"Önce hayaller ölür, sonra insanlar."
Bölüm Şarkısı: Skylar Grey- I Will Return
Bazı şeyler vardır mecburi olduğumuz..
Yaşamak zorunda olduğumuz bir şehir, görüşmek zorunda olduğumuz insanlar, katlanmak zorunda kaldığımız acılar. Bunlar hep varlar ve nefes aldığımız süre boyunca da bizimle olacaklar. Bazen kaçabileceğimiz ama çoğu zaman peşimizi bırakmayacak pişmanlıklar belki de.
Böyle zamanlar da tek yapmamız gereken şey tüm dış seslere kendimizi kapatıp inebildiğimiz kadar ruha inebilmek.
İşte huzur o zaman içimizi dolduracak. Bunun için bize yardımcı olacak birkaç şarkı ve kulaklığa ihtiyacımız olacak mı peki? Elbette.
Yoksa daha fazla nasıl çekilir olur bu dünya değil mi?
Ama tüm bu şarkı ve kulaklık olayları işinize yaramadığı zamanlarda belki de tek gereken şey değer verdiğiniz birinin kalp atışlarında hissettiğiniz ritimdir.
Ne kadar süredir Atay ile birbirimize sarılı kalmıştık bilmiyorum ama bu benim için uzun bir süre sayılırdı.
Bu sesleri yeterince ezbere alabileceğim kadar uzun bir süre.
Şimdide aklımdan geçen tüm bu düşünceler eşliğinde Atay'ın dizine yatmış bir vaziyette kıpırdamadan duruyordum. Olanlardan sonra ikimizde ağzımızı açmamıştık. Odayı dolduran sessizlik içinde bir süre daha bekleyerek bu ruh halinden sıyrılmak için başımı kaldırdım.
Atay'ın da başını koltuğa yaslayarak gözleri kapalı halde durduğunu görünce uyuduğunu düşünerek sakince yanından kalktım. İkimizde ruhen yorgunduk. Odama gidip telefonumu kontrol etmek amacıyla yatağa oturdum.
Karnımdan gelen seslere de bakılırsa acıkmıştım sanırım. Yiyecek bir şeyler hazırlasam iyi olurdu. Telefon elimde tekrar odadan çıkarak mutfağa geçtim. Kızların gidişiyle birlikte buzdolabı da tamamen boşalmıştı. Son gece yeme kavramını biraz fazla abartmıştık galiba. Bu yüzden buzdolabının içinden çok dışıyla ilgilenerek kapağında bulunan magneti elime alıp pizzacının numarasını tuşladım.
Atay'ın da uyanınca aç olacağını varsayarak büyük boy bir pizza siparişi verdim. Şimdi tek yapmam gereken az önce dolapta gördüğüm birkaç limon ve naneden soğuk bir limonata yapmaktı. Çok severdim vakit buldukça yapmaya çalışırdım. Limon kokusu yeryüzünde ki en güzel kokulardan biri olabilirdi.
Elimde ki limonları tezgaha koyarken arkamda ki gölgeyle birlikte yerimden sıçrayarak korkudan limonu arkamda ki silüete fırlattım. Bu silüetin Atay olduğunu fark etmemle birlikte artık her şey için geç olmuştu bile. Neyse ki ani bir refleksle limonu havada yakalayan Atay'a mahcup mahcup bakmaya başladım.
"Beni öldürmeye falan mı niyetlisin?" dedi uykulu gözlerle şaşkın şaşkın bakarak.
"Olamaz yakalandım." dedim bende hala mahcup bir ifadeyle.
"Uyurken eline çok fırsat geçmişti güzellik."
Dedikleri yüzümde ufak bir gülümseme yaratırken konuştum.
"Genelde fırsatları pek değerlendiremem."
Konu bu şekilde kapanırken Atay yanıma gelerek devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON YALAN
Chick-LitNe ben ayırmıştım gözlerimi ondan. Ne de o. Şu an için aklımdan geçen tek düşünce gözlerine baktığım bu insanın bana ne yaptığıydı. Kendimi bilmesem ona aşık olmaya başladığımı düşünürdüm. Gerçi kendimi biliyordum ama bilmediğim şey aşktı. Olsam da...