"Küfredebilir, bağırabilir, duvarları yumruklayabilirdim ama sevilmiyor olmanın tuhaf acısını dindiremezdi hiçbiri."
Bölüm Şarkısı: Gnash- I hate u I love u
Atay'ı öylece yolun ortasında bırakıp gittiğimiz günden beri görmemiştim. Alper beni eve bırakmıştı ve bende günümün kalanını uyuyarak geçirmiştim. Günler bomboş geçip gidiyordu ve benim tek yaptığım okul ile ev arasında mekik dokumaktı. Mezuniyetime sayılı günler kaldığı halde heyecanlı bile hissetmiyordum.
Aklımda ki tek düşünce Berkay'ın teklifi hakkında ne yapmam gerektiğiydi. Aslında neyin doğru olduğunu biliyordum ama bunu yapacak gücü kendimde bulamıyordum. Atay'ı ele vermek benim için fazlasıyla zordu.
"Siz ne biçim sevgilisiniz Sahra abla?"
Yüzüme soğuk su atılmışçasına irkilmeme neden olan bu soruyla birlikte derin düşüncelerimi bir kenara bırakıp gözümün önünde elini sallayan minik oğlan çocuğuna baktım.
Burak, henüz yarım saat önce aşağı komşumuzun acil işi nedeniyle giderken bakmamız için bıraktığı oğluydu. Çocuk bakmaktan zerre anlamadığım halde buna gerçekten ihtiyacı varmış gibi görünen Ayten teyzeyi kıramadığım için kabul etmiştim. Kabul etmek gerekirse oda Burak'ı bana değil anneme emanet etmek ister gibiydi çünkü annemin evde olmadığını söylediğimde oldukça telaşlı görünmüştü.
Ayten teyzeyi ikna etmek istercesine gülümseyerek üstesinden gelebileceğimi söylemiştim ta ki Burak'ın bu kadar yaramaz olduğunu fark edene kadar. Tabi birde Semih'le buluşmam gerektiği gerçeğini unutmuştum. Bu yüzden Semih'i eve çağırmam gerekmişti ki bu benimde işime gelmişti. Çünkü pek dışarı çıkmak istediğim söylenemezdi.
Bu sırada elindeki kahve bardağıyla salon kapısında görünen Semih'e içten bir gülümseme göndererek yüzüme bakmaya devam eden sevimli çocuğa doğru konuştum.
"O da ne demek şimdi Burak?"
Yarım yamalak konuşmasıyla cevapladı.
"Semih abi seni ağzından öptü mü hiç?"
"Ağzımdan mı?" dedim gözlerim fal taşı gibi açılırken.
Semih ise kahvesini yudumlarken boğulmaktan son anda kurtulmuş öksürüklere boğulmuştu. Bir yandan da gülmekle kahkaha atmak arasında kaldığını kızaran suratından anlayabiliyordum. Aslında bu oldukça komikti.
"Evet ağzından, hem Semih abi yakışıklı baya. Bende büyüyünce öyle olurum, benimle sevgili olur musun o zaman?"
Dedikleri beni gülümsetirken yüzüme tatlı bir sırıtış yerleştirerek yanımda oturan Burak'ı belinden kavrayarak kucağıma aldım.
"Sen tüm bunları nereden öğrendin bakayım? Ve Semih abin sevgilim değil büyüyene kadar seni bekleyeceğim ben."
Sözlerim Burak'ın yüzünde kocaman bir gülümsemeye neden olurken heyecanlı heyecanlı konuşmaya başladı.
"Yaşasın! En güzel ablayı ben kaptım."
Bizim bu neşeli sohbetimizi karşı koltuktan izleyen Semih'e bakarak omuzlarımı indirip kaldırdım. Oda bana aynı anda göz kırpmıştı. Günlerimin tamamı Semih ile geçiyordu. Onunla geziyordum, onunla sinemaya gidiyordum. Hatta okul çıkışında bile Semih almaya geliyordu. Kızlar Semih'i sevseler bile Atay'a haksızlık yaptığımı düşündükleri için zamanımın çoğunu onunla geçirmeme içten içe deli oluyorlardı. Bunu bana itiraf edemeseler de bir şekilde imalarda bulunuyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON YALAN
ChickLitNe ben ayırmıştım gözlerimi ondan. Ne de o. Şu an için aklımdan geçen tek düşünce gözlerine baktığım bu insanın bana ne yaptığıydı. Kendimi bilmesem ona aşık olmaya başladığımı düşünürdüm. Gerçi kendimi biliyordum ama bilmediğim şey aşktı. Olsam da...