¶ MULTİMEDİA TOLGA ¶
Şimdiye kadar kurduğu en uzun cümle.
Bir şey söyleme. Hiç biri sana özel değil. Deniz'e de olsa aynı şeyi yapardım. Haksızlıktan nefret ederim. Senin bu olayda suçun yoktu seni savundum. Şunu da söylemesem olmaz, senden iğreniyorum
Beynimde bir ağırlık varmış gibi hissediyorum. İçimde sıkıntı var. Beni boğan, nefes almamı engelleyen. Her hatırlayışımda göğsümü daraltan. Hani vicdan azabı çektiğinizde sürekli ağlamak istersiniz veya en yakın arkadaşınızla kavga edersiniz ve üzüntüden kalbinizin sıkıştığını bilirsiniz. Evet evet aynı böyle bir şey işte.
Belki de en baştaydı hatam. Gelmeyecektim buraya. İtiraz edecektim anneme ve buraya gelmeyecektim. Ya da kimseyle tanışmayacak ve içime kapanık yeni olarak yaşayacaktım.
"Güneş Hanım on gün raporlusunuz. Sizi burada misafir etmek durumundayız. "
Kafamı yavaşça anladığımı belirterek salladım.Doktor çıktıktan sonra içeri bizim tayfa girdi. Herkes dahil.Deniz yanımdaki koltuğa oturuyor, Arda Hakan ve Burak yatağın kenarında dikiliyorlardı. Ezgi camın kenarında durmuş pencereden dışarıyı inceliyordu. Bakışlarım hemen Tolga'yı aradı ve buldu da. Tam yatağın karşısındaki duvara yaslanmış bana bakıyordu. Bakışlarım onun maviden daha mavi gözleriyle buluşunca hiç istifini bozmadı. Her zamanki gibi utanıp bakışlarımı gülmekten bir hal Deniz'e çevirdim. İçten gülüyordu . Aralarındaki konuşmayı es geçerek konuştum.
"Burak senden bir şey isteyebilir miyim? "dedim sonunda sesli bir şekilde yutkunarak.
" Seni dinliyorum Sun. "ister istemez güldüm. Saçma sapan espriler yaparak komik olmasa da beni güldürebilen çocuk.
" Şey bana 1 tane Dan-"cümlemi bitiremeden telefonu çaldı ve özür dileyen bakışlarını benimle buluşturarak odadan çıktı. Ardından Deniz'in sonra da Arda'nın. Hepsi teker teker çıktı. Deniz çıkınca Hakan'ı da peşinden sürükledi.Odada anlamsız bir sessizlik varken Ezgi konuştu.
" Benimde alışverişe gitmem gerek. Tekrar geçmiş olsun canım ya. "dedi elini omzuma getirip sıkarak ve çıktı. Odada sadece ikimiz vardık. Oda çıkar diye düşündüm. Benden iğrenen biri olarak.
Şu anda canım ölümüne Danette çekiyor ve ben Tolga'ya söyleyemem. Asla söylemem. Ölürüm de söylemem.
" İstediğin şeyi söyle artık. Kavranma karşımda. "dedi. Doğal olarak hemen ona baktım. Nasıl anlayabildi? Nasıl becerdi yani?
" Şey ee ben şeyi çok severim. " Neyi dercesine kaşlarını kaldırdı. Bakışlarımı daha demin Ezgi'nin bulunduğu pencereye çevirdim ve öyle konuştum.
" Danette. "
" Ne?"
"Danette dedim. "
" Yaşın kaç kızım senin?"
"18.Benim içimdeki çocuk daha ölmedi bir kere. "
" Sen zaten çocuksun. Tamam bekle burada! "
" Zaten bu halde nereye gidebilirim ki? "
" Kapa çeneni! "dedi ve çıktı.
Aradan beş dakika geçmeden içeri elinde Bim poşetiyle girdi. Yok artık. Bim mi? Ciddi misin?Tam kahkaha atacakken konuştu.
"Sus ve sadece ye!" der demez kucağıma poşeti fırlattı.
"E kaşık? "diye sordum. Neyle yememi bekliyordu Allah aşkına!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İRİS
RomanceO mavi gözlü bir devdi. Küçücük bir kadını sevdi. *** Güneş, her seferinde bıkmadan affedendi. Tolga ise her seferinde bıkmadan Güneş'in hatalarına misliyle karşılık verendi. Üstelik Güneş ayı o kadar çok sevmişti ki her gün o yaşasın diye kendi...