"Caddelerde Bostan"

3.5K 124 18
                                    


-Multimedya Tolga-

Hepinizi çok seviyorum. Çok tonton okurlarsınız. Vallahi sizin böyle yanaklarınızı yoğurasım geliyor. Sıkıp böyle dudaklarınızı balığa benzetip o tatlı halinizi göresim geliyor. Kısacası yerim sizi ya!

Keyifli okumalar...

Onun böyle kokması adil miydi? İçimi böylesine titretmesi, ona karşı sürekli bir sarılma hissi duymam... Bende fırsattan istifade kokusunu içime çektim. Kendi kokmasa da güzel kokuyordu. Ona aitti sonuçta ve ben ona ait olan her şeyi seviyordum. Bir de sarılırken aradaki boy farkı yüzünden yüzüm tam olarak kalbine denk geliyordu. Aniden sarılışım sayesinde kalbinin ritmini bir ara hissetmedim. Kafamı kaldırıp yaşadığını kontrol edecektim fakat beni kendinden ayırmasından korkuyordum. Bir kaç saniye sonra galiba o da olayın şokundan çıkmıştı. Birden göğüs kafesi aceleyle yukarı kalkıp indi ve kalbinin ritmini yakalayamaz oldum. Ben doya doya kokusunu çekerken birden bu güzel şeyden mahrum bırakıldım. Omuzlarımdan tutup kendisinden ayırmıştı beni. Suratına bakamıyordum. Utancımdandı evet ama onu bir nevi kandırdığım için mi utanmıştım yoksa sarıldığımdan mı utanmıştım bilemedim.

"Özür dilerim. Şey... Bir anda oluverdi. Kusura bakma."diyerek kendimi savundum ve bir anda Zeynep'in yanına giderek bir şey söylemesine fırsat vermedim. Arda biz beraber girdiğimizde Zeynep'in sesini duyunca dışarı çıktı. Böyle yapmasının sebebi vardı tabi. Onu da bir ara öğreniriz artık. Yatağın yanındaki koltukta Burak oturduğu için bende Burak'ın yanında dikildim.

"Korkuttun bizi be. Bir daha vallahi şekerine dikkat etmezsen seni sana bırakmam ben seni öldürürüm."diye saçma bir şeyler söylemem üzerine içeridekiler güldüler. Mutluluğumdan kelimeleri birleştiremiyordum. Ben öyle söyleyince kollarını sarılmak için uzattı. Bende hemen kollarının arasına girerek sıkıca sardım onun ince belini. Herkesin suratında bir tebessüm vardı. İçeride Ezgi de vardı ve o da aynı bizim gibi gülüyor kimseye iğneleyici bir şey söylemiyordu. O da iyi biriydi aslında. Dışından olmasa da özünde iyi biriydi. Önemli olan özüydü zaten. Biraz sonra etrafta yine Burak'ın saçma sapan esprileri uçmaya başladı. Çok geçmeden Tolga da odadan dışarı çıktı. Çok bile durmuştu. Ben de peşinden çıkıyordum ve tam kapıyı açmıştım ki doktorla Tolga ve Arda'nın konuşmasını duydum.

"İki gün burada misafir edeceğiz arkadaşınızı gençler. Burada kaldığı süre boyunca da her türlü stresten uzak durmak zorunda. Duygular yoğun yaşandığı zaman normal bir insanın şekeri bile oynayabilir bir de onun bu konuda hastalığı var. Siz anladınız çocuklar. Dikkat etmeniz lazım. Tekrar geçmiş olsun."dedikten sonra yanlarından uzaklaştı doktor. Sonrada ikisi kendi arasında konuşmaya başladı.

"Ağabey ben o burada kaldığı gün boyunca burada beklerim artık. Yapacak bir şey yok."dedi Arda.

"Sebep? Sen onun arkadaşı değil misin?"Sesinin tonunu nasıl ayarlıyordu bu adam anlamıyorum.

" İşte öyle değil. Ben buna azıcık hava yapayım diye birazcık abarttım. Hastalığı konusunda biraz uğraştım onunla. Tabi çok sinirlendi o da ve baya kanlı bıçaklıyız şu an. Hatta bugün sabah buluştuk ve pek de iyi geçmedi. "

"Buluştuğunuz da ne oldu peki?"diye sordu Tolga. Eliyle çenesini sıvazlıyordu.

"Ben bundan özür diledim o da kabul etti ama kendini daha iyi hissetmek için bir şartı olduğunu söyledi. "dedi Arda ve benim onları dinlediğim kapının olduğu duvarın oradaki sandalyelere oturdu. "Ben de kabul ettim. Sonra bana işte söylediklerimi tekrarla dedi bende tekrarladım. Tam giderken de dediklerimin hepsini ses kaydına aldığını söyledi."

İRİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin