26. Bölüm

4.8K 341 28
                                    



"Kalbimizin üstünde sigara söndürmüşler gibi."




Bölüm Şarkısı: Ed Sheeran -Photograph




Metrodan yer üstüne çıktığımda atıştıran yağmurla birlikte ceketimin şapkasını başıma geçirdim. Fazlasıyla depresyonda, bir o kadar da asi tarafım tutmuştu. Atay'ın beni ekmesine yeterince sinirlenmemişim gibi bir de telefonu meşgule atması beni çileden çıkarmıştı.

Bu düşüncelerle birlikte çiseleyen yağmuru umursamadan olabildiğince ağır adımlarla eve yürümeye başladım. Islanmak şuanda umurumda değildi. Islanan ve birbirine giren saç tellerim hiç mi hiç umurumda değildi. Aksine yağmur altında yürümeyi severdim.

Şuanda da sinirimin yatışması için en gerekli olan şey buydu.

Islanmak!

Tabi bir yandan yarın okula gideceğim gerçeğini de göz ardı edemediğim için hastalanmayı gözüm yemiyordu. Bu yüzden yolu uzatmaktan vazgeçip yaya için yeşil yanmasıyla birlikte evimizin bulunduğu siteye adım atmak için karşıya geçtim.

Bir süre daha sıralı binaları geçerek nihayet kendiminkine geldim. Kapının açık olmadığını görerek zile bastım. Anahtarım vardı ama çantamın hangi derinliğinde olduğunu bilmediğim için uğraşmak istemedim. Annem ya da babamın açması daha çabuk olurdu.

Bir süre bekledikten sonra tekrar zile bastım. Hala bir kıpırtı olmayınca arabayı kontrol etmek amacıyla binanın yanına yürüdüm. Araba garajda olduğuna göre içerde olmalılardı ama kimse açmamıştı.

"İş başa düştü Sahra hanım!"

Dışımdan kendimle konuşmayı sürdürürken elimi çantaya atarak anahtarı aradım.

Neredeydi bu lanet anahtarlar!

Oysa ki fazla dağınık biri değildim. Çantamdan düzinelerce makyaj malzemesi falan çıkmazdı. İçinde sadece günü kurtarmama yetecek gereçler vardı ama yinede anahtarlar öylece kayboluyordu.

Bu duruma oldum olası ayar oluyordum. Birkaç demirin çarpışma sesini duymamla birlikte halkasından parmağımı geçirdiğim anahtarlığı çekerek özgürlüğe kavuşturdum. Nihayet bina kapısını açarak ilk engeli atlamıştım.

İçeri girerek az da olsa sıcak havanın yüzüme çarpmasıyla birlikte ısınmaya başladım. Dışarısı fazla serindi, şimdiye kadar fark etmemiştim. İlk basamakları geçerek asansöre yöneldim. Asansörün kapısına geldiğimde başımı kaldırmamla birlikte kapıya asılı duyuruyu görerek okumak için daha da yaklaştım.

"Asansör arızalanmıştır, lütfen merdivenleri kullanın."

Bu da neydi şimdi? Bugün her şey mi bana karşıydı Allahım? Ben şimdi merdivenlerden dokuz kat mı tırmanacağım yani?

Bu kadar yüksek binalarda asansör bozulması kadar saçma bir şey var mı? Varsa oda bizim son katta oturuyor olmamız olsa gerek. Dokuz kat yahu. Dokuz.

İnsaf!

Acaba bugün öldüm falan da beni gömmeyi mi unuttular ki?

Olabilir mi?

SON YALANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin