22.BÖLÜM:MADEN

36 19 2
                                    

Bölüm Şarkısı:Ella Henderson-Ghost-

Medya:Ayna Labirenti

《》《》《》《》《》《》《》《》《》

Meşalelerin tekrar yanışından sabah olduğunu anlamıştım.Herkesi uyandırdım ve ana salona gittik.Torak bizi görünce gülümsedi.

"Tamara,Tegori ve Taylor ayrıca diğer on iki Alevliler sizinle geliyor" dedi yüzüme bakarak.

Yani toplamda yirmi kişi olucaktık.Tamara elinde eşyalarla yanımıza geldi.

"Bunlar lazım olabilir"diyerek elindeki ok, yay ve mızrakları bize uzattı.Hep birlikte uzun koridordan yürüyorduk sonra tanımadığım iki Alevli çöl kapağını açtı.

Tekrar çöl'e girdik.Ormanda hemen yanından bize göz atıyordu.O ince görünmez çizgiyi aştık,çok kolaydı.Fakat dönüşümüz bu kadar kolay olmayacaktı.Çünkü Alev'e geri dönmek için Renkli Yol'u kullanmalıydık.

Maden kuzeydoğu'daydı.Oraya ulaşmamız iki günümüzü alacaktı.

"Herkes dursun"dedi Tamara elini havaya kaldırarak.

"Ve lütfen sessiz olun"diyerek ekledi.

Sonra sessizliğin sesi duyuldu.Hayır bu bir çıtırtıydı tıpkı dal kırılması gibi.Tamara sol tarafındaki koca yeşil çalıları eliyle gösterdi.

Sallanıyorlardı...

Ve yeşilliğin içinden birşey çıktı.

Öyle kocaman değildi, bizim boyutumuzdaydı.Kulakları Alevlilerinki gibi sivriydi.Fakat gözleri olması gereken yerde anahtar vardı.Kafasının tepesindede bir anahtar deliği.

Sonra elini havaya kaldırdı.

"Herkes yanıma toplansın"dedi Tamara hazır bir şekilde.

Altımızdaki yeşil çimler yaşlandı.Tıpkı kar gibi beyaza büründüler.Sonra bir sis dalgası ortaya çıktı.Ayaklarımız artık görünmez oldu.

İşte o zaman beyaz sis siyah oldu ve hepimizi içine çekti.Boşlukta bir süre düştükten sonra karanlıktan eser kalmadı.

Kendimi beyaz mermerin üzerinde dururken buldum.Herkes buradaydı.

Etrafıma baktım yukarıya doğru uzanan uzun aynalar vardı, yanımızdada ayna olunca iç içe girmiş küçük insancıklardan başka birşey değildi.

Her taraf gerçekten de aynalarla oluşturulmuş labirentten ibaretti.

"Bütün herkes beni izlesin,sakın başka yerlere dağılmayın"dedi Tamara.

Aynalar labirentinde bir sağa, bir sola dönüp duruyorduk.Koca labirentte vaktimizi boşa harcıyorduk.

Sonra zihnimde ince bir ses duyuldu.

"Bu taraftan Marie"dedi.Ne tarafa gittiğimi bilmiyordum ama arkadaşlarımdan ayrılmıştım.Yalnız başıma aynalı labirentte dolaşıyordum.Fakat ayaklarım yolu bilircesine beni arkasından sürüklüyordu.

Bunun tek bir anlamı vardı o da...biri beni yönetiyordu.Anahtar adamı gördüm.Konuştu...

"Bu anahtarı almalısın"diyerek eliyle kafasındaki anahtarı gösterdi.Ve kafamdaki ince sesde ona aitti.

Elimle anahtara uzandım,aldım.

"Sağa çevirmelisin"dedi kafasındaki deliği göstererek.

Anahtarı deliğe soktum ve sağa çevirdim.Kafası açıldı,içinden tekrar bir anahtar çıktı.Ama bu anahtar mavi renkliydi ve dört dişliydi.Cebime tıktım.

"Sakın bu anahtarı kimseye gösterme,bu senin için bir hediye"dedi Anahtarcı.

Beyaz sis tekrar başladı,ayaklarım yine görünmez oldu.Beyaz sis siyahlaştı ve beni içine çekti.

Madenin önündeydik.Hepimiz, yirmi kişi hepside benim sayemde kurtuldu.Tamara bana ne oldu bakışı attı.

"Bilmiyorum,sadece çıkışı ben buldum"dedim bir yalan savurarak.Anahtarı söylemeyecektim.

"Bakın kahverengi maden'e gelmişiz"dedim Tamara'ya bakarak.

"Biz girmeyeceğiz biliyorsunuzki siz gireceksiniz"dedi Tamara.

Sonra maden koruyucularını gördüm, gözleri yoktu ve kocaman burunları vardı.Ek olarak çok garip nefes alıyorlardı.

Jenny, John, Roberto ve Tony yanıma geldi.Yanları kahverengi yuvarlak taştan yapılma maden'e ilerledik.

Korumalar tek tek bizi koklamaya başladılar.Maden koruyucularından bir tanesi Tony'nin kolunu sıkıca kavradı ve kokladı.

Korumacı birşey hissetti ve Tony'i yukarı kaldırdı.Sonra onu tutmak istedim ama Torak'ın dediği gibi ikiside gözden kayboldu.

Hiçbirşey yapamadık.Sadece derin,kahverengi maden'in aşağısındaki parlak kırmızı ışığa gözlerimi diktim.

Kan kırmızısıydı...

GECENİN KARANLIĞINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin