03

15K 854 367
                                    

Gözlerim sıkı sıkıya kapalıydı. Sanki ben abimi göremezsem, o da beni göremeyecekmiş, yada dışarıdaki kızlar pes edip gideceklermiş gibi.

Fakat işler her zaman böyle olmuyordu. Kapıya geçirilen son tekmeden sonra midem bulanmaya, başım dönmeye başlamıştı. Zihnim hızla düşünüyor, çözüm üretmeye çalışıyordu. Kapıyı açmalı mıydım? Hayır. Eğer açarsam muhtemelen bana saldırırlardı. Eğer açmazsam da zorla götürülene kadar kapımın önünden ayrılmazlardı. Herhangi bir seçeneğim yoktu. Ya kapıyı açacak, ya da sabaha kadar kulaklarımı tıkayıp kendimi dünyaya kapatacaktım.

''Yejin, ne oluyor?''

Abimin ciddi sesinden sonra artık acımaya başlamış olan göz kapaklarımı araladım ve onun kızgınlıkla şaşkınlık arasında gidip gelen yüz ifadesine baktım. Kahverengi gözleri benimkilerle buluştuğunda utançtan ölmeme ramak kalmıştı. Zaten bu günlerde ya utançtan, ya da sıkıntı ve korkudan ölebilirdim.

''Ne oluyor dedim?''

Abim tekrar, ve daha sert bir ses tonuyla sorduğunda kapıya geçirilen bir tekmeyle karnıma yumruk atılmış hissine kapıldım. Dışarıdakiler ciddi şekilde kapıya tekme atıyorlardı. Kapım yeni değildi, dayanamayıp kırılması pekte imkansız değildi.

''P-polisi ara,'' dedim aklımda bir anda beliren düşünceyle. Tabii ya, polis her şeyi hallederdi.

''Sana ne olduğunu sordum Yejin!''

Abim kükrer gibi bağırdığında, göz kapaklarım tekrar sıkıca kapandı ve bedenim sanki gidebilecekmişim gibi kapıya doğru geri çekildi.

''Yemin ederim ki her şeyi anlatacağım abi,'' dedim korkuyla. İşte şimdi başım beladaydı. Son günlerde neden hiç dışarı çıkmadığımı sorgulayan abim, birazdan ne olduğunu öğrenecekti. pek mutlu bir son değildi. ''Polisi ara.''

Burnundan soluyan abim sinirle arkasını dönüp telefonunu aldıktan sonra tekrar karşıma geçti ve öfkeli gözlerle bana baktı. O polislere konuşurken, ben tabii ki dışarıdan gelen bağırışmaları dinlemekle meşguldum.

''Kapıyı aç Yejin! Son kez söylüyorum! Eğer ev adresinin tüm internete sızmasını istemiyorsan, şimdi kapıyı aç!''

Hah, benimle dalga mı geçiyordu? Eğer ülkemdeki internet kullanıcılarını tanıyorsam, ki internetten toplumunun nasıl hareket ettiğini ilk gözden deneyimleyen kişi bendim, ev adresim şuan çoktan binlerce kişinin eline geçmişti bile. Buna mı korksam, yoksa dışarıdaki kızlardan mı korksam bilemiyordum. Tabii birde abim çıkmıştı. Muhtemelen olayları anlamayacak, gelecek yirmi gün için bana cehennem hayatı yaşatacaktı.

''Aradım,'' dedi imalı bir tonla. ''bana ne olduğunu anlat.''

''Burada tekmeleniyorum abi!'' Dedim sinirle. Aynı anda kapıya bir tekme daha indi. Dışarıdan gelen yoğun gürültüden, kapıda sadece kızların beklemediğini anlayabiliyordum. İlk önce üst kattaki amca gelmişti, ardından muhtemelen alt kattaki yaşlı teyze, onun etkisiyle ise tüm apartman. Dedikoduların burada bu kadar hızlı yayılmasına şaşmamak gerekirdi. Üst kattaki yaşlı adam ve en alt kattaki teyzenin birbirlerine çay içme bahanesiyle gidip orada burada flörtleşmeleri kimsenin gözünden kaçmamıştı mesela, tüm apartman bir hafta boyunca onları konuşmuştu. İkisinin basit oynaşmaları, yaşlı adamın kızları geldiğinde sona ermişti. Adamın tam üç kızı vardı ve üçü de yirmili yaşlarının sonlarındaydı. Çoğu kişi onların üçüz olduğuna inanırdı fakat yaşlı adam bunu kesin bir dille reddediyordu. Yaşadığım yerde çıkan en büyük dedikodu buydu. Ve eğer şimdi bu kızların evimi basmaya geldikleri teyzenin diline dolanırsa, bir ay mahallede ben konuşulurdum. Alnımdan terlerin damladığını hissediyordum.

And Then; | Min YoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin