Bazı şeyler kötü sonlara rağmen yaşanacak kadar güzeldir. Yüzyıllardır oynanmasına rağmen, hiçbir seyirci sahneye fırlayıp Romeo'nun zehirli içkiyi içmesine engel olmamıştır. Sonunda geminin batacağı bilindiği halde, Titanik filmi defalarca izlenmiştir.
"Bitecek" korkusuyla aşktan kaçanlar, eğer dünyaya gelmeden önce kendilerine danışılsaydı; sonunda öleceklerini bildikleri için hiç doğmamayı seçerlerdi. Böyle yaşanmaz.
Romeo ölmeli, Titanik batmalı ve aşk her şeye rağmen yaşanmalı.
Bölüm Şarkısı: James Arthur - Say You Wont Let Go
SAHRA
"Bunun mantıklı olduğunu sanmıyorum."
"Anne onu yalnız bırakamam!"
Aynada kendime çeki düzen vermeye devam ederken arkamda beni engellemeye çalışan anneme laf yetiştirmekte zorlanıyordum. Mezuniyet balosundan bir hışımla eve döndüğümde daha fazla ailemden bir şeyleri saklayamayacağımın farkındaydım. Bu yüzden o gece ikisini de karşıma alarak bilmeleri gereken her şeyi tane tane anlatmıştım.
Soykan'ın kaza ile olan ilgisini, Atay'ın tüm bunları bildiğini ve öğrendikten sonra nasıl deliye döndüğümü. Atay ile ayrı kaldığımız süre boyunca tüm bunları bildiğim için ondan uzak durmaya çalıştığımı söylediğimde annemin gözlerinde bariz bir duyguya tanık oldum. Pişmanlık duygusu.
Ayrı kaldığımız süre boyunca konuyu bilmediği için bunun sıradan bir tartışma olduğunu ve Atay'ı affetmem gerektiğini söylediğini hatırladım. Büyük ihtimalle bunu annem de hatırlamış olmalı ki bu sözlerinden dolayı fazlaca pişman görünüyordu. Babam ise annemin aksine her zaman ki sessizliğini korumuştu. Onlara kaza gecesini üzerinde küçük bir oynama yaparak anlatmıştım.
Atay'ın da o gece orada olduğundan bahsetmemiştim. Onun hikayede ki tek rolü Soykan'ın kardeşi olmasıydı. Ambulansı Soykan'ın çağırdığını söylemiştim. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum. Soykan'ı koruma gibi bir zorunluluğum olmadığının farkındaydım ama yine de ailemin onu berbat bir adam olarak hatırlamasını istemiyordum.
Böylece günler boyunca annemin onaylamayan sözlerine tanık olmuştum. Sürekli Atay'ı sevdiğini ama bu durumun yanlış olduğunu söylüyordu. Şu an aynanın önünde mahkemeye gitmek üzere hazırlandığım sırada bile beni engellemeye çalışıyordu. Neredeyse gitmemek için beni odama kilitleyen o annelere benzemek üzere olduğunun farkında mıydı?
Daha fazla bu tartışmayı sürdürmemek üzere bakışlarımı üzerimden alarak yönümü aynadan anneme doğru çevirdim.
"Sana gideceğim dedim."
Bu sırada odamın kapısında dikilen ve bir süredir tartışmamıza kulak misafiri olan babamı fark ettim.
"Baba ben..."
Tam özür dilemek için yeltenmiştim ki elini havaya kaldırarak beni susturdu.
"İlk olarak bu evde annene ilk kez sesini yükseltiyorsun."
Başımı yere eğerek pişman olduğumu göstermek istercesine sessiz kaldım.
"İkincisi ise biz sadece senin iyiliğini istiyoruz. Atay'ın iyi biri olduğunu biliyoruz ama bu durumu değiştirmiyor. Üstelik bildiğin gerçekleri bizden daha ne kadar saklamayı düşünüyordun kızım? Ölene dek mi? Soykan kendisi teslim olmasaydı bu gerçeği günün birinde öğrenebilecek miydik?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON YALAN
ChickLitNe ben ayırmıştım gözlerimi ondan. Ne de o. Şu an için aklımdan geçen tek düşünce gözlerine baktığım bu insanın bana ne yaptığıydı. Kendimi bilmesem ona aşık olmaya başladığımı düşünürdüm. Gerçi kendimi biliyordum ama bilmediğim şey aşktı. Olsam da...