İyi okumalar..
-10. Bölüm-
Elim ayağım birbirine dolandı resmen. Sevdiğim kadın yine bir şekilde üste çıkıp kızdı sonra da beni terk etti. Şaşkınlıktan açılan ağzım ve dolan gözlerimle baktım arkasından. Ne yapmalıydım ben şimdi? Arkasından gitmeli miydim, yoksa kendi haline bırakıp sakinleşmesini beklemeli ve sonrasında da onunla konuşmalı mıydım? Acaba Işık'ı mı arasam?
Ayağa kalkıp birkaç tur attım evin içinde. Dizlerim beni taşıyacak gibi değildi sanki. Onu kaybedemezdim. Dediklerinde haklı bile olabilirdi. Ama asla eskiyi onun yüzüne vurmam ben! Asla onu üzecek bir şey yapmam. Fakat bu yaptığım onu gerçekten üzmüş olmalıydı. Yoksa sevgilim beni bırakıp gitmezdi ki.
Ben Şebnem olmasa aciz bir adam olurum. Beni ayakta tutan tek şey o, onun bana olan sevgisi.. Kafamı ellerim arasına alıp yere oturdum. Nerdeydi ki şimdi? Eve gitmiş miydi?
Elime telefonu alıp Murat'ı aradım. O bulurdu Şebnem'in nerde olduğunu.. Murat biraz sonra açmıştı telefonu, hemen ona olayları kabataslak anlattım. Elinden geleni yapacağını söyleyip kapattı telefonu.
*
Sabaha kadar uyuyamamıştım. Aklımdan çıkmıyordu bir türlü. Yüzü, ağlayışı.. Gece aramıştım ama açmamıştı. Evet her zaman erkek trip çekmek zorundaydı. Bunu biliyoruz ama durum çok farklı kendine bir şey yapmasından deli gibi korkuyorum. O kız bana emanet, benim kalbim ona emanetken ona bir şey olmasına dayanamazdım asla!
Yerimden kalkıp banyoya geçtim. Duş alsam iyi olurdu. Hem belki yanına giderdim evine. Evdedir belki. Öyle olması için nelerimi vermezdim şimdi.
**
Sen misin Aylin'i bana savunan, kal bensiz de gör belanı! Olum ne sen olmadan ben ne de ben olmadan sen olursun! Daha on iki saat geçti ben deli gibi özledim seni! Keşke bir kere aramak yerine birkaç kere arasaydın öküz seni! Olsun sen bana gel ben yine de affederim seni. Söz bak..
Elimdeki çerçeveyi masaya koyup masanın önündeki sandalyeye oturdum. Gözlerimde yaş kalmadı artık ağlamaktan! Saat olmuş sabahın altısı birazdan işe gideceğim ben! Nerdesin be adam!
Odaya gidip hazırlandım. Altıma siyah bir tayt giydim üzerinde de bordo tişört geçirdim. Saçlarımı tarayıp gözlerime kalem çektim ve rimel sürdüm.
Bir saat sonra da evden çıktım. Sevdiğim adamı görmek umuduyla giderken aklıma onun bugün izinli olduğu geldi. Yine bir hüsran. Şimdi gidip o bet suratlıyı göreceğime inanamıyorum!.
Kahvaltı bile etmemiştim ve şuan açım. Saat yedi ve benim yedi buçukta orda olmam gerekiyor. O kadar yorgunum ki acaba izin mi alsaydım başhekimden?
*
Kendime çekin düzen verip çıktım lavabodan. Bütün gün hasta peşine koşmuştum ve bu beni yeterince yormuştu. Öğle arasında birazcık uyusam iyi olurdu bence.
Bugün Aylin'i hiç görmemiştim. Bu iyi olsa da şüphe uyandırıyordu. Ellerimi birine sürtüp Egemen'in odasına geçtim. Bugün gelmeyeceğini tabii ki biliyorum. Bakma doktor olduğuna tembelin teki lanet herif! Ona asla kızamıyorum ben şimdi gelse sarılsa bana hemen affederim oysaki.
"Şebnem?" Arkamdan gelen sese döndüğümde karşımda bir adet Münevver bey vardı. "Buyurun hocam?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IŞIK...
RomanceSadece bebek sahibi olmak istedi. Sevdiği adamı yatağına alabilmek için çok uğraştı. Ve en sonunda başardı.. Çok uğraştı fakat istediğini aldı. Peki.. Pars çocuğunu öğrendiğinde neler yapacaktı. Işık'ı yanına alacak mıydı? Yoksa onu çocuğundan ayır...