Işık! Çek gözlerini adamın gözlerinden!

"Umurumda değil! Işık sensin! Sen osun. Sen o yalancı fahişesin!"

Kafeteryadaki herkesten 'Ooo!' sesleri çıkarken gözlerimi kapadım. 'Fahişe!' Orospunun daha kibar hali mi? Yok o sürtüktü. Peki ben ne diye fahişe oldum şimdi. Ah doğru onunla birlikte oldum. Sonra çektim gittim. Ama o benim ilkimdi. Bunu o da çok iyi biliyor.. Peki neden yalancıydım? Ah tabii ki adımı Güneş olarak değiştirip ona söylediğim için..

Seslice yutkunup gözümdeki yaşları akıtmaya başladım. Aslında devam ettim desek daha doğru..

"Burada konuşmayalım, lütfen" kısın sesimle ona bir şeyler anlatmaya çalışıyordum. Fakat beyimiz oralı bile olmuyordu. Kolumu daha da sıkıp beni çekiştirmeye başladı. Eylül arkamızdan seslenirken onu umursamayıp beni sürüklüyordu. Lan o kızı bile umursamıyorsa canım tehlikede demektir!..

**

Eylül yanındaki kıza seslenirken bende kıza baktım. Ayaklarından başlayıp süzdüm onu.. Vücudu tanıdık geliyordu. Aman kim bilir hangi altıma yatan üniversite öğrencisi. Böyle deyince kötü oluyordu ama doğruya doğru. Üniversitede aklı başında olmayan çok güzel kızlar vardı. E neden üzelim ki kızlarımızı..

Kız biraz daha Eylül'e cevap vermiyorken sinirlerim bozuluyordu. Şan o kim ki benim biriciğime susuyor!

"Sana diyor duymuyor musun?" diyerek kolunu tuttum. O an sanki bütün bedenim alev aldı. Elimin altındaki kol kasları kasılırken kalp atışlarım hızlandı. Tövbe tövbe! Ne oluyor lan!

IŞIK...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin