Yaklaşık bir sene sonrasına gidiyoruz. Yejin ailesiyle yaşamaya başlamış ve Big Hit'te ufak bir işi var, Sejin sayesinde. Şirkette çalışırken aynı zamanda okuyor da. Şirket çeşitli etkinlikler düzenleyerek Yoongi ve Yejin'in ilişkisine dair açıklamalar yapmış ve netizenlerin tepki vermeyi bırakmışlar, grup normal haline dönmüş. Ayrıca Yoongi Yejin'in çoğu şeyi unuttuğunun farkında, bu yüzden buna göre davranıyır ve ikisinin ilişkisi artık arkadaşlık seviyesinde. Bir şarkı sözü göreceksiniz, sonraki cümle tanıdık gelecek. Yejin onu söylediğini hatırlamıyor.
Fazla yazılacak bir şey olmadığı için direkt olarak bu bölüme geçmek istedim. İyi okumalar.
3, 2, 1.
Bangtan, yine eskiden olduğu gibi, yedi üyeyle sahnede.
"Söyle, sen mi soldurdun, kırmızının en parlak tonuna boyanmış rüyalarımı?
Sen miydin, ölümün huzur verici kollarına sarılmışken beni çekip alan?
Sensen eğer, neden yoksun şimdi?
Neden, neden ulaşılmazsın?
Neden soğuksun, denizin dibi gibi?Suga'nın dönüşü, ayrılmasından çok daha büyük bir etki yaratmıştı medyada. Big Hit'te bu ilgiyi düzgünce yönlendirip kendi çıkarları doğrultusunda kullanmayı bilmişti. Suga her yerdeydi. Geri dönüş şarkısını o yazmıştı, şuan seslendirdiklerini. Bangtan, her kanalda karşınıza çıkabilirdi. Sabahın erken saatlerinde yemek programı yayınlayan KBS bile Bangtan'dan bahsediyordu, sabahın altısında. Eğer genç kızların bol bulunduğu bir yere giderseniz, onların utanmaz fısıltıları arasına 'Bangtan' ve 'Suga' laflarını duyabilirdiniz. Tişörtler, balonlar, şapkalar, fan eşyaları... Bangtan her yerdeydi. Jimin'in anne babasının sahip olduğu, Suga gittikten sonra camlarına yumurtalar atılan restorant bile müşteri akınına uğramıştı.
Music Bank'in sahnesinde yeni şarkılarını seslendirirken hayranlar, onun gelişini kutlarmış gibi coşkuyla tezahürat yapıyorlar, Yoongi'nin yüzündeki o güzel gülümsemenin sebebi oluyorlardı.
Gerçi onun neye güleceğini bilemezdiniz. Belki Jimin'in heyecanına gülüyordu, ya da hayranların sahneden komik görünen hareketlerine. Ama sevinçli olduğu kesindi, her halinden belliydi.
Program bitip, tüm şirketi heyecandan sallayan o birincilik alındığında, birkaç çalışan ile Sejin'e sarıldım ve kimse fark etmeden, aralarından sıyrılıp çatıya çıkan merdivenlerin yolunu tuttum. Şu küçük şirket binasında geçirdiğim kısıtlı zaman boyunca en sevdiğim yer hep burası olmuştu. Kendi binam bu kadar yüksek değildi. Oradan nehri görebiliyordunuz, buradan ise tüm şehrin ışıklarını. Altınızdan geçen arabaların ışıkları küçücük görünüyordu.
Yine yapmışlardı. Sayısız başarılarına bir yenisini daha eklemişlerdi. Hemde kısa bir süre önce başlarına açılan skandal ve ayrılık belasından sonra. Çabuk toparlanmışlardı.
Kaç dakika, kaç saat geçtiğini bilmiyordum. Zaman su gibi akıp gitmişti. Gece çoktan çökmüş, ışıklar daha belirgin bir hal almıştı. Sarı, mavi kırmızı, yeşil; yapay bir gökkuşağı gibiydi tüm şehir.
Ben etrafı izlerken, arkamdan sessizce bana doğru gelen adım seslerini işittim. Adımların yavaşlığından ve yeri süpürür gibi hafif basılmasından kime ait olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Duruşumu bozmadım, çünkü artık ondan korkmak için hiçbir neden yoktu.
Seul, ayaklarımızın altında o kadar güzel görünüyordu ki, her gece buraya çıkıp izleyebilirdim bu güzel şehri. Parlak sarı ışıklar gözlerimi kamaştırdığı kadar ruhumu da besliyordu; gürültü ve karışıklığı sevmemin bir getirisiydi bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
And Then; | Min Yoongi
FanfictionHer şey, Yoongi'nin yeni şarkısının bir kıza yazıldığının ortaya çıkmasıyla başlamıştı. "Ulaşılmazsın Min Yoongi, ve denizin dibi kadar soğuksun da." © newsun-ah, 2016