İyi okumalar
Şebnem ile neredeyse bir haftadır görüşmüyorduk ve ben arkadaşımı fazla özlemiştim. Aramakta işime gelmiyordu açıkçası, gidip nur cemalini görmeliyim yoksa içim rahat etmez. İşin tuhafı o da beni aramıyor. Normalde olsa iki günde bir araşır hatta "Niye aramıyorsun!" diye birbirimize kızardık.
Ah bu arada benim sevgili sevgilim ertesi gün geleceğim demesine rağmen üç gün sonra gelmişti. Bunun için ona çok kızmış olsam da öyle harika bir gece geçirmiştim ki bütün sinirim uçup gitmişti.
#
Çok düşündüm acaba gitsem mi havaalanına diye. Fakat sonra hem havaalanına uzak oturduğum hem de zaten bugün Eylül'ün yanında olacağıma söz verdiğim aklıma geldi. Sabah erkenden kalkıp Pars'ın evine gittim. Kapıyı Murat açmıştı kucağında Ömür ile. Tabii elimde olmadan gülümsedim bu sahneye. Hiç aklıma gelmezdi böyle bir şeyin olacağı, Eylül ve Murat (!) Biraz sonra Eylül de mutfaktan önlükle çıktı. Oy kurban olduğum Allah sen en hayırlısını bilirsin.
"Hoş geldin" diyerek gülümsedi bana bende sıcak bir gülümseme sundum. İlk intiba çok intiba dimi?
"Hoş bulduk" elimdekilerle mutfağa geçtim. Murat Ömür'ü yatırmaya çıkarırken Eylül yanıma gelip önlüğünü çıkardı. "Işık çok teşekkür ederim bugün yanımda olacağın için" diyerek ellerimi tuttu.
"Eylül tabii ki yanında olacağım, unutma sen en başından beri benim arkadaşımsın."
Eylül kocaman bir gülümsemeyle sarıldı bana. E ben şimdi nasıl kıyayım ben bu kıza ya yerim onu..
"Ömür'ü götürmeyeceğim hem avukatta gerek olmadığını söyledi. Yani şimdilik"
"Tamam canım benim, şimdi kahvaltı edelim hem duruşma saat ikide çok var daha" diyerek Eylül'ün hazırladığı sofraya oturdum.
Üç kişi çok güzel ve bol sohbetli bir kahvaltı ettik. Eylül ve Murat'ın birbirine olan bakışları öyle güzeldi ki.. İnsanın içi eriyor böyle.
Saat birde hep birlikte evden çıktık. Eylül biraz diretse de Murat onu ikna etmiş ve Ömür'ü kesin olarak evde bırakmıştık. Anne işte ne kadar iki tane bakıcısı da olsa korkuyor.
Adliyeye gittiğimizde Yağız'ın çoktan geldiğini gördük. Biraz heyecanlı aynı zamanda.. bilemiyorum tuhaftı. Sanki pişman ama aynı zamanda pişman değil gibi. Biraz da mahcuptu tabii.
"Siz girin ben burada beklerim" diyerek Murat'ı Eylül'ün yanına itekledim. Murat bana gülümseyerek Eylül'ün beline sardı elini. Ay dayanamıyorum böyle sahnelere bak yine gözlerim doldu. Hem sevgilimi de çok özlemiştim.
*
Akşam eve giderken Eylül oldukça mutluydu. Tabii Murat'ta.. Akşam yemeği için davetlerini kabul ederken evin bahçesine girmiştik.
"Hadi siz geçin ben kapıdakilerle konuşayım"
"Ben çok açım gidiyorum" diyerek hızlıca eve geçtim. İçeri girer girmez o kokuyu aldım. Öyle seksi kokuyordu ki. Öyle odunsu sempatik. Afrodizyak etkisi yayıyordu.
"Pars?" diye seslendim içeri doğru. Şuan en kötü ihtimal birinin onun parfümünü sıkmış olmasıydı. Tekrar "Pars" diye seslendim. Biraz daha yüksek sesle..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IŞIK...
RomanceSadece bebek sahibi olmak istedi. Sevdiği adamı yatağına alabilmek için çok uğraştı. Ve en sonunda başardı.. Çok uğraştı fakat istediğini aldı. Peki.. Pars çocuğunu öğrendiğinde neler yapacaktı. Işık'ı yanına alacak mıydı? Yoksa onu çocuğundan ayır...