"İris"

4.2K 134 12
                                    



Gördüğüm rüya uyanmamı sağladı. Deniz uyuyordu ve odayı sadece benim komodinimin üstündeki mavi abajurlu lamba aydınlatıyordu. Onu da karanlık korktuğum için yakıyordum ama Deniz'i rahatsız etmemek için de parlaklığını düşürüyordum. Yatağımın tam karşısındaki pencere açıktı ve içeri soğuk hava giriyordu. Üzerime yatağımın ucundaki uzun ve oldukça kalın hırkamı geçirerek pencereyi kapatmaya gittim. Pencereyi kapatmak için kulpa yeltendiğim sırada ister istemez gözüme yıldızlar çarptı. Hava bulutsuz olduğu için yıldızlar çok açık bir şekilde gözler önüne serilmişti. Hırkamı biraz çekiştirerek üzerimde daha çok yer kaplamasını sağladım.

Lisede derslerde öğrendiğim kadarıyla gökyüzüne baktığımızda geçmişi görüyormuşuz. Yıldızların ışığı bize ulaşana kadar sönüyormuş. Mesela şu an bana parlayıp duran yıldız kim bilir kaç ay ya da yıl önce parıldamayı bıraktı?

İçimin bir anda ürpermesini sağlayan soğuk hava, düşüncelerimi geride bırakmama neden oldu. Hemen camı kapatıp arkamı döndüğümde koca bir karanlıkla karşılaştım. Işık hangi ara kapanmıştı? Gözlerim karanlığa yabancı olduğu için hiçbir şeyi seçemiyordum. Lambayı el yordamıyla açmaya çalıştım fakat bulamadım. Belki gözlerimi açsam karanlığa alışır ve eşyaları seçebilirdim ama yapmadım, yapmam da. Karanlıktan oldum olası korkmuşumdur. Nesinden korkuyorum gerçekten bilmiyorum ama olduğumdan daha yalnız hissetmeme neden oluyor. Bir ara üstelik sırf bu fobim yüzünden psikolojik destek bile aldım ama sonuç yok. Neden korktuğumu kimse bilmiyor. Zaten herkes beni böyle kabul etti o yüzden değişmeye ne çalıştım ne de çalışıyorum. Tabi ben bu karanlık korkuma 'akluofobi' demeyi tercih ediyorum çünkü daha havalı oluyor. Neredeyse kimse anlamını bilmediğinden bir şey de diyemiyor.

Ellerimi bir yerlerde sürterken telefonumu buldum. Hemen güç tuşuna basarak etrafı aydınlattım. Gözlerimi yavaşça açtım. Terliklerimi çıkarıp ayakkabılarımı giydim ve hemen kendimi dışarı attım. Açık havaya ihtiyacım vardı. Hızla bahçedeki bizim klasik çardağa gittim. Derin derin nefesler alarak kalbimin ritmini düzene sokmaya çalışıyordum. Kendime geldiğimde annemi aradım. Saatin kaç olduğu umurumda değildi, sadece sesini duymalıydım. Uzun zamandır ne ben onu aramıştım ne de o beni.

"Alo? Kızım! Nasılsın annecim?"Sesindeki neşe ister istemez gülümsememe neden oldu. Gecenin bu saatinde kim bilir yine neler yapıyordu?

"İyiyim annem."

"Baban seni çok zorlamıyor değil mi orada?"

"Yok, yok. Çok rahatım. Uzun zamandır hiç aklına gelmedim Validem. Unutulduk bakıyorum."

"Olur, mu öyle şey bebeğim? Ekrem sağ olsun telefonumun içine etti. Tamire filan gönderdik anca geldi. "Büyük bir kahkaha patlattım.

"Neyse annem ben seni gece gece rahatsız ettim. Görüşürüz."

"Görüşürüz bebeğim. Ekrem yok bugün Huriye teyzenle beraberiz bu gece. Çok selamı var sana. Bir de diyor ki 'Hala iş yok mu bu fare kılıklıda?'"

"Aleykümselâm." Der demez kapattım telefonu. Çünkü daha böyle uzardı bu konuşma ve sonunda ben Huriye teyzenin doktor yeğeniyle evli bile çıkabilirdim.

Gökyüzüne bakarak şimdiye kadar yaşadığım her şeyi gözden geçirdim. Annemin halamlara karşı direnmesini, babamın her şeye bir kulp takmasını, bir kere sırf bizi görmemek için eve gelmemesini, beni o saçma sapan kızlardan sanmasını... Çokta mükemmel değilmiş hayatım ha?

Her bir derdimi farklı yıldızlara koydum. O yıldızlarla beraber onlarda söneceklerdi. Biliyordum, en azından buna inanıyordum.

Gözlerimi etrafta gezindirdiğim sırada bir banktan sigara dumanının yükseldiğini gördüm. Yavaşça dumanın yanına doğru ilerlerken beni fark etti. Bana baktığında gözlerim gözlerine takıldı. Böyle bir renk var mıydı yeryüzünde? Biraz daha yaklaştığımda o kişinin Tolga olduğunu gördüm. Biraz önce düzene soktuğum kalp ritmim tekrar bozuldu. Yavaşça karşısına dikildiğimde yüzümdeki tebessümü durduramıyordum.

İRİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin