13. Bölüm

5.9K 386 19
                                    



"Ne kadar çok yapacak şey var ve ne kadar az zaman."



Bölüm Şarkısı: Atakan Ilgazdağ - Yeni Bir Gün



Yaklaşık on dakikadır az önce yaşanan durumu anlamlandırmak için düşünüyordum. Oyundan hatta ortamdan tamamen kopmuştum. Hiç tanımadığım bir adam gelip bana saçma sapan cümleler kurmuştu. Atay için burada olduğunu, Atay da ona yarayan bazı şeyler bulunduğunu ve en önemlisi bunlara benim sayemde ulaşacağını söylemişti.

Peki ama ben kimdim?

Benim böyle bir durumda nasıl bir işlevim olabilirdi ki ben sadece Atay'ın sıradan bir arkadaşıydım. Burada bulunan birkaç kişiden biriydim hatta burada bulunanlar kadar bile Atay hakkında bilgi sahibi değildim.

Tüm bunları neden Ceren'e, Gamze'ye ya da Çağrı'ya değil de bana demişti?

Bana zarar vermek istese çok kolay bir şekilde bunu yapabilirdi ama yapmamıştı. Bana kesinlikle zarar vermek isteyen biri değildi, şaka yapar gibi bir hali de yoktu aksine oldukça ciddiydi.

Beynimin içinde tehlike çanları çalarken bu olanlardan Atay'a bahsetmem gerektiğini düşündüm. Sonuçta ben tanımıyorsam bile bu onunda tanımadığı anlamına gelmezdi. Hatta aksine onunla uğraşan biri olmalıydı.

Her şey bir yana bu adını bile bilmediğim adamın beni uyarmaması dikkatimden kaçmamıştı.

Genelde öyle olmaz mıydı?

Bir insan bir insana bu denli ciddi bir konuşma yaptıktan sonra 'bu konuştuklarımızı birine anlatırsan seni öldürürüm' falan demez miydi?

Oysa bu yabancı oldukça memnundu halinden. Bir şeyleri saklamak istemediğinden emindim. Sanki aksine Atay'ın duyması için kasıtlı yapılmıştı. Aklım karman çorman bu düşünceler tarafından boğulurken kulağıma gelen dış sesle daldığım düşüncelerden kurtuldum.

"Senin sıran."

Sesin sahibi olan Alper'e bakarken beynimin dediği kelimeleri algılaması biraz uzun sürmüştü. Yerimden kalkarak ifadesiz bir şekilde öne çıktım.

Bu sırada aklıma gelen bir başka düşünceyle tekrar Alper'e baktım. O da hala topu yuvarlamam için beni izliyordu. Acaba bu olanları Alper'e mi anlatmalıydım?

Plajda yaptığımız yarım kalmış 'güven' konuşmasından sonra aklımı karıştırdığı bir gerçekti. Belki de o bir şeyler biliyor olabilirdi. Hadi ama araba modelleri bile aynıydı. Kesinlikle biliyor olmalıydı. İçimden bunlar geçerken dışımdan belli etmemek amacıyla topu çok önemsemeden kazandığım hızla birlikte devrilmesi için kukalara yolladım.

Bowlingde zaten kötüydüm ve şu anda kaç tanesini devirebildiğim umurumda bile değildi. Bakma gereği bile duymadan arkamı dönüp yerime ilerlemeye başladım.

Bu sırada yan taraftan gelen alkış sesiyle başımı kaldırıp oraya baktım. Alkışlayan kişinin Semih olduğunu fark etmemle birlikte bana doğru başparmağını kaldırarak süper işareti gönderdi.

"Demiştim sende yetenek var, süper atıştı."

Arkamı dönüp kukalara baktığımda tamamının devrildiğini görerek gözlerimi büyüttüm. Bu sırada gruptan da kısa süreli ıslık sesleri gelmişti. Kafamın biraz da olsa dağılması yüzümde bir gülümsemeye neden olurken Semih'e dönüp aynı şekilde başparmağımı kaldırdım.

SON YALANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin