''Limon alman gerekiyor, abi,'' dedim telefon yüzüme kapatılmadan birkaç saniye önce. Telefonu sert bir hareketle tezgahın üzerine bıraktıktan sonra, ritmik şekilde ding sesi çıkaran makineyi kapattım, kahvem ve telefonumu aldıktan sonra odama doğru ilerledim. Sonbahar geliyordu, evimiz dışarıdan bile daha soğuktu. Bu yüzden, kendimi ısıtmak için her gün kahve içiyor, abim gelene kadar yorganların içinden çıkmıyordum.
Bardağı yatağımın yanındaki komodine bıraktım ve pofuduk yorganımın içine girdim. Yorgan birkaç saniye içinde vücudumu normal bir sıcaklığa kavuşturmuştu bile. Sağ tarafıma döndüm ve komidinin üzerindeki bilgisayarımı aldım. Alet çalışırken ısınıyordu, bu sıcaklığın beni ısıtabileceğini çok önceden fark etmiştim. Bilgisayarı yorganın altına soktuktan sonra karnımın üzerine koydum ve o açılırken kahvemden birkaç yudum aldım. Bugün pazartesiydi, dahası, aynı önceki pazartesiler gibi müthiş bir sıkıcılıkla geçiyordu. Tek fark, tam 158 gün sonra, Youtube kanalıma yeni bir video yüklemiş olmam, ve heyecandan kalbimin duracak kadar hızlı atmasıydı. İlk videomu yüklediğimde bile böyle heyecanlı hissetmiyordum, şimdi ise vücudum alarm vermiş gibiydi, sanki bir yerden tehlike geliyormuş da kaçmam gerekiyormuş gibi.
Youtube'u açıp hesabıma girdiğimde ilk gördüğüm, videomun çoktan onbinlerce izlenmeye ulaştığı, binlerce yorum ve beğenme geldiğini haber veren bir bildirimdi. Kaslarımın gerildiğini hissediyordum. Sakin ol Yejin. Sadece bir video yükledin, öldürülmeyeceksin ya? Ne kadar kendimi rahatlatmaya çalışsamda, düşünceler durmuyordu. En sonunda zihnimi kontrol edemeyeceğimi anladım ve videoya tıkladım.
Binlerce yorum teker teker sıralanıyor, izlenme sayısı her geçen saniye artıyordu. ''Okuyalım bakalım,'' dedim kendi kendime.
İlk yorum, sonunda güzel bir dönüş yaptığım, insanların beni özledikleri hakkındaydı. Bunu bekliyordum tabii, neredeyse 5,5 aydır tek bir video yüklememiş, internette aktif olmamıştım. İnsanların beni sevdiğini biliyordum, zaten onlar beni sevdiği için para kazanıyordum ya.
Fakat sonraki yorum, ne güzel bir şeyler söylüyordu, ne de geri dönüşümden bahsediyordu.
''MİN YEJİN, DEMEK SUGA'YLA ÇIKTIN? TEBRİK EDERİM, KİMSEYE FARK ETTİRMEDEN BUNU YAPABİLMEK GERÇEKTEN BÜYÜK BAŞARI.''
Ne? Suga? BTS'in Suga'sından mı bahsediyordu? İlişki yaşamak anlamında?
Ne olduğun anlamakta zorlanıyordum, gerçekten, insanların neyden bahsettikleri hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ne Suga'yı kişisel olarak tanıyor, ne de Bangtan'ı takip ediyordum. Aslına bakarsanız onlar hakkında tek bildiğim, 7 yetenekli çocuk olduklarıydı. Şimdi ise birkaç kişi çıkmış, benim Suga'yla ilişki yaşadığımı söylüyordu. Ciddi... Olamazlardı, değil mi?
''İnanamıyorum Yejin ;///; Böyle şeyleri saklamak konusunda oldukça başarılısın''
''Min Yejin Bangtan'dan SUGA'yla çıkıyor, çıldıracağım!!!!!''
''Demek bu yüzden aylardır internette aktif değildin... Bizi şaşırtıyorsun~~ Ah, şu andan itibaren Bangtan'a acıyorum.''
Kalbim artık öncekinden bile hızlı atıyordu. Nereden çıkageldiğini bilmediğim bir dedikodunun benimle alakalı olması, başıma gelen en kötü şeylerden biri olmalıydı. Şanssızlığım burada da kendini gösteriyordu.
Youtube sekmesini kapattıktan sonra hızla Instagram'ı açtım. Sadece birkaç hafta önce, geri döneceğime dair bilgi vermek için yayınladığım fotoğrafın altında, yüz binlerce yorum görünüyordu. Emin olduğum tek şey, şu dakikadan sonra, bana atılan nefret mesajlarının tavan yapacağıydı. Tabii bu yanlış anlaşılmayı düzeltmek bana kalıyordu. Ben her şeyi normale döndürene kadar, fanların durmasını beklemek saçma olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
And Then; | Min Yoongi
FanfictionHer şey, Yoongi'nin yeni şarkısının bir kıza yazıldığının ortaya çıkmasıyla başlamıştı. "Ulaşılmazsın Min Yoongi, ve denizin dibi kadar soğuksun da." © newsun-ah, 2016