-17-

25.9K 633 17
                                    


İyi okumalar..



Pars'ın nasıl bir psikoloji de olduğunu bilmesem de az çok anlayabiliyorum. Kardeşini öyle görmek, ölümle burun buruna olduğunu bilmek insanı nasıl mahvederdi.. Ve benim güçlü erkeğimin içindeki minik aslan ortaya çıkmıştı. Sevgilim böyle ağlarken ben ne yapabilirdim peki?..

"Tamam bak bir şeyi yok, iyi şuan dimi? Doğum bitti."

"Işık.. O.. o an öyle değişik ki.. Minicik bir yerden o insan nasıl çıkar? Küçükte olsa bir insan?.."

"Biz buna mucize diyoruz.."

"Gerçekten mucize.." diyerek gülümsedi. Acaba ilerde bende böyle doğum yapacağım zaman, Pars yanımda olur muydu? Elimi tutar mıydı?

"Onu ne zaman görebiliriz?"

"Bilmiyorum, zaten doktor gelmedi! Hemşire doğurttu. O kadın gelsin geberteceğim onu!"

"Aşkım yapma ama, o da insan onun da önemli bir işi vardır belki.."

"Kardeşim ölüyordu Işık! Ya senin zamanında da böyle bir şey olursa!"

Tek kaşım anında havaya kalktı. Benim zamanımda mı?! Allah'ım sana geliyorum... Resmen adam çaktırmadan evlilik teklifi ediyor!

"Bende sezeryan yaparım?"

"O nasıl oluyor?"

"Onda seni uyuşturuyorlar, sonra karnını kesiyorlar falan..."

"Yok! Olmaz! Biz çocuk yapmayalım!"

Bu dediğin olmadı işte Pars efendi! Ben çocuk yapacağım, sana ait bir bebeğim olacak benim! İşte o kadar!

"Zamanı gelince konuşuruz.."

*

Zamanı gelince tabii ki konuşacaktık. Fakat zamanı şuan değildi. Şuan Eylül'ün yanında olmalıydık, Ömür bebeği kutlamalıydık.

Odaya girdiğimde şaşırmıştı fakat birkaç saat sonra bebeği gelince ne beni ne de başkasını umursamıştı. Tek derdi oğluydu. Yeni doğan bir bebek olsa da öyle tatlıydı ki.. Tombikti bir kere. Sonra değişik halleri vardı. Dudaklarını büzüyor, burnunu kırıştırıyordu. Maşallah öyle tatlıydı ki.. Allah bize de nasip etse böyle bir tane..

Babasına benzese mesela, mavi gözleri olsa.. Huyu da benzese ona.. Dışarıdan hükümet gibi dursa ama aslında yumuşacık kalbi olsa..

Pars gözlerini Ömür bebekten alamıyordu ve bu benim çok hoşuma gidiyordu. Yeğenini bu kadar çok severken kendi evladını kim bilir nasıl severdi...

"Ağabey?"

"Söyle canım?"

"Şey.. eve gidip birkaç kıyafet getirir misin? Birde Ömür'ün çantasını?"

"Olur tabii.." Bu kadar çabuk kabul etmesi tuhaftı. Murat niye almıyordu da Pars gidiyordu acaba?

Pars ayağa kalkınca bende kalktım. Burada tek başıma ne yapayım! Zaten Eylül bir tuhaf bakıyor bana..

"Bende kalkayım artık"

"Ben bırakırım seni" Pars'ı onaylayıp Eylül'e döndüm. "Allah hayırlısıyla büyütmeyi nasip etsin.."

IŞIK...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin