8.BÖLÜM:UYANIŞ

120 39 5
                                    

Bölüm Şarkısı -Mourning Ritual-Bad Moon Rising

      Orada yatanın kim olduğunu biliyordum tabiki de John'du ve onun acı çekişini izliyordum.Bende aynı onun gibi yatıyordum etrafımızda duran mor kapüşonlu insanlar bize bakıyordu fakat ben sadece John'u kurtarmak istiyordum.

    Ellerimden ve ayaklarımdan kelepçelenmiştim, ellerimle uğraşarak kelepçeyi çıkartmaya çalıştım.Fakat aklımdaki tek şey bu tarikati yok edip bu cehennem yerden kurtulmaktı.

    Etraf çok kötü kokmasına rağmen ben hala aşkımı düşünüyordum, kalbimin tek sahibini.Canım acıyordu fakat John'un kanayan ellerini görünce daha çok üzülüyordum.

  Neden kanıyorduki tek sebebi bir makineydi.Peki ya John'un suçu neydi bir yandan da bunu düşünüyordum.Cevapları olmayan sorular ile yanlız başıma kaldım, bu hayattan artık bıkmıştım yeniden başlamak istiyordum fakat bunun geri dönüşü yoktu, bu yolun bir çıkışı yoktu.

   Kalbim ağrıyor, keşkelerle dolu olan hayatı silmek istiyordum.İçimde yatanı dışarı çıkarmak, engelleri aşmak istiyordum.Bunun imkansızlıktan ibaret olduğunu biliyordum ama uğraşıyordum, kaybetmek istemiyordum.

   Kollarımı bütün gücümle ittim.John'u düşündüm, onun bağırışlarını...

  Gördüğüm ise tek elimdeki zinciri kırmış olduğumdu bunun sonucunda da diğer elimlede bağlı olanı açtım, imkansız diye bir şey yoktu.

   John baygınlığını unutup makas pençelerini çıkarıp yürümeye çalıştı fakat baygınlığını hala atamamıştı.Yürüyemiyordu.Hemen onun belinden tutup yürümesine yardım ettim.

    Etraf çok soğuktu o kadar mum olmasına rağmen...zaten bu soğuk odanın tek bir girişi ve çıkışı vardı.Artık burada kalamazdım ya savaşacak ya da ölecektik.

    O kadar hızlı koşuyorduk ki ne tarafa gittiğimizi bile göremiyorduk.Mumun sönmemesi için biraz yavaşladık.

   Tam o sırada sağ tarafta duran bir kapı gördüm biraz dinlenmemiz gerekiyordu.

   Kapının kolundan tutup ittim.İçerisi tekrar karanlıktı, bu sefer yan tarafa elimi uzattım burası taş değildi sanki metaldi.Biraz oturduk John'un sersem olan hali düzelmişti.

    "John ne oldu bize böyle ? Neden seni aldılar ?"

    "Bak ben şimdi bodrumdaydım tam o sırada kitaplık oynadı, içinden iki tane mor kapüşonlu insan çıktı ve beni uyuşturdular.Sonrası zaten...senin yanında buldum kendimi.Ben sadece bu kadarını biliyorum Marie bize ne yapmayı planlıyorlardı ki ?"

     "John bence yolumuza devam etmeliyiz." diyerek ayağa kalktım John'un yerden kalkması içinde elimi uzattım, sonrasında çektim pek ağır değildi.Fakat elinin yumuşaklığı yoktu sanki pürüzlü ve sert bir el tutuyordum.

      Koştuk ve koştuk buranın sanki çıkışı yoktu.Çok terlemiştik.Susamıştık...

      Sonunda kapısı olan bir yere gelmiştik.Kapının kolundan tuttum ve içeri girdim.Bir sürü keskin alet vardı bıçaklar, çatallar...buranın mutfak olduğunu anlamıştım.

    Bir süre etrafta dolanarak lambanın düğmesini bulmaya çalıştık ve buldukta, ışıklar teker teker açılmaya başladı ve buranın mutfak olmadığını anlamıştık burası sanki cinayet odasıydı.Bunun sebebide metal masada yatanın bir kız olduğuydu ve yüzüne kadar örtüyle örtülmüş olduğunu anlayana kadar.

    Burada biraz daha kalamazdık gün ışığını görmek istiyordum, havayı özlemiştim.Geldiğimiz yöne doğru yöneldim tam kapıyı açacakken şişman, elinde balta olan ve maske takan adam üzerime yürümeye basladı.John arkadan;

    "Geri çekil !" diye bağırdı.Geriye doğru koştum.John pençelerini çıkardı ve adamın üzerine yürüdü.Tek bir pençeyle adamı yaraladı sonrasında ise beni çağırdı.

     "Koş Marie, koş..." diyerek bana adamın arkasından geçmemi söyledi.Geçmiştim ve bütün hızımızla koşmaya başlamıştık.Koşarken metalden çıkan o ses kulağımı tırmalamıştı.Sonunda John yere düştü, inledi ve bağırdı.

GECENİN KARANLIĞINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin