Bölüm Şarkısı:Zoe Mthiyane-Opar
Sonunda kocaman bir takım olmuştuk, altı kişiydik.Ben, Jenny, Roberto, John ve iki adet koruma...tabi soğuk kanlılıkları bize nasıl yardım edecekse.
Jenny'nin helikopterine binerek MAKİNE (Mor Kapüşonlu Nesil)'ye karşı savaşmaya gidecektik.Ama öncesinde eve gitmek istiyordum.Jenny'e benim evime gitmemiz gerektiğini söyledim.Jenny pilot olan korumasına;
"Marie'nin evine gidelim.'' dedi.Evim ormanın hemen yanındaydı.Sabahları huzurlu ve güvenli hissederdim kendimi.Kocaman iğne yapraklı çam ağaçları, küçük ve gökyüzü mavisi bir gölü çit gibi çevreleyerek içlerine alıyordu.Akşamları ise kendinizi büyülü bir dünyadaymış gibi hissederdiniz.Çamların üzerine biriken yoğun sis tabakasını, humuslu toprağı ve üzerinden çok yürümekten oluşan, göle doğru giden dar patikayı görürdünüz.
Evimin California'da olması bana göre güzeldi.Helikopterle eve varmamız kolay oldu.Sırt çantamı yere indirip ilk fermuarı açtım.Şıngırdayan anahtarı buldum.Veranda'nın merdivenlerini çıkıp çelik kapıya ulaştım.Kapı açıldı.Ev bıraktığım gibi duruyordu sadece biraz tozluydu.
Merdivenleri ikişer üçer atlayarak yukarı ulaştım.Odamdaki telefonu alıp Tony'i aradım.Telaşlı olarak bir elimde cep telefonunu açmasını beklerken, diğer elimle de el yazmasını arıyordum.Üçüncü çalıştan sonra açıldı.
"Merhaba Tony, benim Marie."
"Merhaba Marie." konuşan bir kadındı ama ben Tony'i aramıştım.Telefonu kulağımdan çektim, Tony yazıyordu.
"Marie ben Tony'nin annesi Alice.Tony birkaç gün önce kayboldu.Bütün herkes onu arıyor." sesi çok kötüydü hani ağladıktan sonra çıkan boğuk bir sesti.
"Bu çok kötü, sizin için üzgünüm." dedikten hemen sonra kapatacaktım ama Alice tekrar konuştu.
"Marie eğer Tony'i bulursan bana söyle olur mu ?"
"Tamam olur."dedim ve kapattım.
El yazmasını aramayı bırakarak çalışma masasının koltuğuna oturdum.Böyle olması gerekiyor muydu? Önce onu bulmalıydık sonra MAKİNE vardı.Yoksa Tony'i kaçırmışlar mıydı? O kadar çok endişeleniyordumki düzgün bile düşünemiyordum.Rahatlamaya ihtiyacım vardı.
Hızlıca aşağı indim.Veranda'dan inerek, ormandaki dar patikayı geçip küçük göle ulaştım.Evden hızlıca çıktığımı gören John arkamdan koşarak geliyordu.Ayak bileklerime kadar gelen çimlerin üzerine oturdum, John'da yanıma oturdu.
Omuzlarımız birbirine değiyordu.Onun sıcak tenini hissetmek bana eski günlerimi hatırlattı.
Ben onun nefesinde yaşıyordum, bana dokunduğu her dakika yeniden can buluyordum.Eli elimdeyken zaman dursun saat kavramı yok olsun istiyordum.Hani derler ya etimi kesseler kan akmaz diye, işte benim de canımı alsalar ruhum duymazdı.Şu an bir dilek hakkım olsa dudaklarının dudaklarımda olmasını dilerdim çünkü ben orada can buluyordum, nefesiyle yeniden doğuyordum.
Herkes için aşkın farklı tanımı vardır kimisi sevdiğinin gözlerini, kimisi dudaklarını gösterir ama bana sorsalar dokunduğum tenin derdim.
John ayağa kalktı.Aniden önüme geçti ve yeşil gözleri benimkilerle buluştu.Sıcak ve kuru dudağıyla beni uzun bir şekilde öptü.Uzun bir süre pes etmedim sonra kendimi geri çektim.
"Hadi hazarlanmalıyız !"
Tekrar eve doğru el ele tutuşarak dar patikadan geçiyorduk.Veranda'dan bize bakan Jenny'nin ifadesinde kıskanç vardı.Kesin bizi kıskanıyordu.Elimi hemen bıraktım.Herkes salonda toplanmıştı.Küçük bir toplantı yapmaya hazırladım kendimi.
"Herkes dinlesin öncelikle benim yakın arkadaşım Tony kayıp ve bunun arkasında MAKİNE olmalı.Onu bulmak için el yazmasını bulmamız gerekiyor." dedim.
"Geceyi burada geçireceğiz anlaşılan."dedi Jenny.
"Evet." sesim sıska ve boğuk çıktı.Sonrasında ise planı anlattım.
"Önce ben odamı araştıracağım, Jenny sen ve korumaların ise mutfak ve salonu, Roberto sende kiler ve koridorlara bak !"
"Peki ya John ?" dedi Roberto
"O da arka bahçe ve banyoları..." dedim.Herkes salon'dan ayrıldı.Odamda ilk önce yataktan başladım.Çarşaf ve yastıkları yere attım ama burada da yoktu.Sonra giysi dolabıma baktım.Kıyafetleri tek parça halinde toplayıp dağınık yatağın üzerine koydum.Yine yoktu.Yaklaşık olarak bir saat aradım ama yoktu.Birden aşağıdan kalın ama boğuk bir ses duydum.
"El yazmasını buldum galiba !"
Koşarak aşağı indim.Bu ses sihirbazdan gelmişti yani Roberto'dan.Herkes antre'de toplanmış Roberto'nun elindeki el yazmasına bakıyordu.Uzaktan kalın ve kahverengi deri ciltli el yazmasının bir kısmını görebiliyordum.İyice yaklaştım.Üzerinde bulunan güneş ve ay simgeleri simya'nın temel konusu ve sembolüydü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN KARANLIĞINDA
FantasíaBAŞARMAK TEK BİR SEÇİM İSE NASIL AYAKTA KALACAKSIN ? TEK BAŞINASIN FAKAT MAKİNE SENİ TANIMADI ! Marie önemli bir seçim yapmak zorundadır.MAKİNE bütün herkesi ele geçirmeye çalışacak fakat Marie verdiği kararlarla büyük bir cesur olduğunu kanıtlayaca...