# MULTİMEDİA BURAK #
Arda'nın Ağzından
Kahvaltı olanlar hakkında konuşmam gerekiyordu Güneş'le. Bize ufak da olsa bir açıklama borçluydu bence.Zaten o olaydan sonra Tolga'nın 'Eren tarafından başına ne gelirse hak ediyor.' demesi ayrı bir ironiydi.
Hepimizin öğretmenlerin toplantısı yüzünden dersleri boştu. Sadece o ve Burak yoktu. Bizde bizim tayfayla kafeteryadaki her zaman ki yerimize geldik.
Burak'ın gelmemesinin sebebi Allâh bilir ney? İşi varmış. En fazla telefon sapıklığı yapıyordur salak.
Konuşurum konuşmasına da Güneş'le bizim bloğa geldiğinden beri hiç karşılaşmadık. Öğle yemeğinde de yoktu. Gittikçe daha fazla meraklanıyorum. Sonunda merakıma yenik düşüp soruyu sordum.
"Abi Güneş nerede ya? "
" Hiç bir fikrim yok kuzen ya. Sabah gördüm bir tek. Öğle arasında gelip yanımıza oturmasını söyledim ama... "Dedi Deniz .
" Bizene ya daha kaç gündür tanıyoruz ki hem onu. Kim bilir yine kiminle sürtüyordur. Dimi Tolga?"Tolga derken ağzını burnunu büzen Ezgi'ye karşı hain planlarım var. Böyle ağzına ağzına fırıncı küreğiyle vuracağım.
"Ben yatakhaneye gidiyorum belki oradadır yoksa ararım artık telefonunu. "diyen Deniz'e bende katıldığımı belli ederek
" Bekle beni ben de geliyorum. "dedim.Masadan kalkarak ikimiz beraber yatakhaneye doğru ilerledik.
Deniz çoktan kapıya ulaşmış açıyordu ki beni durduran şey telefonuma gelen mesaj sesiydi. Turkcell'denmiş.
" Arda açılmıyor. "Deniz hem konuşuyor hemde kapıyı zorluyordu." Kilitli. "dedi sesi titrerken.
" Nasıl ya? Çık bir ben deneyeyim. "der demez kapıya doğru koştum ve açmaya çalıştım ama açılmıyordu. Kapı demir olduğundan dolayı tek başıma kıramazdım. Bende bu yüzden Hakan'a mesaj attım.
KİME:HAKAN
Acil Denizlerin odasına gelin. Çok Acil!Yazarken anlam veremediğim şekilde ellerim titriyordu. Deniz'de sürekli kapıyı zorluyordu.
Çok geçmeden Hakan ve Tolga geldi. Hakan hemen Deniz'e sarılıp kenara çekerken ben ve Tolga bakıştık. Aynı anda kapıya doğru birden kuvvetlice vurunca kapı kırıldı.
Gördüğü manzara karşısında nefesim kesilmişti. Birden bir çığlık sesi duyuldu. Bunu yapan Deniz'di. Herkes bir anda olduğumuz yere toplaştı. Gelen her kız çığlık attı ve saçma sapan bir gürültü kirliliği oluştu.
Güneş yerdeki kanların içinde yatıyordu. Saçının üstündeki kanların bir kısmı kurumuş bir kısmı hala akışkan haldeydi.
"Neler oluyor burada? "diyerek kalabalığı dağıtmaya çalışan Komutan'ın sesiyle yaşadığım şoktan az da olsa kurtulmuştum. Hepimiz bu haldeydik. Tolga dahil hiçbirimiz hareket etmiyorduk sadece bakıyorduk. Sahi neden hiç birimiz onu yerden kaldırmıyoruz?
" Hey hey gençler açıl-"cümleyi tamamlayamadan yerdeki Güneş'i gördü. Bir hışımla onu kucağına alıp koşar adımlarla ilerledi. Biz de onun arkasından gittik.
Şu an aklımdaki sorulardan bir tanesi de 'Ben hangi ara bu kıza bu kadar bağlanmıştım.' Sanırım bu bağlanmak değildi. ani yolda küçük bir çocuğu görürsünüz ya ağlarken ve içiniz acır ona yardım etmeye çalışırsınız. Bu da onun gibi bir şeydi. Çocuk gibiydi. Hepimizden küçüktü ve yüreğinin iyiliği yüzündeki gülümsemeden yeşil gözlerinden belli oluyordu. Belki de küçük kız kardeşim olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İRİS
RomanceO mavi gözlü bir devdi. Küçücük bir kadını sevdi. *** Güneş, her seferinde bıkmadan affedendi. Tolga ise her seferinde bıkmadan Güneş'in hatalarına misliyle karşılık verendi. Üstelik Güneş ayı o kadar çok sevmişti ki her gün o yaşasın diye kendi...