Ben hiç o her korktuğunda babasının arkasına saklananlardan olmadım, olamadım. Aksine her korktuğunda babasından kaçan kız oldum çünkü benim asıl korktuğum hep babamdı. Korkutan şeyden kaçıp korktuğum şeye saklanamazdım değil mi?
Aramız öyle aşırı derecede berbat değildi ama kötüydü işte. İdare edemeyecek şekilde kötüydü. Berbat bir çocukluk geçirdim diyemem asla! Aksine güzeldi. Eğlendiğim zamanlar oldu tabi ama hiçbirinin içinde babam yoktu. Yine de değişik olarak beni seviyordu. Seviyorda nasıl böyle davranıyordu Allah bilir.
Yavaşça gözlerimi babamdan ayırıp bize verilen paintball silahlarından bir tanesini aldım. Silahı alanlar sıraya geçiyordu. Yanımda tanıdığım kimse yoktu. Az ileride Burak, bir kaç sıra arkamda Kaya Can ve en önlerde de Ezgi vardı. Ormanlık alanın boş olduğu bir kısımda hepimizi sırada bekletiyorlardı.
Her zamanki gibi babamın sağ tarafında Tolga hazır olda duruyordu. Gözleri karşısındaki kalabalığı tarıyordu. Bize verilen komutlarla bizde hazır ola geçtik. Hepimiz birden yaptığımız için robota benziyorduk. Komik.
"Kendine kendine gülmeyi cidden kesmelisin."diye fısıldadı birisi arkamdan. Kafamı çevirdiğimde siyah dağınık saçları, hiç çıkarmadığı siyah küpesi ve kara gözleriyle Kaya Can'dı.
"Sen nasıl buraya geldin? Arkalardaydın."diye fısıldadım bende.
"Sürekli yanında olacağımı söylemiştim. "Gülümseyerek sessiz kaldım sadece. Doğru. Söz vermişti. Tutmazsa zaten benden önce Tolga hallederdi onu.
Babam konuşmaya başladı. "Talimin son seviyesi bu sefer. Bu yüzden karşınızdaki askeri tam kafasından vuracaksınız."
"Oyunun başında sana headshot yapacağım desene. Çabuk işin biter bende seninle uğraşmaz bayrağı alırım."dedi Kaya Can arkamdan kulağıma doğru.
"Becerebilirsen."diyerek meydan okudum bende. İkimizde onun beni anında kafamdan vurabileceğini biliyorduk. Yine de inat işte.
"Sessiz!"diye bağırdığında babam etraftaki uğultu biraz olsun azalmıştı ama hala devam ediyordu. "Embesil ötesi yavrularım, sesinizi kesin! Her neyse öncekilere göre daha az merminiz olacak. Ona göre tasarruflu kullanacaksınız. Son olarak da bayrağın başında bir asker olacak. Şimdiden iyi şanslar."diyerek geri çekildi ve arkada duran kulübe olan ama aslında karargah olarak kullandıkları yere girdi. O gittiğinde herkes rahata geçti. Embesil
ötesi. Çok çok kızdığında bana da böyle söylerdi. Embesil ötesi yavrum.(Random atmasam olmaz sxcdşdkdlsj ulan randoma bak kdkdödldşdş)
Hepimizi sırayla ormanlığın içine gönderdiler. Biz Kaya Can ile yan yana giderken Kaya Can durdu. Ne olduğunu sormak için arkamı döndüğümde ise fazla sert bir şekilde onunla konuşan Tolga'yı gördüm. Beni de görünce yanına çağırdı. Kolunu belime doladığında kafasını çevirdi Kaya Can. Burnumun kemerine bir öpücük kondurup konuşmaya başladı.
"Bana bak bu kez her ota boka ateş etme. Çünkü mermin senin katıldığın talimdekinin yarısı kadar. Eğer Kaya senden önce vurulursa onun silahındakileri kendinkine koy. Ayrıca olur da orada mermin biterse silahını bırakma. Normal bir sopa olarak kullanabilirsin. Bu durumda herhangi biriyle karşı karşıya gelirsen de onun silahıyla onu vur."Sert yüz hatları hala aynıydı. Hızlıca yanağını öpüp geri çekildim. Yine de değişmedi ifadesi ama belimdeki eli daha çok sıkılaştı. "Sonra da eğer Eren'le karşılaşırsan kendi kafana sık. Korkma, çok fazla kamera var. Ben hep seni izleyeceğim. Kendini vurduğunda ben çıkman için anons yaptıracağım babana. Ben yaparsam inadıma üstüne gelir ama baban yaparsa geri çekilmek zorunda kalır." Vay anasını ne zeki be! Bu haline gülümsemeden edemedim. "Son olarak kendine dikkat et güzelim."Bunu söylerkenki gözlerinde barındırdığı ifade o kadar değişikti ki kayboldum sandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İRİS
RomanceO mavi gözlü bir devdi. Küçücük bir kadını sevdi. *** Güneş, her seferinde bıkmadan affedendi. Tolga ise her seferinde bıkmadan Güneş'in hatalarına misliyle karşılık verendi. Üstelik Güneş ayı o kadar çok sevmişti ki her gün o yaşasın diye kendi...